İtibar dergisi olarak ilk kıblemiz için bir şeyler yapmaya karar verdik. Ocak sayımızın toparlanmasına sayılı günler vardı. Mizanpaja bir hafta kala böyle bir dosyaya girişmek elbette riskli. İsimleri tespit ettik ve aradık. Bütün dönüşler hızlı ve dolu oldu. Meseleye gösterilen hassasiyet, doğrusu beni çok duygulandırdı. Milletimizin Filistin davasına verdiği önemi özetleyen bir örnekti bu.
Filistin coğrafyası bizim için neden bu kadar kıymetli? Evet, Kudüs ilk kıblemizdir. Fakat daha başka anlamlar da taşımaktadır.
Yine burada yazmıştık. Birkaç sene olmuştur. Şunu demiştik ve diyoruz:Bu milletin savunma hattı Filistin´de kırılmıştı. Yüz sene önce Kudüs´le beraber düşmüştük. Şimdi tekrar oralardan ayağa kalkıyoruz. Türkiye gücünün farkına varmaya başladı. Özgüveni arttı. Neler yapabileceğini gördü ve gösterdi.
Ülkemizle ilgili dolgun cümleler kurduğumuzda, milletimizle alakalı sağlam sözler söylediğimizde, bizimle alay etmeye başlayan bir kesim var. Hep olumsuz örnekleri önümüze getiren ve asla değerli işleri, hamleleri görmeyen. Sürekli aynı yerden sesleniyorlar: Türkiye kendine baksın.Hem kendimize, hem bir parçası olduğumuz ümmete bakacağız. Bu bizim yüksek kaderimiz.
Karşımızda kural tanımayan, hiçbir insanî değeri temsil etmeyen, utanma duygusunu tamamen kaybetmiş küstah bir topluluk bulunuyor. Utanma duygusu insan kalabilmenin birinci şartıdır.
Siyonist suç makinesi, çocuklar dâhil, vatan savunmasının sembolü olma ihtimali taşıyan herkesi ağır bir şekilde cezalandırıyor. En küçük bir umut ışığını bile söndürmeye çalışıyorlar. Güneşe kimin gücü yeter? Gölgeye geçmekle güneşe zarar verebilir miyiz?
Devletler gönüllere ve topraklara kurulur. Yalanın üzerine kurulan her şey yıkılmaya mahkûmdur. İsrail işgal devleti elbet bir gün yıkılacaktır. Öte yandan, savaşla aldıkları toprakları savaşmadan bırakmayacaklarını da biliyoruz. Bizi birbirimize düşürerek ve fitneyi büyüterek savaşamaz duruma getirmeye çalışıyorlar. Bunu bir kenara yazalım.
Dünya çapında etkili diplomasi, uyandırma servisi vazifesi görebilir. Birleşmiş Milletler´deki son oylama, bunun açık bir göstergesidir.
Bugün Filistin´de, sabah işine giden bir babanın akşam evini yerinde bulamama ihtimali var. Noktalardan oluşan ve sürdürülmesi neredeyse imkânsız olan bir ?devlet´ vatandaşlarının hakkını koruyabilir mi? Adalet derken evvela bunu kastediyoruz.
Barış ve demokrasi kavramlarını silah olarak kullanıp bizi öldürüyorlar. Vatanlarımızı elimizden alıyor veya yaşanmaz hale getiriyorlar.
Çelişkiye dikkat edin: Toprakları işgal edilip her türlü zulme maruz kalanlar ile barış karşıtı olarak gösterilenler aynı insanlar. Bu ahlâksızlığın, haksıklığın öncülüğünü Amerika ve İsrail yapıyor. Biz haktan ve hakkaniyetten yanayız. Dolayısıyla merhametsizliğin karşısındayız.
Defalarca İstanbul´un neye karşılık geldiğine dikkat çekmiştik. İstanbul´un manevî derinliği ve tarihî ağırlığı var. Buradan atılacak her kararlı ve samimi adım, hak için yapıcı, bâtıl adına yıkıcı sonuçlar doğuracaktır.
Türkiye, zorbaların tehdidine karşı bir teklif getirmiştir. Teklifin yanına tedbir de ilave etmemiz gerekiyor. Ülkemizle ilgili kara kampanyalar başlayabilir. Terör tekrar kendini gösterebilir. Bir ve beraber duralım.