Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlığının ilk zamanlarıydı.
Telefonum çaldı; arayan CHP’nin İletişim Koordinatörü Baki Özilhan’dı.
Baki Özilhan, “Genel Başkanım Sayın Kemal Kılıçdaroğlu sizin görüşlerinize çok değer veriyor; uygun görürseniz sizinle görüşmek istiyor” dedi.
Sonuçta bu görüşme ortaklaşa belirlediğimiz bir mekanda gerçekleşti.
Görüştüğümüz güne kadar Kemal Kılıçdaroğlu ile tanışmamıştım.
O gün tanıştım.
Baş başa yaptığımız görüşmede anladım ki, 2000 yılında gerçekleştirdiğim Türkiye İttifakı Kemal Kılıçdaroğlu’nu çok etkilemiş.
En soldan en sağa kadar siyasi görüşleri, yaşam tarzları birbirlerinden farklı kesimlerin Türkiye İttifakı’nda bir araya gelip beni desteklemesinden Kemal Kılıçdaroğlu çok etkilenmiş.
O görüşmemizde Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye İttifakı’ndaki gibi CHP’yi de farklı kesimlerin desteğini, oyunu alan bir parti haline getirmek istediğini söylemişti.
CHP’yi sadece Atatürkçülerin değil, her kesimin, herkesin partisi haline getirmek istediğini belirtmişti.
CHP ancak böyle olursa güçlü bir ana muhalefet partisi olabilir, AKP’nin iktidarına son verebilirdi.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu tesbiti doğruydu.
Ancak CHP Kemal Kılıçdaroğlu’nun istediği gibi güçlü bir ana muhalefet partisi oldu mu?
Malumunuz AKP 18 yıldır iktidarda.
Bugün genel seçim olsa sonuç nasıl olur diye kamuoyu araştırmaları yapılmakta.
Peki bu kamuoyu araştırmalarından nasıl bir sonuç çıkmakta?
Kamuoyu araştırmalarının sonuçlarına bakıldığında AKP’nin yine en çok oy alacak parti olduğu görülüyor.
Gerçi bu kamuoyu araştırmalarına göre AKP’nin oyları bir miktar düşüyor.
Ancak yine de AKP birinciliğini koruyor.
Çünkü AKP'nin kaybettiği oylar ana muhalefet partisi CHP’ye gitmiyor.
Kararsızlar hanesine gidiyor.
Şu anda kararsızlar yüksek bir oy oranı oluşturuyor.
Oysa iktidar partisi AKP’nin kaybettiği oyların en başta ana muhalefet partisi CHP’ye gitmesi gerekir.
18 yıllık iktidarın getirdiği yıpranmışlık, yorgunluk ile AKP’nin bundan çok daha fazla erimesi gerekir.
18 yıl boyunca dalgaların vurduğu kaya olsa erir.
18 yıllık makine olsa yıpranır eskir.
18 yıldır iktidarda olan AKP’nin de yıpranması, erimesi tabiidir.
Kaldı ki CHP yöneticileri, resmi rakamlara göre ülkemizde yüzde 25 civarında olan genç işsizlerin oranının aslında bunun iki katı olduğunu söylüyor.
Resmi rakamlara göre yüzde 15 civarında olan genel işsizlik oranının gerçekte bunun iki katı olduğunu belirtiyor.
İşi olanların çoğunluğunun da asgari ücretle çalıştığını dile getiriyor.
Ülkenin çoğunluğunu oluşturanların ya yoksulluk sınırında ya açlık sınırında yaşadığını vurguluyor.
Yoksulluktan, açlıktan, çaresizlikten ülkede intiharların giderek arttığını iddia ediyor.
Ama buna rağmen ana muhalefet CHP bir türlü birinci parti haline gelemiyor.
Oysa CHP yöneticilerinin dile getirdiği böylesine olumsuzluklar bir iktidarı sarsıp yıkar.
İktidar partisini birinci sıradan sonuncu sıralara yollar.
Ana muhalefet partisini ise açık ara birinci parti yapar.
Öyleyse yapılan kamuoyu araştırmalarında niye hâlâ AKP birinci parti çıkıyor?
Niye hâlâ AKP 18 yıl önce kendisini tek başına iktidar yapan oy oranını koruyor?
Ve niye hâlâ CHP birinci parti olamıyor?
Bu soruyu en başta ana muhalefet partisi CHP’nin kendi kendine sorması gerekiyor.
Ülkedeki bunca olumsuzluğa rağmen kamuoyu araştırmalarının sonucu niye hep böyle?
İktidardaki AKP’nin bunca yıpranmışlığına rağmen kamuoyu araştırmalarının sonucu niye hep böyle?
Demek ki burası muhalefet olamayacakların ana muhalefet olduğu ülke!
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.