Buradaki amacımız, 1 Mayıs 1928’de doğup 25 Şubat 2020’de yani sekiz ay önce vefat eden Mısır’ın devrik devlet başkanı Muhammed Hüsnü el Seyyid Mübarek’in ölümünü anmak değil.
Onun, önceki Başkan Enver Sedat’la ve bazı Arap devlet başkanlarıyla yaşadığı ifşa kabilinden siyasi anıları da şimdilik konumuzun dışında kalıyor.
Biz, Mısır’ın dünyaca ünlü gazeteci ve yazarı Muhammed Hasaneyn Heykel’in, hakkında kapsamlı bir kitap yazdığı Mübarek’in, çok nadir bilinen derin ve karanlık operasyonel faaliyetlerini ele almak istiyoruz.
Gazeteci, yazar Muhammed Hasaneyn Heykel ve Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek
Mübarek’in yaşamından satır başlarıyla yazımıza başlayalım:
Kendisi, köylü çocuğudur. Başkent Kahire’nin kuzeyi ve Nil Deltası’nın güneyine düşen El Munufiye ilinin Kıfır Museyliha köyünde dünyaya gelmiştir.
Ailesinin soyu Seydi Mübarek isimli ermiş bir zata dayanıyormuş ki, insanlar teberik (kutsama ve şifa bulma) niyetine türbegâhını ziyaret ederlermiş. Babası, Tanta Bölgesi'ndeki mahkemede çalışıyormuş.
Mübarek, Harp Okulu’na girmiş ve bundan sonra köylüleri ve ailesiyle nadiren görüşmüş. Harp Okulu’ndan 1949’da mezun olduktan sonra, asteğmen rütbesiyle kara piyade bölüğünde görevlendirilmiş.
İhtiyaç üzerine Hava Harp Okulu sınavlarına girip kazanmış.1950 yılında hava subayı olarak diploma aldıktan sonra, savaş uçaklarını kullanma (1951), Hava Harp Akademisi’nde ders verme ve komutan yardımcılığı (1953), hava filo komutanlığı (1959) gibi görevlerde çalışmış.
1959-1961 yılları arasında Kırgızistan’ın Bişkek Bölgesi'nde pilot eğitimi almış. 1963’te Fas ile Cezayir arasında yaşanan Kumlar Savaşı sırasında subay arkadaşlarıyla birlikte bindiği helikopter, Fas tarafından mecburi inişe zorlanmış ve içindekiler esir alınmış.
1964-1965 döneminde Sovyetler Birliği’ndeki meşhur Frunze Askeri Akademisi’nde yüksek eğitim görmüş. Dönüşte hava üssü komutanı (1966) olmuş; 1967 Arap-İsrail Savaşı sırasında aynı görevi sürdürmüş.
Yıpratma Savaşı döneminde Hava Harp Akademisi müdürlüğü yapmış, iki yıl sonra da korgeneral rütbesine terfi ettirilmiş.
1972 yılında Hava Kuvvetleri Komutanı olmuş. Bir yıl içinde patlak veren Arap-İsrail Savaşı sırasında orgeneralliğe yükselmiş.
Mübarek, Enver Sedat'a yakın durdu, sessiz kaldı ve yerine başkan oldu
Mısır’ın efsanevi başkanı Cemal Abdünnasır’ın ardından yerine geçen Muhammed Enver Sedat, Hüsnü Mübarek’i başkan yardımcılığına getirmiş.
Sedat, devlet partisi sayılan ve kendi önderliğinde kurulan Milli Demokrat Partisi (Temmuz 1978) başkan yardımcılığına da Mübarek’i tayin etmiş.
Mübarek, o günden sonra fiili ve açıkça siyasetin içinde hatta zirvesinde yer almış. Bu çerçevede Arap ve dünya ülkelerindeki yöneticilerle siyasi-diplomatik temaslarına başlamış.
