İnce´nin açıklamalarından öne çıkan satır başları şu şekilde;
"Çatı aday doğru değildir, 2014´de de aynı şeyi savundum. Her parti kendi adayını gösterirse katılım artar.
Sayın Kılıçdaroğlu sürekli aradı, ben kimseye haksızlık etmem, ne gerekiyorsa yaptı ama bazı yerlerde çok can sıkıcı şeyler oldu. Örgüte çok teşekkür ederim çok çalıştılar, bir iki küçük can sıkıcı şey oldu, insanlar o sıcakta CHP üyesi olsun olmasın pek çok insan kampanyaya destek verdi. Sadece 15 milyon bana oy veren değil, güvenlik kuvvetleri de harika şeyler yarattılar. Gençler sosyal medyada harika şeyler yarattılar.
Bende altı tane alyans var, zarfı ile saklayacağım, harçlığından gönderen öğrencinin beş lirası var, saklayacağım. Bağışlar harcandı, 150 bin kişi bağış yaptı.
Hatalarımı biliyorum, apolet tartışmasını fazla uzattım. Erdoğan 32 miting yaptı ben 107 yaptım, yetmez keşke geceleri de yapsaydım, gidemediğim yerler var.
Yetkili iki milletvekilimiz benimle gezsin şeklinde konuşmuştuk, eşim ve koruma gelecek, sekiz kişilik uçak ve fotoğrafçı geliyor. İki arkadaşım organizasyonu yapıyorlar. Son günlere yakın seçim ikinci tura kalır dedik. Ben parti rozetini çıkarmışım, Türk bayrağı takmışım, sonuçları Genel Merkez´de izlemem doğru olmaz. İkinci tura kalırsa diğer partilerden oy isteyeceğiz; bir otel ayarladık. Yaşar Tüzün finanse etti kampanyadaki ücretlerden. Bu paralar bu işler için toplandı.
Ben 17.00´de o otelle YSK arasını ölçmek için gittim, 6 dakika olduğunu gördüm. Orada bir açıklama yaptım. ´Ey YSK üyeleri görevinizi doğru yapın´ dedim.
Kulağıma eğilen arkadaşımız, CHP temsilcisi olarak YSK´de görev yapan arkadaşımızdı, ona ´YSK´nın bugüne kadar aldığı kararlarda bizi rahatsız eden bir şey var mı´ diye sordum. Ben seçim meydanlarında ´yanlış bir şey yaparsanız 50 bin avukatla oraya geliriz´ dedim. O anda da bu arkadaşa sordum, ´rahatsız eden bir şey var mı´ dediğimde ´yok´ dedi. YSK´nın, aldığı kararları CHP temsilcisi kabul etmişse ben niye insanları YSK´ya çağırayım.
Ben bu millete asla yalan söylemeyeceğim konusunda söz verdim. Yaşar Tüzün, ´Abuk subuk şeyler yazıyorlar, çıkıp bir konuşma mı yapsan´ dedi. Engin Altay´da, ´Bekleyelim, YSK açıklasın, konuşmayalım´ dedi. Ben sosyal medyada bu dedikoduları o anda bilmiyordum. Yorgundum, kampanyanın yorgunluğu vardı. Yaşar Tüzün arkadaşım ´yapalım´ dedi. Altay, ´bekleyelim´ dedi; ben Altay´ı dinledim.
Orada bir hatam oldu, millet benden duymalıydı, bir gazeteciden değil. Ben gazeteci olsaydım o mesajı ´Erdoğan kazandı dedi´ diye iletirdim. Bu İsmail´in suçu değil, yorgunluğuma versinler. Türkiye Cumhurbaşkanlığına aday olan kişinin o gece yorulma hakkı yoktur.
54 yaşında cumhurbaşkanı adayı, eşinin, 8-9 aylık gelininin, kardeşlerinin, avukatların yanında, böyle bir şey olabilir mi? Ben bu ülkeye yönetmeye talip olmuş biriyim, bunları söyleyenler ahlaksızdır.
Erdoğan´ı 25 Haziran´da aradım, kutladım. Bizim mahalleden bana niye kutladın diyenler oldu. Bu insanlar; 26 milyon o insana oy vermiş. O insanlar birini seçmiş, o insanların seçtiği kişiyi ben kutlarım. O insanlardan bir daha ki seçimde oy isteyeceğiz.
Benim 15 milyon insana borcum var, yeniden cumhurbaşkanı adayı olacağım, ben bitmedi demeden bitmez, başka partiye oy verip Cumhurbaşkanlığında bana oy verenler ver
188 bin sandıktan kaç tanesinin tutanağı partinin elinde. Bilgi verilmediği anlamında söylemiyorum. Bunlar dosyalıdır. Bunu ben akataramam, ben veremem, parti verecek o bilgiyi.
