Zamanın rengi nasıl da acı; tarihin seyri içinde toplumları etkileyen ‘ana arter’ler neredeyse hiç değişmiyor. Sadece değişmiş gibi gösterilmeye çalışılıyor. Dünün monarşisi bugün ‘seçimli monarşi’ şeklinde devam ediyor. Seçim olunca sanki monarşi ortadan kalkıyor da… Ama kendilerine sorarsanız modern demokrasidir. Muhiplerine sorarsanız demokrasinin beşiğidir. Gerçekte ise günümüzün en etkin monarşisi. Neden söz ediyoruz? Birleşik Krallık’tan. Eskiden Türkiye’de hep İngiltere ismi kullanılırdı; ders kitaplarında İngiltere denirdi örneğin. Oysa ülkemizde İngiltere denildiği zamanlarda da şimdi Birleşik Krallık denildiği zamanlarda da gerçekte ismi Birleşik Krallık. İsminde bile “krallık” kullanılan monarşi, öteden beri dünyaya demokrasi ihraç eder! Özellikle de halkı Müslüman ülkeler söz konusu olduğunda mutlaka orada demokrasi ister, demokrasi istediğini her fırsatta dile getirir. Birleşik Krallık günümüzün en etkin en büyük monarşisidir. Etkin ve büyüklüğü Osmanlı’dan kaynaklanıyor. Osmanlı’yı ‘padişahlık’ diye karalayarak yani baskıcı rejim diye karalayarak ve çeşitli ‘İngiliz oyunları’yla, ki Türkiye sınırlarının Birleşik Krallık istihbaratı tarafından bizzat çizildiği dahası tüm Ortadoğu’daki ülkelerin sınırlarının onlar tarafından çizildiği bilinen bir bilgidir, ortadan kaldırdıktan sonra kendi ‘imparatorluğunu’ kurmuş bir monarşi.
Türkiye’de eskiden İngiltere ismi neden kullanılırdı? Bunun tek cevabı İngiliz muhipliğindendir. İngiliz’den daha İngilizci olanların önceden ülke içine yerleştirilmeleri sonucu. Birleşik Krallık’ı ‘yüce devlet’ olarak göstermek için. Birleşik Krallık, elinde bulundurduğu medya gücüyle tüm dünyaya bir yandan demokrasi ‘vurgusu’ yaparken diğer yandan da krallık ‘vurgusu’nu her zaman gündemde tutuyor. Böylece ‘İngiliz oyunu’ denilen büyük zalimlik oluşuyor. Birleşik Krallık, bir demokrasi değil bir monarşidir. Ülke, kral veya kraliçe tarafından yönetiliyor. Seçimle işbaşına gelen başbakan sadece vitrindir. Asıl yöneten kral/kraliçedir. Üstelik bunlar Müslümanların o şekilde ‘tek kişi’ (hükümdar, padişah) yönetimini sürekli kötü göstererek kendileri ‘tek kişi’ olarak sürekli başta bulunuyor. Türkiye’de Osmanlı yönetim şeklini istemeyenler Birleşik Krallık’ın kralına/kraliçesine taparcasına saygıda kusur etmiyorlar. İslam dünyasında halife istemiyorlar ama İngiliz dünyasındaki kraliçeyi adeta kutsuyorlar. Bizim bilgisiz Müslümanlar da İngiliz kralı/kraliçesini önemserken Osmanlı padişahlığını geri kalmak sanıyor. İngiliz monarşisinin kurduğu zalim dünya düzenini demokrasi lokması diye yutuyorlar. Ne demokrasisi yahu! Birleşik Krallık’ta demokrasi yok monarşi var. Kral/kraliçe ne derse o olur. Seçilen başbakan ve milletvekilleri kralın/kraliçenin seçtiği başbakan ve milletvekilleridir, halkın seçtiği değil.
Elinde milyonlarca Müslüman’ın kanı olan Kraliçe, ölünce, monarşi tam anlamıyla hortladı. Birleşik Krallık bir ülke olmaktan ziyade tam anlamıyla bir despotluk olduğu tüm açıklığıyla kendini gösterdi. Her şey kral/kraliçenin elinde. Başbakan da kim! Kendi cenaze merasimini bile önceden hazırlatmış, herkes çizdiği çizelgeye harfiyen uymak zorunda. Birleşik Krallık tek kişi yönetimi, ölen tek kişisini medya gücüyle öyle sevimli göstermeye çalışıyor ki sanki dünyanın çok önemli kişisi. Altı üstü dünyanın en büyük zalimlerinden biri. Kraliçe ölse ne olur ölmese ne olur, zalim monarşi ve sömürgecilik devam ettikten sonra. Birleşik Krallık, dünyanın en gaddar yönetim şekli ve en gaddar yönetici tipiyle yönetiliyor. Demokrasi memokrasi hikâye. Birleşik Krallık, monarşi yönetim şekliyle kral/kraliçe tarafından yönetiliyor. Kral/kraliçe sadece Birleşik Krallık’ı yönetmiyor; eski sömürgeleri olan sözde bağımsız devletleri, halkı İngiliz olan devletleri, sözde İslam ülkeleri denilen halkı Müslüman rejimleri İslam olmayan ülkeleri de o yönetiyor. O yönetmemiş olsa zaten İslam ülkeleri denilen devletlerin rejimleri İslam şeriatı olurdu. Buna Türkiye dâhil. Monarşi cenazesi kraliçe diye tüm dünyaya yutturuluyor. Dünyayı monarşiden kurtarmak lazım.
Kraliçe öldü ama monarşi ve sömürgecilik yaşıyor!