Altı siyasi parti lideri buluştu ve bu buluşmayı aşağıdaki şu ifadeler ile kamuoyu ile paylaştı.
“Bugün, Türkiye için tarihi bir gündür. Birbirinden farklı altı siyasi parti olarak bizler, Türkiye’nin yıllardır görmeyi umut ettiği tarihi bir çalışma için bir araya geldik. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni’ni hazırlayan partiler olarak bizler, etkin ve katılımcı bir yasama, şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim, tarafsız ve bağımsız bir yargı ile kuvvetler ayrılığının tesis edildiği güçlü, özgürlükçü, demokratik, adil bir sistem inşa etme kararlığı içindeyiz.”
Güçlü, özgürlükçü, demokratik, adil bir sistem inşa etme vaadi, Kürt meselesinin güçlü, özgürlükçü, demokratik ve adil bir şekilde çözümlenmesini de zorunlu kılmaz mı? Kürt meselesini çözmeye odaklanmamış yeni bir sistem nasıl güçlü olabilir ki? Kürtleri ilk buluşmaya davet etmeyen ya da edemeyen, haydi vazgeçtim davetten, yayınlanan ve şimdi benim dilime doladığım metin de tek satırla olsa bile Kürtlerden söz etmeye cesaret edemeyen bir sistem nasıl özgürlükçü olabilir ki? Mutabakat metnine, en az güçlendirilmiş parlamenter sistem kadar ehemmiyet vermeyen bir buluşma ve uzlaşma nasıl demokratik olabilir? Özgürlükçü ve demokratik olmayı başaramayan bir inşa süreci adil de olamaz.
Anlaşılan Kürt meselesinin çözüm angajmanları muhalefet ve iktidarın paylaştığı tek ve birleştirici angajmanlardır. Mesele ne iktidar ne de muhalefet nezdinde esasen Kürt meselesi olarak anlaşılmıyor ve böyle konumlandırılmıyor. Açık ki mesele bir şiddet ve terör meselesi olarak kayıtlara geçmiş ve hem iktidar hem muhalefet bu kayıtlara itibar ediyor.
Oysa Kürt meselesi Kürtlerin meselesidir. Hiçbir parti, grup ya da tarafın meselesi değildir. Elbette her Kürt parti ve tarafın sistemle, dolayısıyla da çözümle ilgili bir iddiası ve faaliyeti vardır. Bu durum siyasetin olağan parçasıdır ama Kürt meselesinin bütünü ve belirleyeni değildir. Kürt meselesi sadece ve kendi başına Kürtçenin özgürleşmesi meselesidir. Kürt meselesinin çözümü Kürtçe meselesinin çözümünden başlamak zorundadır. Kürtçe çözüm bahsinde hem Türkiye’ye hem de Kürtlere sonsuz ve maliyetsiz çözüm imkanları sunuyor.
Özgürleştirilmiş bir Kürtçenin, hukuki ve meşru zemini Kürtlerin de hukuki ve meşru zemini olacaktır. Kürtlerin dil sorunu çözüldükçe, çorap söküğü gibi diğer sorunların çözümünü beraber getirecektir. Aslında bu yaklaşım tipik determinist bir süreçle, şaşmaz biçimde sorunu nihai çözümüne doğru sürükleyecektir.
Dil meselesi, tarafların kolayca müzakere edebileceği, mutabakatlar oluşturacağı bir sorundur. Karakter olarak, meşru ve uzlaştırıcı bir potansiyel taşıdığı her tarafından biliniyor ve gereklerine uymak hiç kimse için büyük sorunlara yol açmaz.
“Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçmek ortak ve öncelikli hedefimizdir. Bu hedefe ulaşabilmemiz için sürecin nasıl işleyeceğinin ve bu süreçte ülkemizin nasıl yönetileceğinin yapıcı bir şekilde planlanması gerekmektedir. Bu nedenle geçiş sürecinin yol haritasının çalışılarak üzerinde mutabık kalınması ve vatandaşlarımızla paylaşılması konularında da uzlaşıya vardık.”
Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmek için ortak ve öncelikli hedefler saptanabileceği gibi, Kürtçenin özgürleşmesi için de ortak ve öncelikli hedefler saptamak mümkün ve sürdürülebilir bir amaca dönüştürülebilir. Aynı şekil de hem sürecin nasıl isleyeceği ve hem de sürecin nasıl yönetileceği konusunda mutabakatlara varılabilir. Önemli olan şey Kürt meselesinin çözümün de dilin çözücü bir vasıta olduğunu idrak etmektir.
İktidarın icraatlarından bağımsız ve azade olarak, direkt, bütün Kürtleri muhatap kabul eden bir yaklaşım, yasal ve anayasal yolda yapılandırılarak, Kürtçe ve dolayısıyla Kürt meselesinin siyasi çözümü için start verilebilir. Özgürlükçü ve demokratik bir rejim, genel sorunları, halkın kendisiyle çözer. Halkın içinden herhangi bir tarafı muhatap almadan da bu sorun yasal ve anayasal düzeyde çözülebilir. Çözümün işçiliğini yapmak veya çözümün zorunlu kıldığı kurumsallıklar, çözümün kendisiyle karıştırılmamalı.
Muhalefet Kürtler nezdinde güvenilir olmak istiyorsa, Kürtlerin desteğine ve oyuna muhtaç ise bunun karşılığı budur. Yeni rejimin inşasında tıpkı parlamento gibi, tıpkı yargının yeniden yapılandırılması gibi, tıpkı yolsuzluklarla mücadele gibi, Kürtçenin özgürleştirilmesi o mutabakat metinlerinde açıkça zikredilmelidir. Mutabakat metinlerinde Kürtçenin geçiştirilmesi, Kürtlerin geçiştirilmesi olarak anlaşılacaktır.