Yazımın başlığındaki sorunun tuhaflığının elbette farkındayım, fakat diyeceklerimi okuyun da kızacaksanız hislerinizi yazımın sonuna saklayın.
Bir ay önce girdiğimiz yeni yılın öncesi ve hemen sonrasında, birbiri ardına yaptığı ilgi çekici ataklarla, büyük partisinin ve cumhurbaşkanı da olan liderinin desteğinde iktidar blokunun oylarında yukarıya doğru belirli bir kıpırdanma görüldüğü bir gerçek.
Azımsanmayacak, birkaç puanlık bir kıpırdanma…
Kamuoyu yoklamalarına da yansıyan o artışın şu günlerde düşüşe geçtiği de bir başka gerçek.
Seçime kadar böyle başka iniş-çıkışlar daha yaşanacaktır; ancak seçmen kararını sandık ortaya konulduğunda anlık olarak vermez. Seçmeni oyunu kime ve hangi partiye vereceği konusunda etkileyen unsurlar hayli fazladır çünkü.
O unsurlardan en bilineni, halkın DNA’sına da işlenmiş etkili önyargılarıdır.
Evet, siyasi önyargılarımız var.
Halkın bayağı önemli bir bölümü ne yapılırsa yapılsın belli görüşlerin sahibi partilere oy vermiyor; en kalabalık bölümü de, çok partili hayata geçilmesi ardından, daha çok darbeler sonrasında askerler eliyle veya açılan davalar sonucu Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan partiler yüzünden farklı isimlerle yola devam eden partileri tercih ediyor.
Oran vermek gerekirse yüzde olarak 35-65’lik bir bölünme var seçmen tercihinde.
Türkiye’nin en eski ve varlığını her dönemde sürdüren partisi CHP, bu yüzden, kısa sürmüş bir istisna dönem dışında neredeyse 75 yıldır tek başına iktidar yüzü göremiyor.
CHP’nin güncel oy oranı %25’in altında.
Ülkemizin bu siyasi gerçeği günümüz CHP’lilerince unutulmuş veya önemsenmez görünüyor.
Nereden çıkarıyorum bunu?
Seçim tarihine sadece 100 gün kalmışken ve 100 gün sonra sandık başına gidecek seçmen kitlesinin yarısından fazlasının, CHP’nin genel başkanına oy vererek onu Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı olarak seçeceğini düşünmelerinden…
Yüzde 25 oylu partinin genel başkanının cumhurbaşkanı seçiminde ‘%50+1’ oy alabilmesi nasıl mümkün olacak?
Bu soruyu adayları karşısına rakip olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun çıkmasını en baştan itibaren arzuladıkları belli olan iktidar blokunun kendi kendilerine sordukları ve ulaşılan cevap istikametinde bir kampanya stratejisi belirledikleri belli.
Peki ya muhalefet blokunun aynı soruya cevabı ne olabilir?
CHP oylarına HDP’lilerin de katılacakları varsayımı…
İktidar blokunun adayı Tayyip Erdoğan’a elleri oy vermeye gitmeyeceği varsayılan muhafazakar seçmenler…
CHP %25 + HDP’den %10 = %35 +? = %50+1…
Acaba?
İçinde fraksiyonlar barındırdırdığı bilinen anamuhalefet partisinin geleneksel seçmen kitlesinin bütününün hiç eksiksiz Kılıçdaroğlu’na oy vercekleri bir varsayım.
HDP’nin geleneksel oy kitlesinin büyük bölümünün oylarını CHP liderine kaydıracağı da öyle…
Varsayımların gerçek çıktığını düşünsek bile, seçilebilmesi için muhafazakar seçmenden %15’lik bir kitlenin CHP liderine oy kullanacağından nasıl emin olunabiliyor?
Cumhur İttifakı’nın adayına oy vermeyecek hale gelmiş önemli sayılabilecek bir muhafazakar seçmen kitlesi, son yerel seçimde CHP’nin İstanbul büyükşehir belediye başkan adayına oy verebilmişti.
İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun yaşattığı oy kaymasını Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye’de neden yaşatamasın?
Herhalde CHP kurmayları böyle düşünüyor.
Böyle düşünenlerin yanılıp yanılmadıklarını seçim akşamı anlayacağız.
Ya bu düşünce yanlışsa?
CHP 2009 yerel seçiminde, İstanbul’da, AK Parti adayı Kadir Topbaş’ın karşısına rakip olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nu çıkartmıştı. Sonuçta, %44.7 oyla seçilen Topbaş oldu. O seçimde Kılıçdaroğlu CHP’nin İstanbul’daki geleneksel oyuna yakın -%37.0- oy alabildi.
Genel başkan olduğu günden sonra gidilen 10 seçimin 10’unda da CHP kaybetti.
Zaten bu yüzden Ekrem İmamoğlu “Aday ben olsam kazanırım” havasında.
Sanıyorum, CHP kurmayları, İstanbul seçiminin, adayları İmamoğlu olduğu için değil, İmamoğlu CHP’den aday olduğu için kazanıldığını düşünüyorlar.
İmamoğlu İstanbul’u kazandıysa Kılıçdaroğlu da Türkiye’yi kazanır hesabı bu.
Ya bu hesap yanlışsa?
Hesap yanlışsa liderleri Kılıçdaroğlu’na 11. kez seçim kaybetme trajedisi yaşatmış olacak CHP kurmayları…
Millet İttifakı cumhurbaşkanlığı seçiminde milletin önüne aday çıkarma aşamasına geldi; 10 gün sonra yapacakları toplantıda adaylarının ismini belirlemeleri bekleniyor.
Banko isim Kemal Kılıçdaroğlu…
“Peki o değil de kim olsun?” sorusunu bana yöneltenlere verdiğim biraz uzunca cevabı buraya da taşıyayım:
İktidar bloku kampanyayı erken başlattı; izlediği akılcı ve sonuç alıcı taktiklerle bu sorunun sorulmasının bir anlam taşıdığı günlerde muhtemel aday isimlerinin gündemden düşmesini sağladı; bugün gelinen noktada Cumhur İttifakı’nın adayları karşısında görmek istedikleri rakip konusunda Millet İttifakı’nın elil kolu bağlı.
Sürpriz yapmaları şart da, yapabilmeleri kolay değil.
İmkansız diyemem, ama çok zor.
CHP’liler mi “Aferin” hak ediyor yoksa Cumhur İttifakı bloku mu, bilemiyorum.