Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

MİLLİ EĞİTİM ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜNE GEÇİŞ İSTEĞİ OKULDAN KAÇIŞ İÇİN BİR FIRSAT MI OLACAK?

Eğitimci Yazar Mahmut Balcı´dan çok ses getirecek bir yazı. Mahmut Balcı son günlerde gündem olan şube müdürlüğü sınavı meselesini ele alan bir yazı kaleme aldı: İşte o yazı:

MİLLİ EĞİTİM ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜNE GEÇİŞ İSTEĞİ  OKULDAN KAÇIŞ İÇİN BİR FIRSAT MI OLACAK?

"Milli Eğitim Bakanlığı İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü, mahkemelik olan şube müdürlüğü meselesini çözmek ve ihtiyacı karşılamak için yazılı sınav ve akabinde mülakat yapacağını ilan etti. Gözlemlerim ve şahit olduğum kadarıyla Milli Eğitim Bakanlığı Taşra Teşkilatı Şube Müdürlüğü Sınavına yüksek oranda bir talep olacak.

Bana göre öğretmenlerin Milli Eğitim Bakanlığının her kademesinde görev almasında bir sakınca yoktur. Hatta görev almalı ki her görev hakkında tecrübe sahibi olsun. Farklı görevlerdeki kişilere haksızlık yapmasın. Türkiye´de okul idareciliğinin bir okulu olmadığı ve bu işi yapanlar, yaparak tecrübe sahibi oldukları için isteyen öğretmenlere bu hak tanınmalıdır.

Ancak son zamanlarda okul idarecilerinin yaşadıkları birçok sorun nedeniyle idareciliğe geçen birçok öğretmen, okullardaki idareciliğin bir yük olduğunu görmeye başlayınca, tekrar öğretmenliğe döndü. Çünkü okul idareciliği okulun hem ekonomik, hem disiplin hem de eğitim sürecini en iyi şekilde yönetmeyi gerektirmektedir. Okul idarecileri karşılaştıkları sorunları çözerken bir de üst makamlardan, şımartılan bazı velilerden, ağalık taslayan bazı sivil toplum kuruluşlarından, bazı parti üyelerinden, bazı sendikalardan destek yerine köstek görünce birçok kişi doğru iş yapmanın mağduru olunca idareciliğin bu ortamda çok zor olduğunu anlamaya başladılar. Çareyi idarecilikten öğretmenliğe dönmede buldular. (Ben görevimi aşkla şevkle yapmaya çalışırken farkına varmadan birilerinin ayağına bastığım için mağdur oldum?)    

Bir süre idarecilik yapan kişilerin, sınıfa tekrar dönmeleri ile birlikte bazı yeni sorunlar yaşamaları kaçınılmazdır. İşte tam bu süreçte Milli Eğitim Bakanlığı´nı yayınladığı görevde yükselme yönetmenliği çerçevesinde 01 Nisan 2018 tarihi´nde yapılacak olan Millî Eğitim Bakanlığı Taşra Teşkilatı Şube Müdürlüğü Sınavı bazı kişiler için bir fırsat olacaktır. 10 yıl öğretmenlik yapan, bakanlıkta belli sürelerde görev yapmış olan herkesin müracaat edeceği yazılı sınav binlerce kişinin yatıracağı sınav ücreti ile bir anlamda bakanlık ve sınavı yapacak kurum için iyi bir kaynak olacaktır.

Toplamda 513 şube müdürünün atamasının yapılacağı sınavda daha önce 70 puan alan kişiler başarılı sayılırken yeni yönetmelik ile 60 puan alan adaylar başarılı sayılacak. Elbette bu sınavın yapılacağını önceden haber alanlar, mevzuatı ve konuları ezberlemeye çalışan ?mevzuat ezbercileri´ yazılı sınavdan daha yüksek not alacaklardır. Bilmeyenler için belirtmek gerekir ki bu sınavın yazılı yapılmasının kabul görmesinde; yazılı sınav olmadan sadece mülakatla öğretmen veya yönetici seçmenin vicdanları yaraladığının kamuoyunda gündem olması, uygulamanın hükümet aleyhine eleştirilere dönüşmesi ve bu yöntemin Eğitim-Bir-Sen tarafından da eleştirilmesi etkili oldu.

