Halkımız, çapından ve gücünden fazla hareketlerde bulunan, önüne gelene dayılanan kişilere ‘Kardeşim onda o yürek yok ama sırtı güçlü, sırtını sağlam duvara yaslamış’ der.
Meşhur bir hikayedir:
Serserinin biri kimi kimsesi olmayan bir garibi bir bahane uydurarak dövmeye; ağzına burnuna acımasızca vurmaya başlar.
Adamcağız her darbe yediğinde ‘Ah sırtım, ah sırtım!’ diye inler.
Serseri; ‘Ulan ben ağzına, burnuna, yüzüne vuruyorum sen ah sırtım diyorsun, ne iş?’ diye sorunca fukara başını kaldırarak ‘Sırtım olsaydı bana vuramazdın’ der.
İnsanın ‘sırtı’ yoksa vay haline!
Gelen vurur, giden vurur.
Mısır’daki Müslüman Kardeşlerin durumu da aynen böyle.
İhvan-ı Müslimin İslam Dünyasının son yüzyıldaki en eski, en yaygın ve en etkili örgütü.
Mısır’dan Suriye’ye, Fas’tan Irak’a, Sudan’dan Filistin’e kadar çok geniş bir coğrafyada fikri, kültürel ve siyasi etkisi var.
İçinden çıkmış çok az bir kesim dışında şiddete ve teröre uzak; demokratik seçimlerin kısmen de olsa yapılabildiği Sudan, Filistin, Mısır, Ürdün, Sudan gibi ülkelerde parti kurarak seçimlere katılan ve parlamentolara giren bir siyasi anlayışa sahip.
En son Mısır’da diktatör Hüsnü Mübarek’in devrilmesinden sonra Müslüman Kardeşler Özgürlük ve Adalet Partisi’ni kurdu. 30 Nisan 2011 tarihinde Partinin başkanlığına Muhammed Mursi seçildi.
Muhammed Mursi, 2012 yılında yapılan seçimlerin ikinci turunda oyların %51.73’ünü alarak Mısır’ın demokratik bir seçimle seçilen ilk ve son cumhurbaşkanı oldu.
Batılı ülkeler Mısır halkının bu tercihine bir yıl bile tahammül edemediler.
Başta ABD olmak üzere İsrail, Avrupa Birliği, Suudi Arabistan ve BAE dahil bir çok devletin dışarıdan desteklediği gösteriler sonucu Mursi; 3 Temmuz 2013 tarihinde Mısır ordusu tarafından darbeyle iktidardan indirildi.
Bu gösteriler ve sonrasında binlerce İhvan mensubu öldürüldü, on binlercesi tutuklandı.
Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi 17 Haziran 2019’te mahkemede duruşma esnasında hayatını kaybetti. Birçoklarına göre ise adım adım zehirlenerek öldürüldü.
Buna rağmen Mısır genelinde şiddet ve teröre başvurulmadı.
Cezaevlerinde tutuklanan ve korkunç işkencelere maruz kalanların büyük bir kısmına idam cezası verildi, onlarcası idam edildi.
Son olarak Mısır Hükümeti yine idamlara devam edeceğini duyurdu.
İslam ülkelerindeki birkaç cılız tepkinin dışında tüm dünya sağır ve dilsiz!
Türkiye’de hukuk yok diye yeri göğü inleten Batılı ülkeler söz konusu Mısır ve İhvan olunca çıtlarını çıkarmıyorlar.
Aynı şekilde Türkiye’de de CHP’den HDP’ye kadar tüm ‘demokrat’ kesim sessiz.
Dünyaya demokrasi ve insan hakları dersi veren Türk Solu ve Kürt ilericileri de görmedim, duymadım modunda!
Ağzını açan da İsrail ağzı ile konuşuyor ve İhvan’ı gerici, yobaz, terörist ilan ediyor.
Bu sözde demokratlar Batı demokrasilerinde teröristlerin bile idam edilmediklerini her nedense hatırlarına getirmiyorlar.
Dünyayı teröre boğan gerçek teröristler kontrollerinde olmayan tüm Müslümanları terörist ilan ediyorlar.
Aleme İslam Devrimi ihracı iddiasındaki İranlı mollalar da iktidara geldikleri ilk günden beri İhvan karşıtılar.
Halbuki Muhammed Mursi cumhurbaşkanı olduktan sonra ilk ziyaretlerinden birini İran’a yapmıştı.
Bu kardeşçe ziyaret bile İran’ı; Suriye, Yemen ve Lübnan’da yumuşatmadı.
İhvan’ın fikri ve siyasi eksiklikleri ile yanlışları ayrı bir konu.
Ancak bugün Müslüman Kardeşler çaresiz, kimsesiz ve sahipsizler.
Üstad-ı Azam Fuzuli’nin tabiri ile;
Dost bi-vefâ, felek bi-rahm,
Devran bi-sükûn.
Dert çok, hemdert yok,
Düşman kavi, tali’ zebûn!
(“Dost vefasız, felek acımasız, dünya karışık Dert çok, dert ortağı yok, düşman güçlü, talihim âciz”)
‘Kimsesizlerin kimsesi Cenab-ı Rabbül Alemin ‘sırtları’ olsun.
Kaynak: Farklı Bakış