Enver Sedat'ın Şeref Tribünü'nde öldürülme anı
Bundan sonrası yakın tarih:
6 Ekim 1981 tarihinde Enver Sedat’ın ülkedeki İslami Cihad isimli radikal bir grubun ordu içindeki militanları tarafından resmigeçit töreni sırasında şeref tribününde katledilmesinden 8 gün sonra, Mübarek devlet başkanlığı koltuğuna oturdu ve hızla icraatlarına başladı.
Devasa altyapı projeleri hamlesi başlatan Mübarek’in bu “inşaat ve imar” politikası, birçok yeni belde ve şehrin kurulmasına, eski şehirlerin restore edilmesine yol açtıysa da üretken yatırımlar değildi.
Dahası var: Bu imar-inşaat projelerinden en fazla nemalanıp vurgun vuranlar da başta Mübarek’in siyasetçi oğlu Cemal ile yakın çevresi oldu ve isimleri, hemen her türlü yolsuzlukla anıldılar.
Mübarek’in altyapı yatırımları arasında belki de (işin ihaleye fesat karıştırma yanını hatırlatmakla yetinirsek) en hayırlı üç devasa projesi anılabilir:
Antik dönemden kalan ve birçok kez yabancı işgalciler tarafından yakılıp yıkılan tarihi İskenderiye Kütüphanesi’ni, aslına sadık kalarak ihya ve inşa etmek bunlardan ilkidir.
2002’de açılan dünyaca meşhur kütüphanede 300 binden fazla antik, eski ve yeni kitap bulunmaktadır.
İkincisi; içinde 100 bin tarihi eseri barındıran ve 5 milyon ziyaretçi kapasiteli Mısır Milli Müzesi’ni kurmak ve üçüncüsü de 1988’de gayet nitelikli yepyeni Mısır Operası’nı açmak olmuştur.
Uluslararası 14 ödül alan Mübarek’e verilen yabancı madalya ve nişan sayısı 36’dır. 6’sı askeri ve 10 adedi de 6 sivil olmak üzere Mısır’da 16 milli madalya ve nişan ile taltif edilmiştir.
Hüsnü Mübarek / Fotoğraf: Wikipedia
Kendisine takdim edilen “fahri üyelik, başkanlık” türünden göstermelik 5 akademik unvana sahip olmuş; İspanya, İtalya, Portekiz, Fransa, Avusturya, Yunanistan, bazı Afrika ve Arap ülkeleriyle Nepal ve Kuzey Kore’deki hem resmi hem de sivil kuruluşlardan ya ödül yahut madalyalar almıştır.
Verilen ödüller arasında en tuhafıma gideni Edebiyat dalında olanı (ki edebiyat ile pek ilgisi bulunmuyordu) ile Paris’teki Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Merkezi tarafından “insan hakları ve demokrasi” konusunda verilenidir.
Oysa Mübarek, 1981-2011 arasındaki toplam 30 yıl boyunca ülkeyi kışla ve istihbaratçı mantığıyla yönetmiş; özgürlüklerden mahrum bıraktığı halkını, adeta açlığa mahkûm etmiştir.
Mesela iktidarının ilk yıllarında Asayiş/İstihbarat Teşkilatı (Arapça El Emn-ul Devle) ile Merkez Güvenlik Kuvvetleri (isyan bastırma ve kuşatma gücü) kapsamını genişletmiştir.
Bu yüzden Mısır, Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) kuruluşu tarafından 1980, 1990 ve 2000’li yıllarda insan haklarının en fazla ihlal edildiği ülkelerden biri olarak ilan edilmiştir.
İktidarda olduğu yıllarda 75 milyon nüfuslu Mısır’da toplamda 8 milyon işsiz vardı.
Onca işsizlik ve yoksulluğa karşın Orgeneral Mübarek’in Hava Kuvvetleri Komutanlığı döneminden başlayarak 2011 yılına kadar verilen-alınan devlet ihaleleri, diğer ticari faaliyetler, alınan komisyon ve rüşvet ile çeşitli yolsuzluklar sonucu Mübarek ailesinin 50 ile 70 milyar dolarlık bir servetinin olduğuna ilişkin ABC News ile İngiliz Guardian gazetesinde haberler yayınlanmaktaydı.
İddialara göre, ihalelerin aslan payı, babası Hüsnü’nün yerine Milli Demokrat Partisi’nin başına geçen büyük oğul işadamı ve siyasetçi Cemal’in elindeydi.
Eylül 2011 yılında, “Arap Baharı” şeklinde sunulan toplamda 20-25 milyon Mısırlının ayağa kalkmasıyla birlikte Mübarek devrilebildi. Ardından mahkemede yargılanmaya başlandı.
Enver Sedat’ın solcu kesimi bastırmak için yolunu açtığı İslamcı hareketlerin sayısı, 1970’lerde on kadar fraksiyonu bulmuştu.
Enver Sedat'ın Şeref Tribününde öldürülme anı
Sedat’ın kendisi de o radikal örgütlerden biri olan İslami Cihad militanlarınca katledilmişti. Mübarek, bu örgütlerle mücadeleyi salt bir asayiş sorunu olarak ele alarak binlercesini tutuklattı.
Bazılarının radikal fikirlerden dönebilmesi için cezaevlerine devlet yanlısı din adamlarını gönderip, ikna faaliyetleri yürütmeyi de ihmal etmedi.
Aralarında Müslüman Kardeşler (İhvan) hareketi de olmak üzere İslamcı kesimlere karşı sert tutumu nedeniyle kendisine karşı yapılan suikast girişimlerinden 6 kez kurtulabildi.
Tabii ki, Mübarek’in iktidara geldiği ilk birkaç yılı saymıyoruz. O sıralarda despot Enver Sedat’ın akıl almaz tutuklama furyasına son vermek ve biraz da yeni “demokrat liberal başkan, güvenilir komutan” algısı yaratmak amacıyla başkan olur olmaz 3500 siyasi muhalifi serbest bırakmıştı.
Bunların arasında muhafazakâr-liberal Wafd Partisi lideri Fuad Sıraceddin ile biri koyu feminist-komünist yazar Dr. Nevval El Saadawi, diğeri sol Nasırcı araştırmacı-gazeteci Muhammed Hasaneyn Heykel de vardı.
Gazeteci Heykel'in Mübarek hakkında yazdığı kitabın reklam afişi
Buradan Abdünnasır döneminin has adamı, dünyaca ünlü gazeteci ve araştırmacı-yazar Muhammed Hasaneyn Heykel’in Başkan Mübarek’in iktidar öncesi ve sonrası dönemindeki bazı karanlık faaliyetlerine ışık tutan kitabının muhtevasına geçebiliriz.
Kitabın adı: “Mubarek ve Zamanehu: Min’el Mınassa ile’l Meydan” (Mübarek ve Zamanı: Kürsüden Meydana).
Anılan kitap, şimdilerde hayatta olmayan araştırmacı-yazar M. H. Heykel’in kişisel izlenimleri yerine, bilgi ve belgelerle donatılıp zenginleştirilmiştir. Bir anlamda 30 yıllık Mübarek yönetiminin adli sicil defteri gibidir.
Çok sayıda belge, tanıklarla söyleşi, El Arabi gazetesindeki makaleler ve televizyon açık oturumlarındaki tartışmalardan derlenip süzgeçten geçirilerek formüle edilmiş bir çalışmadır.
Aktardığı dolaylı sohbetler arasında eski Başkan Enver Sedat’ın Mart 1975 yılında başkanlık tatil ve dinlenme konağında kendisine söyledikleri de bulunmaktadır.