Burada bir beceriksizlik var burada biz topu cumhurbaşaknına atalım sıyrılalım, ben bunun hesabını yapmayacağım. Hesabı parti verir, cumhurbaşkanı adayı vermez. Onlar verecek tabi ben mi vereceğim. Benim görevim halka kendimi anlatmaktı. Veri akışıyla ilgili başarısızlık var tabi, onu görüyorum ben.
(Kılıçdaroğlu´nun ´koltuk sevdalısı´ açıklamalarına dair) "Ben bana söylediğini düşünmüyorum, koltuk meraklısı değilim. Sayın Genel Başkan´ın çevresinde koltuk meraklıları var.
Saat 16.00´da bir gazeteci beni aradı. Henüz bana bir davet gelmemişti. Yerini söylememiştik. Yarım saat sonra beni Genel Başkan aradı. Davet sahibi nasıl isterse ona uyarım. Davet sahibi ne ikram ederse onu yeriz, nereye oturtursa oraya otururuz. Kocaman bir masa idi. O yemekte de uzaktık. Masaya vurmak, uydurma bunlar yalan. Bir özel odaydı, büyük bir masaydı. Fotoğraf çekilmesin diye öyle seçildi sanırım. Bu yemek bir düğün yemeği değildi, siyasi yemekti. Bu yemeğin yeneceğini 81 milyon biliyor. Bu dört kişiden (Kılıçdaroğlu, İnce ve eşleri) başka bu yemekle ilgili kim ne diyorsa yalandır. Bir nezaketsizlik olmadı.
Sinirler gerilmedi. Asla hiçbir şey olmadı. Bunların hepsi yalan haber. Olmayan şeylerin ben neyini anlatacağım. İçeride 4 kişi var, korumalar dışarıdaydı. 4 kişi yamek yedik. O yemekte sadece çocuklarımızın düğününü konuşmadık, siyasi şeyler konuştuk. Millet orada konuşulanları merak eder bu da hakkıdır. Yemeği ben düzenleseydim, dışarıya çıkalım açıklama yapalım derdim. Takdir bana ait değil davet sahibine ait.
Yüksek maaşlı bürokrat konumundalar. Dedim ki yeniden bir yapılanma yapmamız lazım. Hepimizin Cumhuriyet Halk Partisi yapmamız lazım. Bir milyon genç üye yapmamız lazım. Söylemimizi, kadrolarımızı, iddialarımızı değiştirmeliyiz. ´Bu iddiaları yapabilmek için sizinle yarışamk istemiyorum ama beni genel başkan yapın, sizi de onursal başkan yapalım. Hemen çalışmaya başlayalım´ dedim. ´Genel Başkan´dan her şeye kadar, kadrolarımızı değiştirelim bunu başarabiliriz´ dedim. Ayağıma vurduğu yalan.
Ben ´Kılıçdaroğlu gitsin İnce´ gelsin demiyorum, bu sorunu çözmez. Yapısal sorunlarımız var. Ben diyorum ki toptan bir yönetim anlayışını değiştirelim. Nasıl oldu da 41 yıl sonra 30 barajını aştık. Muharrem İnce farklı, farklı bir CHP´li demediler mi. Örgütü yok sayan bir anlayış olmamalı. Üyeler söz sahibi olmadan hiçbir şeyi çözemeyiz. Ben Muharrem İnce´nin başarısı buna bakmam ben şuna bakarım; partiyi 8 puan geçtim diye başarı olarak bakmam, Erdoğan geçti beni buna bakarım. Ben Erdoğan´ı geçmeliydim, cumhurbaşkanı ben olmalıydım.
İyi bir hazırlık ile 1 milyon genç üye kaydederek, söylemimizi değiştirerek tüzüğü değiştireceğiz mesela. Demokrasi eksikliği diyoruz, CHP´nin tüzüğü tek adam tüzüğü değil mi. Türkiye´nin Anayasası ne ise CHP´nin de tüzüğü o. İkisi de yetkileri tek elinde toplamıştır. CHP tüzüğünü değiştirmelidir.
Gazetecilere şunu söylüyorum benim ağzımdan duyanları esas alın. Yeni parti kurmayacağım, yok öyle bir şey. Benim ağzımdan yeni parti duydunuz mu? Benim böyle derdim yok. CHP kendini yenilemelidir, genel başkanını da , kadrolarını da, tüzüğünü de, programını da yenilemelidir.
