6 parti bir araya gelince, 'milli meseleler'de ortaklık kolay olmuyor. Bu konudaki farklılıklar bir sıkışma yaratıyor. Son aylarda TBMM’de yapılan oylamada sınır ötesi askeri harekâta oy vermeyen CHP’liler neredeyse ihanetle suçlandı. Kılıçdaroğlu’nun dış politika danışmanlarından emekli büyükelçi Ünal Çeviköz, Azerbaycan, Libya gibi kritik konularda Türkiye’nin dış politikasına eleştiriler yönelttikten bir süre sonra kenara çekildi. 6’lı masanın, Kıbrıs, Kürt meselesi gibi konularda şu an itibarıyla ortak bir tutum alabilmesinin mümkün olmadığı ortada. Kürt meselesi ve Kıbrıs meselesi, dış politikanın ve iç politikanın can yakan noktaları. Şimdiye kadar gelen iktidarlar bu konularda genelde iddialı sözler söylemiş, vaatlerde bulunmuştur…
Herhalde en çok da AK Parti iktidarı, başlarda Kıbrıs konusu ve Kürt meselesinde çok cesur çıkışlar yaptı. Ancak statüko onları önce frenledi, sonra “yerli ve milli” çizgiye çekti. Gerçekçi baktığımızda bu iki temel meseleyi şu anki dengeler ve dinamikler içinde 6'lı masanın çözmesi pek mümkün görünmüyor. Bu yüzden bir ortak metin de ortaya çıkmamış. Gerçi Kürt meselesinde belki asgari müşterek zaman içinde oluşabilir, kökten çözüm için değilse de diyaloğun başlaması için bir adım gelebilir. Kıbrıs konusundaysa o kadarı bile çok zor görünüyor.
Kıbrıslı Türklerin önemli çoğunluğu, üzerlerinde Türkiye’nin vesayeti olduğunu düşünüyor. “İtfaiyemiz bile Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı” diyerek kendi kaderlerine kendileri karar vermek istiyor. Rumlarla bir anlaşma zemini yakalayarak Avrupa Birliği vatandaşı olmak istiyorlar. 6’lı masanın programının açıklanmasının ardından Kıbrıs’ta eleştiriler gelmeye başladı. CHP çizgisine yakın sayılabilecek Toplumcu Kurtuluş Partisi (TKP) ve Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) bir açıklama yaparak 6’lı masayı eleştirdi ve içine düştükleri yanlıştan kurtulmalarını istedi.