Sözgelimi; “Hava Kuvvetleri Komutanı Mübarek’i, başkan yardımcılığı için düşünüyorum” diyen Sedat’a, Heykel’in yanıtı şöyle olmuş:
Ekim 1973’teki İsrail ile savaşta onca emeği geçen ve esaslı roller oynayan komutanları inandıracak bir meziyeti yoktur Orgeneral Mübarek’in.
Sina'da namaz kılınmış. Mübarek'in oğlu, sanki İsrail'den kurtarılması sırasındaki şükür namazı diye paylaşmış.
Kararında ısrarcı olan Sedat ile bunu hayretle karşılayan Heykel arasında, Abdünnasır zamanından beri var olan anlayış farklılığı iyice artmış.
Mübarek hakkında Sedat’ın elinde de yeterli bilgi ve kanaat mevcut değilmiş. Mevcut bilgi şundan ibaretmiş:
Haziran 1967’deki İsrail önünde bozguna uğrayan Mısır ordusunu baştan sonuna kadar tekrar düzene sokup ayakları üstüne oturtan eski Savunma Bakanı Orgeneral Muhammed Fevzi’nin, “Evet, Mübarek yeterli ve yetenekli bir komutandır” yolundaki ifadesi.
Sedat, yardımcılığına seçmeyi kararlaştırdığı Hava Kuvvetleri Komutanı H. Mübarek’i, Savunma Bakanı Muhammed Fevzi’nin yerine geçen General Muhammed Sadık’ın bürosunda ilk kez görmüş.
Eski Hava Kuvvetleri Generali Hüsnü Mübarek ile dönemin Mısır Başkanı Enver Sedat
O sırada sokaklarda açlık ve yoksulluğu protesto eden 1981’deki kitlesel gösteriler yaşanıyormuş. General’e göre meslektaşı Mübarek, “üstlerine itaatkâr ve başkana sadık” biriymiş.
Kimsenin Mübarek hakkında bilmediğini, gazeteci Heykel, devlet istihbaratının gayet gizli belgelerinden temin etmiş:
General Mübarek, meğer Sudan’da El Ensar cemaati ve aynı tabana dayalı Ümmet Partisi’nin yöneticiliğini yapmış olan İmam Hadi el Mehdi’nin katledilmesinde rol oynamış.
Mübarek'in karıştığı suikastta öldürülen Sudanlı muhalif lider İmam el Mehdi Hadi
El Mehdi, 1969’da darbe yapan cunta komutanı Cafer Numeyri’ye karşı kitlesel bir muhalefet yürütmüş; geniş tabanlı bir isyan için başlatılan protesto yürüyüşü sırasında yoluna konulan bubi tuzaklı bir meyve sepetinin patlaması sonucu ölmüştü.
Bu suikastı hazırlaması için Mübarek’e emir veren kişi, Mısır Başkanı Sedat idi. Sudan yönetimi, de 1986’da bu cinayetin varlığını kabul etmişti.
Mısır'ı kendisinden ibaret sayan Mübarek'in temsili afişi
O sıralarda Mübarek, “El Safari Grubu” adıyla bilinen çok uluslu Gladyo benzeri bir oluşumun içindeydi:
Mısır, Fransa, Suudi Arabistan, İran ve Fas’taki derin devlet görevlileri arasından seçilen ajanların gayesi, Sovyetler Birliği’nin Afrika’daki siyasi, askeri ve istihbarat faaliyetlerini yakından izleyip gerekli karşı tedbirleri almaktı.
Gazeteci Heykel, İran İslam Devrimi’nden sonra ülkeye gidip Şah Pehlevi’nin sarayındaki istihbarat belgelerine bakarak bu derin teşkilattan haberdar olmuş, şemasını ortaya çıkarmıştı.
Buldukları arasında şu bilgi de varmış: Çift taraflı (İsrail ve Mısır’a) çalışan bir ajan olduğu iddia edilen Mısırlı Eşref Mervan, “El Safari Grubu”nda ülkesini temsil ediyordu. Ondan sonra yerine geçen ise General Hüsnü Mübarek olmuştu.