İstanbul Belediye Başkanlığı teklif ederse reddederim. Ben cumhurbaşkanlığı koltuğunu istiyorum. Ülkeyi artık Başbakan değil Cumhurbaşkanı yönetiyor. Bir siyasi parti liderinin doğal olarak cumhurbaşkanı adayı olması gerekiyor. Ben cumhurbaşkanlığı seçiminin hazırlıklarını yapalım diyorum. Tüzüğümüzü değiştirelim. Bizim tüzükte üyenin milletvekilinin hiçbir hakkı yok, her şeyi MYK belirliyor. Tüzüğü değiştirelim, programı değiştirelim, üye sayımızı arttıralım.
Ben adayım demiyorum, yürü önümüzden derlerse ben hazırım, çıkıp imza toplamayacağım, ama toplumda tabanda bir talep var, milletle inatlaşmak doğru değil. Ben bunun öncülüğünü yapmayacağım, insanlar çıkar toplarlarsa, davet gelirse ben buradayım. Tabanda bir kaynama olduğunu, bu imzanın toplanacağını biliyorum.
´Bu yenileşme olursa yeniden umut oluruz. Ben delege değilim, olsaydım değişim için imza verirdim. Bu kurultayın toplanması için imza verirdim. Ama ben ortalığa dökülüp de imza istemeyeceğim. ´Yürü önümüzden´ derlerse ben hazırım ama ben ´ben önden yürüyeceğim´ demeyeceğim.
Yerel seçimden sonra CHP kurultaya gitmeli, yenilenmeli. Hazırlıklarına hemen başlamalıdır. Bunları yapıp milletin karşısına öyle çıkmalıdır. Yapmazsa başarısız olur. ´Ey millet görüyor musun benim tüzüğümü, ben evimi temizledim şimdi Türkiye´yi temizlemeliyim´ demeli. Ben bunları söylemeye mecburum. Bu partinin bu tüzüğü bu programı orada durduğu sürece CHP´nin Türkiye siyasetinde bir şey demeye hakkı yok. Bu tüzük, bu program değişmelidir. Bunu yapmalıyız. Bu tüzük böyle değildi, bu kadrolar bu hale getirdi, çok daha demokratikti.
CHP´de de kurallar yok, liyakat yok. Alıyorsunuz milletvekilini, ´Koydum seni kenara´ neye göre, hangi kriterle ölçtün? Bu çarkı kırmalıyız. Bu çarkı kıramazsak güven veremeyiz insanlara. Belediye başkanları hepsi belediye başkanı olmak istiyor. Bu yöntemle hepsi pamuk ipliğine bağlıdır. Yağcılık yapsalar da pamuk ipliğine bağlıdır. Olmadı bu yöntem, yine olmayacak. Bunlar olmazsa parti zor günler yaşar. 20´nin altına düşer. Bunu değiştirmemiz lazım.
Ya mevcut elindekiler giderse, kıl payı aldıkların giderse? Ben bu düzenden memnun değilim. Bu düzeni değiştirmeliyiz. Ben bir polemiğe girmiyorum. Nasıl ulaştıracağım ben görüşlerimi insanlara. Televizyonda konuşuyorum dinliyorlar, karar sizin.
CHP´nin üyesiyiz. Rozeti almadım. Türk bayrağı taşıyorum. Bir gün hata yaparsam, bir konuda yanlış yaparsam gönül rahatlığı ile burada yanlış yaptım diyebilirim. Kimsenin bundan şüphesi olmasın. Türkiye´de inandırıcı olmak için Türkiye´ye demokrasiyi getireceğinizi söylemek için önce kendi aile içeriğinizin düzgün olması lazım. Erdoğan ile meydanlarda kavga da ettim. Ama sadece kavga da etmedim. Onlara ekonomiyi anlattım. Önce yargıdan başlamamız gerek dedim. Sürücüsüz araçlardan bahsettim.
Ben bu milletin tam ortalama değeriyim. Ben görev almak istiyorum, bu işin başında olmak istiyorum. Davet ederseniz ben bu 15 milyonu 30 milyon yaparım. Hemen kampanya başalatacağız. Seçime 3 ay kala değil şimdiden başlayacağız. Tüzüğümüzü değiştiririz, hazılığımızı yaparız. 51 günde 107 miting yaptıysak...
O görevi vermezlerse bekleyeceğim Didem Yılmaz beni çağırsın televizyonda konuşalım, anlatayım diye. Kenarı çekilecek halim yok devam.
Ben unutturmam, kendi imkanlarımla derdimi anlatırım yine anlatırım. Devam edeceğim. Liyakat rafa kalktı. Yakınlık artık... Artık hukukçu olmadan idari yargıç olacaksınız, Milli Saraylar Cumhurbaşkanlığı´na bağlı. 18 bin ihraç ne zaman yapılıyor? 8 Temmuz´da. Beklediler ki seçim geçsin.