Özgür Yazarlar Birliği ekoloji seminerlerinde Dilaver Demirağ, “Mizan ve Fıtrat Ekseninde Ekoloji ve Tevhid” başlıklı bir konuşma yaptı.
Programdan notlar şu şekilde:
– Ekolojinin çevre olarak çevrilmesi yanlıştır. “Çevre” denince “insan ve onun çevresi” gibi bir anlayış ortaya çıkıyor. Ekolojiye doğal yaşam bilimi gibi bir karşılık daha yerinde olur.
– Ekoloji, insanın tarıma başlaması ve hayvanları evcilleştirmesiyle olan bir durum. Doğayla iç içe olan insan, kendini doğadan soyutlamaya modern çağla başlıyor.
– Canlı varlıkların çoğalmaya, kendi yerlerinde yaşamaya hakkı vardır, ki adil bakış budur. Böylece insanın kendini yegâne özne olarak görmesi engellenir. Allah dışında kimsenin fail olma hakkı yoktur. Bu, kısmen insana tanınmıştır.
– Halifelik gözetmen olmak, bir tür çoban gibi davranmaktır. İnsan, Allah’ın yarattığı nizama uygun bir yeryüzü inşa etmekle sorumludur. İnsan haddi aşınca ifsada başlar ki bu kulluk vazifesini yerine getirmemedir.
– Mizan, Allah’ın sıfatlarından biri olup Allah’ın kurduğu dengeyi, düzeni ifade eder.
– Fıtrat, Allah’ın her varlığa uygun bahşettiği tabiattır. Fıtrata aykırı davranırsan mizan bozulur. Deli dana hastalığı otçul hayvanın yemine et karıştırıldığı için ortaya çıktı.
-Adl, Allah’ın yarattığı sisteme uygun davranmaktır. İfsad/zulüm ise Allah’ın yarattığı bu sistemi, dengeyi bozmaktır. Dengeyi bozmak tevhide aykırıdır, şirktir.
– Ekolojik sorunlar, “adl”e karşı yapılan davranış biçimleriyle ortaya çıkar.
– İnsan aklının kutsalla ilişkisi değişti, hikmetin yerini araçsal akıl aldı.
– Şirk denilen olgu parçalı düşünmedir. Tevhid ise bütünlüklü bakmadır. Ekoloji de canlılar arası ilişkiyi, döngüyü bütün olarak değerlendirir.
– Teknoloji ve bilim “niçin” değil “nasıl” sorusu üzerinde durur. Bilim değil de ilimle uğraşırsanız hikemî davranır, “niçin” der ve ahlaki davranmaya çalışırsınız.
– Modern çağ tabiata savaş açmayla başladı. O çağın burjuvazisi geleneksel sınırları aşıp tabiatın efendisi olmak istiyordu. “Doğayla savaş”tan “doğayı savaştırma”ya geldik. İklim silahları yasaklı silahlar arasında.
– Uzay merakı doğal ama uzaya giden harcamalarla kıtlık ve su sorunu çözülebilir.
– Kuşaklar arası tecrübe/bilgi aktarımı kopmuş durumda.
– Hizmet sektörü tüketimle ilişkilidir.
– Savaş silahlarının çoğu İslam savaş hukukuna terstir.
– Güneş paneli ve bio yakıtı alternatif diye öne sürenler, bunların ne gibi sonuçları olacağını bilmemektedir.
– Müslümanın kapitalizm eleştirisi için Marksizm’e ihtiyacı yok. Müslümanın elinde hırsların ardı arkasının gelmeyeceğini anlatan “nefs” kavramı var.
– Sistem, insanı borçlandırarak ona şeyler aldırıyor. Borçla sisteme uygun hale getiriliyoruz. Borç ödemek için istikrar gereklidir.
– Su kıtlığı yalandır. Su döngüsü oldukça su bitmez.
– Hâkim söylemde sıcaklık ve karbondan söz edilir. Esas yerler hep geçilir. Su buharının yaptığı sera etkisinden, metallerin zararından söz edilmez.
– Bu kadar kıyamet teorisi neden üretiliyor acaba? Sıcaklığı 1,5° C olarak tutunca değişen pek bir şey olmayacaktır. Atmosferdeki parçacık sınırını aştık ama devrilme noktasında değiliz.
– Rachel Carson, “Sessiz Bahar” isimli eserinde zirai ilaçların, kimyasalların ekosistemdeki zararlarına değinir.
– Bacalara filtre takmak gibi çevreci bakışlar, parçacı olup sadece semptoma odaklanır. Parçacı yani şirk bakışı meseleyi bütünsel, ahlaki ele almaz.
– Derin, liberal, hümanist, sosyalist derken ekolojiye çeşitli bakışlar söz konusudur. Derin Ekoloji, insanı merkeze koymayı reddedip insanla tabiatı eşitler. Hümanist ekoloji insanı merkeze alır. Liberal çevreci bakış sadece görünür olan sıkıntıları tedavi etme çabasındadır.
– Arne Naess’e göre “Bir dağ gibi düşünebilmek, kurtların gerekli olduğunu bilmektir.”
– Bütün akarsulara HES yapamazsın, ki bu suyun fıtratına/akışına terstir.
– Yapay zeka logaritmik olarak insanın üç beş katı şekilde öğreniyor. Yapay zeka, robotik endüstri işsizlik ve faşizme yol açabilir. Mültecilerin yerini robotların alması muhtemeldir.
Kaynak: Özgür Yazarlar Birliği