İşin garip tarafı, ülkesinde ve Arap kamuoyunda henüz yeterince tanınmayan yahut sadece “Başkan Enver Sedat’ın yardımcısı” sıfatıyla anılan Mübarek, meğer uluslararası istihbarat çevrelerince oldukça iyi biliniyormuş.
Muhammed Hasaneyn Heykel ve Hüsnü Mübarek
Muhammed Hasaneyn Heykel, Nasırcı çizgiden saptıktan sonra Arap dünyasındaki muhafazakâr yöneticilere yatırım yapmaya başlayan ve bu arada Sovyetler Birliği yörüngesinden çıkıp tam gaz Amerikan yörüngesine giren Başkan Enver Sedat ile henüz ilişkilerini koparmamıştı.
Ünlü bir gazeteci olmanın getirdiği özgüvenle arada bir Başkan Sedat’ın yanına gidip hasbıhal ediyordu.
Heykel, o sohbetlere ek olarak, resmi veya farklı kaynaklı belgelerden elde ettiği bilgiler sayesinde Mübarek’in iktidara tırmanışına yarayan “karanlık faaliyetlerini” öğrenerek bunları birkaç noktada toplamıştı:
- Bir gün Enver Sedat ile sohbetinde, “O kadar başarılı diplomat, siyasetçi ve general dururken Mübarek’in başkan yardımcılığına getirilme konusunda hâlâ ikna olmadığını” söyleyince, Sedat bir anısını anlatarak kendisini şöyle yanıtlamış:
“İran Şah’ı sıkı dostumdur. Bir münasebetle bana şöyle demişti: Kitlesel itaatsizlik ve isyanları tepelemenin yolu hava bombardımanından geçer. Bu yüzden damadım olan General Muhammed Fatımi’yi Hava Kuvvetleri Komutanı olarak atadım.”
H. Heykel, “Yani Hava Kuvvetleri Komutanı General Mübarek’in yardımcınız olması için size tavsiyede bulunan İran Şahı mıydı?” diye sorunca da, asabileşen Sedat, muhatabına ön adıyla hitap ederek, “Sana neler oluyor böyle, ey Muhammed!” demiş.
- 5 Ocak 1981 tarihli İsrail gazetesi Jerusalem Post, manşetin sol köşesinde rapor niteliğinde bir haber yayınlamış: Mısır’daki iktidar mücadelesinde Başkan Yardımcısı Hüsnü Mübarek, basamakları hızla tırmanıyor.
Bunun üzerine Mısır resmi haber ajansı, İsrail gazetesindeki haber-yorumu, “boş iddialar ve yalanlar” şeklinde sertçe eleştirmiş. Ancak “iddia ve yalan”ın hangi haberle ilgisi olduğunu belirtmemiş.
Sedat yönetimi gazetenin ilgili nüshasını toplattırmış; Jerusalem Post ile muhabirlerinin ülkeye girişini toptan yasaklamış. Ancak aynı gazete, rapor niteliğinde üçüncü bir haber-yorum daha yayınlamış.
Buna göre, Başkan Sedat ile yardımcısı Mübarek arasında taktiksel anlaşmazlıklar varmış. Bahsedilen haberde abartılar olmakla birlikte, belli ölçüde de olsa gerçeği yansıtıyormuş.
- 1981 yılında ABD istihbarat teşkilatı CIA’nın bir raporu, aniden basına sızmıştı. Değerlendirme şuydu:
“Sedat’ın 10 yıl yönetimde kalması yeterlidir. Başkanlık görevini Mübarek’e devretmelidir.”
Haberi okuyan Sedat, evhama kapıldı. Ona göre haberi sızdıran, zaten kendisine karşı tavır alan gazeteci M. Hasaneyn Heykel’di.
Sedat’ın kuruntusu siyasete de yansıdı. Konu önce bakanlar kurulu toplantısında tartışıldı. Dönemin Kültür Bakanı Mansur Hasan, Sedat’a, “Efendim, gazeteci Heykel ne ABD ne de İsrail ile asla iş tutmaz. Haberi sızdıranı, başka yerlerde aramak daha sonuç alıcı olur!” dese de Sedat ikna olmadı.
Enformasyon Bakanı, İsrail gazetesi hakkında derin tahkikat yaptırıp haber kaynağını bulmak için görevlendirildi.
Kahire’ye davet edilen Jerusalem Post temsilcisi, Bakan ile görüşmesinde, haber kaynağının M. H. Heykel olmadığını kesin bir dille belirtmiş.
Geçit törenindeki suikast öncesinde Sedat ile Mübarek selam duruşunda / Fotoğraf: IPA
Heykel de soruyor: Mısır-İsrail barışı kapsamında Kahire’de büro açmasına izni verilen Jerusalem Post’a bu haber, kimin tarafından sızdırılmıştır?
Bu kez araştırmacı gazeteciliğe soyunan Heykel, daha sonra Kültür Bakanı Mansur Hasan ile samimi bir sohbette bulunuyor. Orada pek çok şeyin anlatılmış olduğu anlaşılıyor.
Yıllar sonra, 4 Haziran 2012 tarihli Mısır gazetesi El Şuruq, “Sedat ve Kapalı Kutu gibi Yardımcısı Mübarek” başlıklı haberini 1980’lerde yazılmış bir istihbarat raporuna dayandırıyor.
Buna göre; ABD ile İsrail’in, Sedat’ın yerine Mübarek’in başkan olmasını istedikleri ortaya çıkıyor.
Heykel, yine soruyor:
1980’lerde bile hâlâ tanınmış bir şahsiyet olmayan Mübarek, tek başına iktidar rüyası görebilirdi, ancak olgular kendisinin bu rüyayla koltuğa oturmasını desteklemiyordu. Demek ki, karanlık faaliyetler içine girmiş Mübarek, ta o zamandan beri Amerikan ve İsrail çıkarları açısından daha yararlıymış.
- Mübarek, anı kitabında, “Başkan Sedat görüş ayrılıkları ve suikast söylentileri nedeniyle, katledilmesinden önce, beni görevimden azletmeyi düşünüyormuş. Ancak 6 Ekim 1981 tarihli suikast sonucu rahmetli olunca, talihim yaver gitmiş oldu ve düşlediğim başkanlık koltuğuna geçtim” derken; dönemin Mısır Dışişleri Bakanı Kemal Hasan Ali’nin özel koruması Adil Atiye, Sedat’a suikast esnasında Mübarek’in, şaşkınca ve sıkça “Ben değilim, benim işim değil, Allah biliyor!” gibi ifadeleri kullandığını söylüyor.
Bu arada suikastta parmağı olduğuna dair söylentilerden de bahsediyor.
Mübarek'in anılarını içeren“Kelimet-ul Sır” (Parola) isimli kitabnın kapağı
Yazıyı, meraklıların ilgisini çekebilecek Mübarek’e ait birkaç anıyla noktalayalım:
Mübarek’in hatıralarını içeren “Kelimet-ul Sır” (Parola) isimli kitapta, şöyle bir itiraf var:
Geç idrak edişimden ötürü Başkan Sedat, hep beni aşağılıyordu.
Mübaret'in hapisteki son itirafları
2015 yılında Kuveyt “El Enba” gazetesindeki bir söyleşisinde Mübarek, bazı sırları ifşa etmişti:
Saddam Hüseyin, Irak, Ürdün ve Mısır arasında Arap İktisadı ve Güvenlik Paktı kurulmasını ve Yemen’in de üye alınmasını önermişti. Yemen Başkanı Ali Salih ise, bunun askeri bir pakta dönüştürülmesini teklif etmişti.
Fakat böyle bir askeri ittifak olayı hem Suudi Arabistan’ı üzeceği hem de İsrail’e karşı savaşacakmış izlenimi vereceği için, paktın ancak ekonomi alanıyla sınırlı kalmasında ısrar ettim.
Irak’ın Kuveyt’i işgalini kitabına uydurmak gayesiyle Arap liderler arasında mekik diplomasisi yapan Ürdün Kralı Hüseyin’i, ‘Maşallahın var, Saddam’ın dışişleri bakanı gibi çalışıyorsun!’ diyerek eleştirdim.
Kuveyt işgali sırasında Birleşik Arap Emirlikleri yöneticisi Halife bin Zaid el Nehyan, Saddam Hüseyin tarafından düşürülür korkusuyla kendi uçağı yerine benim özel uçağımla Kahire’den Dubai’ye gitti.
Bu arada onun ve Suudi yöneticilerin talebi üzerine petrol kuyularını koruyacak kadar Mısır özel harekât birliği gönderdim.
ABD Başkanı G. Bush, Saddam’ın Sarayı’na ortak baskın yapıp kendisini esir alma yönünde bir öneri getirince, ‘Mısır askerini Kuveyt’i kurtarmak üzere Koalisyon Güçleri’ne katıp gönderdim. Ancak hiçbir Mısır askeri, işgal için Irak topraklarına ayak basmayacak’ cevabını verdim.
Mübarek, 1991 Körfez Savaşı’na neden olan ‘Kuveyt işgalinin belalı bir şey olduğunu ve derhal askerlerini geri çekmesini’ söyleyince, Saddam ona, ‘Sen, bu meseleyi hâlâ kavrayamamışsın!’ demiş.
Mübarek, Saddam ile yaptığı görüşmeleri sonradan açıklamış
30 Aralık 2016’da gizliliği kaldırılıp kamuoyuna açık halen İngiliz istihbarat raporlarından yararlanıp bunu 2017 yılında haber olarak yayımlayan “Ukkaz” (Suudi Arabistan) gazetesine göre; eski Irak Başkanı Saddam Hüseyin, “Kuveyt işgaline karşı çıkmaması için Hüsnü Mübarek’e birkaç kez rüşvet teklif etmiş. İlk rüşvetin meblağı, 25 milyon imiş. Ürdün ile Yemen yöneticilerine de 50’er milyon dolar verilmiş. Ancak Mübarek, havale edilen parayı geri yollamış.”
Bir Arap zirvesi esnasında Fas Kralı II. Hasan, Mübarek ile özel konuşmak üzere bir odaya geçip kapıyı arkadan kilitleyince, buna içerleyen Libya’nın devrik lideri Kaddafi, Ürdün’ün eski Kralı Hüseyin’in kafasına tabancasını dayayıp onu ölümle tehdit etmiş.
Kaynakça:
الحقائق الغاطسة في سجلّ مبارك , عبدالله السناوي, 6 Mart 2020 tarihli El Ahbar gazetesi,
مبارك وزمانه - من المنصة إلى ,Muhammed Haseneyn Heykel kitabı.
Wikipedia İngilizce, “Hosni Mubarak” maddesi,
Wikipedia Arapça: محمد حسنى مبارك - ويكيبيديا
Susanna Kim,"Egypt's Mubarak likely to retain vast wealth". ABC News. 2 February 2011.
The Guardian, Mubarak family fortune could reach $70bn, say experts,
BBC News, Profile: Hosni Mubarak. 22 August 2013.
"No paradise". The Economist. 15 July 2010.
Mubarak and sons to stand trial in August, Al Jazeera. Retrieved 1 June 2011
Brian Rohan, "Egyptian court sentences former president Hosni Mubarak and sons to three years in prison for corruption". National Post, 9 May 2015
M. Hesham Hosni adına açılmış, 25 Ocak Ayaklanmasını destekleyen Mısır sitesi.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.