İdarecilik tecrübesi olmayan, ancak 10 yıl görev yapmış her öğretmenin de müracaat edebileceği bu sınav sonucunda yine başka faktörler devreye girecektir. Hatırı sayılır bazı kişiler bu vesileyle birilerinin ünvan sahibi olması için çaba gösterecek. Yazılı sınavı kazanan adaylar mülakatta iyi bir puan almak için bu sefer bazı kişilerin, bazı mercilerin kapısını çalacak. Tecrübe, liyakat, ehliyet ve adalet yerine yine kayırmanın, bir yerlere üye olmanın veya yakın olmanın bu işte etkili olduğuna dair birçok haber ve eleştiri okuyacağız. Konu muhalefet tarafından eleştirilecek. Muhtemelen konu yine yargıya taşınacak.

Sosyal gözlemim odur ki birçok okul müdürü, müdür yardımcısı ve öğretmen okullarındaki maddi sorunların altında ezilmektense, işyerinin görünen ve görünmeyen kazalarından dahi sorumlu olmaktansa birçok eğitimcinin ?Eğitim Kurumları Yöneticiliği Hamallık Mıdır?´ sorusuna cevap aradığı bir dönemde daha az riskli ve sorumluluğu az olan şube müdürlüğü görevine geçmeyi tercih edecektir. Milli Eğitim Şube Müdürlüğüne Geçiş İsteği Okuldan Kaçış İçin Bir Fırsat Mı Olacak başlıklı bu yazımdan şube müdürlüğünü önemsemediğim anlamı çıkarılmasın. Tam tersine şube müdürlüğü önemlidir ve gereklidir. Ancak şube müdürlüğünün şuan çok ilgi görmesinin nedenlerine baktığımızda başka şeyler yazmak zorundayız. Eğitimde birçok yeniliğin gerçekleşmesinde ve sorunların çözümünde şube müdürlerinin büyük emeklerinin olduğunu da belirtmek isterim.

Bu sınav birilerini umutlandırırken görevlendirme yöntemi ile görev yapan çok sayıda şube müdürünün uykusunu da kaçırmış olmalı.  Çünkü bazı yerlerin desteği ile bu makamda görev yapan bu şube müdürlerinden birçoğu okul idareciliğine dönmek zorunda kalacaktır. Şube müdürü iken okul idarecilerine olmadık işleri dayatanlar için ise tam bir bunalım sürecine dönüşebilir?

Beni ilgilendiren nokta bu kadar öğretmeni umutlandırmak, dersten, okuldan, meslekten soğutmak yerine okul idareciliğini; eğitim aşığı, eğitimciye, maarife değer veren, bir derdi ve değerleri olan bir işletme müdürüne teslim edip işleyişi en iyi şekilde sürdürmektir. Bu anlamda Öncü Yöneticiler Derneği tarafından başlatılan ?Okul Yöneticiliği Meslek Olsun´ kampanyasını olumlu bir girişim olarak görmekteyim. Aksi halde okullarda idealist öğretmen sayısı gittikçe azalacaktır.  

Yazımı İmam Gazalinin yöneticilere yönelik bir sözü ile noktalamak istiyorum:

?Bilmelisin ki, Allah sana apaçık pek çok nimet ve imkânlar bahsetmiştir. Bu nedenle O´na şükretmeli ve sana sağlanan imkânlardan başkalarının da faydalanmasını sağmalısın. Kim, elindeki imkânlardan dolayı Allaha şükretmezse, imkânlarını yok olmakla karşı karşıya bırakmış ve kıyamet günü bu ihmal ve kusurundan ötürü mahcubiyeti hak etmiş olur. Ölümle birlikte son bulacak imkânın, akleden insan yanında bir kıymeti yoktur. Çünkü ne kadar uzasa da ömrün, süresi tamamlandığında insana hiçbir yararı yoktur. Nuh (a.s.) bin seneyi aşkın bir süre yaşadı. Fakat ölümünden bugüne kadar geçen beş bin yıllık zaman dilimine bakıldığında, sanki Nuh (a.s.) diye biri tarihte hiç yaşamamış gibidir, kendisinden eser kalmamıştır. Öyleyse itibar ve değer, geceler ve günler sürdüğü sürece devam edecek olan nimet ve imkândan yana gösterilmelidir?´"

 



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER