Tarih: 07.01.2022 14:53

Muhalefetsiz demokrasi olur mu?

Facebook Twitter Linked-in

Abdülkadir Özkan yazdı;

İktidar sahiplerinde tuhaf bir mantık hakim. Yapılan açıklamalara dikkat edildiğinde her türlü olumsuzluğun, ekonomideki daralmanın sorumlusu muhalefet, yapılmış iyi şeyler var ise onların ortak kabul etmez şekilde sahibi iktidar. Bu mantığı şahsen anlayamıyorum. Çünkü özellikle Başkanlık sistemine geçildikten bu yana muhalefetin iktidarın yapmak isteyip yapamayacağı, muhalefetin engelleyeceği bir husus söz konusu değil. Buna birde Cumhur İttifakı’nın birlikteliğinin Meclis’te de devam ediyor olması eklendiğinde zaten muhalefetin etkinliği sıfıra yaklaşmış bulunuyor. Buna rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Partili milletvekilleri ile yaptığı üç saat süren toplantıda yaptığı konuşmada muhalefet piyasayı zehirliyor, yalan bilgilerle kamuoyunu manipüle ediyormuş…

Bu açıklamanın ardından insan sormadan edemiyor, madem muhalefet sınırlı imkanlar ile milletin doğruları görmesini engelliyorsa, iletişim vasıtaları üzerindeki etki açısından olaya bakıldığında iktidar kamuoyu oluşmasında ve yönlendirilmesinde çok daha fazla imkana sahip değil mi? Sorunun cevabını herkes kendine göre verecektir. Ancak, muhalefetin kamuoyunu zehirlemesinden çok bu zehirlenmeyi siyasete Cumhur ittifakı’nın hakim kıldığı üslubun sebep olduğu gerçeği görülse ve bu üslup terk edilerek ayrıştırıcılığın yerine kucaklaşma dili hakim kılınabilse inanın sadece siyaset değil, insanımızda rahatlayacak, gerilimden kurtulacak. Ancak, öyle anlaşılıyor ki başarısızlıkların örtülmesi için toplumda gerilimin oluşturulmasına ihtiyaç duyuluyor ki, özellikle iktidar kanadından yapılan açıklamalar sadece ayrıştırıcı değil, aynı zamanda değersizleştirici, küçümseyici bir üslup hakim kılınıyor. Bundan ülkenin yarar sağlamasının mümkün olmadığını sanıyorum söylemeye bile gerek yok.

Bu arada piyasanın zehirlenmesi, yani kurdaki dengesizlik, fiyatlardaki artış ve enflasyonun rekor kırmasının sorumlusunu muhalefet olarak göstermek yanlışın ötesinde bir anlam ifade eder. Çünkü ülkeyi muhalefet yönetmediği gibi muhalefetin programları uygulanmıyor. Kısacası ülke ile ilgili kararları muhalefet almıyor. Muhalefet sadece kendine göre atılan adımlarda tespit ettiği yanlışları dile getiriyor. Bu da sanıyorum muhalefetin görevidir. Eğer muhalefet kendince doğru bildiklerini dile getirip, uyarı görevini yapmayacak, bunu yapması ülkenin aleyhine olacaksa o zaman muhalefetsiz bir sistem arzu ediliyor demektir ki o zamanda demokrasiden söz etmek anlamsızlaşır. Kaldı ki, Başkanlık sistemi ile birlikte muhalefet etkisizleşmiş durumda. Çoğu zaman bir takım kararların Meclis’ten geçirilmesine bile gerek kalmıyor, Başkanlık kararnameleri ile uygulama sürdürülebiliyor.

Bu bakımdan muhalefet suçlanarak yaşanan özellikle de ekonomideki başarısızlıkların sorumluluğunun muhalefete yüklenmeye çalışılması çatışmacı bir üslubun tercih edilmesinde olduğu gibi başarısızlıkların sorumluluğunu kamuoyunun dikkatinden kaçırma arzusu olabilir.

Hemen belirteyim ki, iktidar da muhalefet de aldığı her kararda isabeti yakalayamamış olabilir. Ortaya çıkacak yanlıştan kurtulmanın yolu ise kavga, dışlama değil, konuşabilme ve görüşebilmektir. Bir başka ifadeyle iktidarın da muhalefetin de farklılıklara tahammül edebilmesi gerekiyor. Farklılıklara tahammül kültürü toplumumuzda hakim olmadığı sürece ömrümüz kavga gürültü içinde geçip gidecek demektir. Bırakın farklılıklara tahammülü, geldiğimiz noktada iktidar sahipleri kendileri gibi düşünmeyen parti yöneticilerini kolaylıkla vatan hainliği ve teröristlerle işbirliği yapmakla suçlayabiliyor. Halbuki bu memlekette terör ve buna katılanlar suç işliyor demektir ve bunun tespiti de emniyet ve yargıdan geçiyor. Yani, bir siyasi hakkında yargının o siyasinin ve mensup olduğu partinin terör örgütü ile birlikte olduğuna dair bir kararı yoksa böyle bir suçlama yapanı suçlu duruma düşürmez mi? Çünkü insanları yargılama hakkını kişiler kendilerinde görmeye başlarlarsa o ülkede karmaşa hakim olur. Sonuç olarak muhalefetsiz demokrasi olmayacağına göre farklılıklara tahammülü iktidarı ve muhalefeti ile özümsemek durumundayız. Yasalara aykırı hareket edenlerin hesabını da yargının sorması gerekir. Aksi halde keyfilik yaygınlaşır.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —