Tarih: 05.02.2025 15:15

MODERN SÖMÜRGECİLİK VE ORTADOĞU’NUN GELECEĞİ

Facebook Twitter Linked-in

Modern sömürgeci devletler, Ortadoğu’yu yeniden şekillendirme girişimlerini sürdürmektedir. Ahlaktan ve insani değerlerden nasiplenmemiş liderlerin sadece kendi çıkarlarını merkeze alan politikaları, hem bölgeyi hem de dünyayı kaosa sürüklemektedir. Son dönemlerde Avrupa’da ve bazı ülkelerde ırkçı ve şoven liderlerin yükselişine tanıklık ediyoruz. Bu liderlerin niteliksiz ve devlet tecrübelerinin zayıf olması, Avrupa’nın siyasi ve ekonomik olarak gerilemesine neden olmaktadır. Rusya, Çin, ABD ve Japonya gibi güçlü devletlerin liderlikleri ile kıyaslandığında, Avrupa çok daha zayıf kalmaktadır. Avrupa ülkelerinin politik liderliklerinin zayıflığı ABD’yi dengeleyecek bir mekanizmanın oluşmasını engellemektedir.

Amerika, İngiltere ve Fransa’nın şekillendirdiği Ortadoğu’da sınırların yeniden çizilmesi ihtimali giderek artmaktadır. 7 Ekim olayları sonrasında Gazze’de yaşanan insani trajedi, bölgedeki istikrarsızlığı daha da derinleştirmiştir. Yaklaşık 50 bin insan hayatını kaybetmesine rağmen, İsrail’in sürdürdüğü saldırılar ve Gazze’yi boşaltma politikaları hız kesmeden devam ediyor. Netenyahu’nun Trump’la görüşmesinin ardından politikaların devreye sokulacağı tahmin ediliyor.

İsrail Gazze’yi yerle bir ederken, Lübnan’a, Suriye’ye saldırmaktan da geri kalamamış ve Şam’ın 10 KM yakınına kadar ilerleyebilmiştir. Golan Tepelerini ilhak eden İsrail Suriye darbesini fırsat görerek işgale dönüştürmüştür. Bombalarla Suriye hava kuvvetlerini, silah ve mühimmat depolarını bombalayarak savunma gücünü yok etmiştir. İsrail etrafındaki dikenli telleri bir bir ortadan kaldırırken, bütün dünya sadece sessizce izlemekle yetiniyor.

Tarih boyunca gücün ön planda tutulduğu, adalet ve ahlakın göz ardı edildiği dönemlerin bir benzerine bugün şahitlik etmekteyiz. Romalıların uyguladığı zulüm, bugün modern dünyanın güçlü devletleri tarafından devam ettirilmektedir. Batılı olmayan toplumlara dayatılan sömürgeci politikalar, temel insani hakları hiçe sayan uygulamalarla birleştirilerek derinleştirilmektedir. Amerika ve İsrail, yerel halkın haklarını görmezden gelmekte, şiddeti meşrulaştırmaktan çekinmemektedir.

Ortadoğu’da, batılı güçlerin etkisiyle şekillenen toplumsal ve siyasal dinamikler, halkların mantalitelerini manipüle edilmesini kolaylaştırmaktadır. Siyasal ideolojiler, dini ve mezhebi ayrılıklar bölgesel çatışmalara sebebiyet vermekte İsrail’in elini güçlendirmektedir. Hamas’ın, Hizbullah’ın, Şii örgütlerin, İran’ın ve Suriye’nin zayıflaması İsrail’in bölgede daha rahat hareket etmesini sağlamıştır. Ortadoğu’da, niteliksiz, cesaretsiz, liderlerin kıskacında olan topluluklar kan kaybetmeye devam etmektedir. ABD, İngiltere ve İsrail aktif olarak Ortadoğu’da belirleyiciliklerini sürdürmektedirler.

Son dönemde, Trump’ın Gazze’yi boşaltarak Filistinlileri Mısır, Ürdün ve Türkiye’ye mülteci olarak gönderme planları açıktan dillendirilmeye devam etmektedir. Bu plan, bölgenin demografik yapısını değiştirerek İsrail’in tam hakimiyetini sağlama amacı taşımaktadır.

Trump yönetiminin sürdürdüğü politikalar, modern sömürgecilik anlayışının yeni versiyonu olacaktır. Paris İklim Anlaşması’ndan çekilme, göçmen politikalarında sertleşme, Ortadoğu’daki askeri ve ekonomik etkileşimlerin artırılması gibi adımlar, ABD’nin küresel siyasetindeki sömürgeci yönelimini güçlendirmektedir. Trump’un seçim vaatlerini bir bir devreye almasıyla, dünya dengelerini alt üst edeceğini açık seçik ortaya koymaktadır.

Bölgeyi şekillendirme hedefleri, sadece siyasi haritaların yeniden çizilmesiyle sınırlı kalmamaktadır. Yerel aktörlerin bölgesel dengenin bir parçası olarak boyun eğdirilerek teslimiyetleri hedeflenmektedir. Bölge ülkelerinin ABD, İngiltere politikalarına boyun eğip eğmeyecekleri gelecekleri açısından büyük önem arz etmektedir. Netenyahu’nun ülke haritalarını yeniden belirleyeceklerine ilişkin açıklamaları karşısında bölge ülkelerinin nasıl bir tutum alacaklarını hep beraber göreceğiz. Ortadoğu’nun geleceğine ilişkin Siyonist İsrail ve küresel güçlerin emelleri mi, yoksa bölge halklarının cesareti mi belirleyici olacaktır?

Sonuç olarak, Ortadoğu’daki mevcut krizler, sadece bölgesel aktörlerin değil, küresel güçlerin aktif müdahaleleriyle yeniden şekillenmektedir. Bölge halklarının bu müdahalelere karşı bilinçli ve birlik içinde hareket etmesi, kendi kaderlerini tayin edebilmeleri açısından hayati öneme sahiptir.

Çatışmalarla, savaşlarla çözüme kavuşturulamayan Ortadoğu meselesinde artık bir politika değişikliğine gidilmesi elzem hale gelmiştir. Bölge ülkelerinin güç birliğine giderek bu politikaları akamete uğratma cesareti gösterip gösteremeyeceklerine ilişkin tutumlarını bekleyip göreceğiz. Sınırlar değiştikçe, İsrail adım adım emellerini gerçekleştirmeye devam edecektir.

Saygılarımla…

 

Kaynak: baskentpostasi.com




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —