MGK'ya 'yolsuzluk' önerisi: Milli güvenliği tehdit olarak kabul etmeli

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, “Yolsuzluk milli güvenliği tehdit olarak kabul edilmeli” önerisinde bulundu.

MGK

Demokrat Parti Genel Başkanı ve Afyonkarahisar Milletvekili Gültekin Uysal, Milli Güvenlik Kurumu’na öneride bulunarak, “Milli Güvenlik Kurulu, Milli Güvenlik Siyaset belgesini güncellemeli ve yolsuzluğu milli güvenliği tehdit eden bir unsur olarak kabul ve ilan etmelidir.” dedi. Uysal, “Ankapark’ta 750 milyon doları hiç edilirken ses etmeyen AKP iktidarı, 200 milyon Dolara Borsa İstanbul’un yüzde 10’nu satmayı başarı sayıyor.” ifadesini kullandı. 

DP Genel Başkanı Gültekin Uysal, sosyal medya hesabı 9 Aralık Dünya Yolsuzlukla Mücadele Günü dolayısıyla Uluslararası Şeffaflık Derneği’nin 2020 Şeffaflık Ödülü’nü verdiği Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı kutladı.

Türkiye bütçesi namuslu ellerde olsun bu bütçenin üçte ikisi bile Türkiye yönetilir

AK Parti’ye sert sözlerle eleştirilerde bulunan Uysal, AKP döneminde Moğol istilasından sonra Anadolu’nun gördüğü en büyük yağma harekâtı ile karşı karşıya olduğumuzu ifade etti. Uysal, “Demokrat Parti olarak namussuzlarla kazanacağımıza namuslu insanlarla kaybedelim” anlayışı içinde olduklarını belirterek, “İnanıyorum ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti namuslu ellerde olsun, bu bütçenin üçte ikisi ile bile Türkiye yönetilir.” diye konuştu.

Toplumun belirli kesiminin ahlakı bilinçli bir tercihle bozulmuştur

Yolsuzlukların adeta ülkenin ve milletin güvenliğini tehdit eder hale geldiğini belirten Gültekin Uysal, şunları kaydetti:

“AKP döneminde 18 yıldır Anadolu’nun Moğol İstilasından bu yana gördüğü en büyük yağma, yalan harekâtı ile karşı karşıyayız. Siyasi tarihimizde pek çok yolsuzluk vakası mutlaka yaşanmıştır. Ama hiç bu kadar sistematik ve yaygın bir yolsuzluk, usulsüz kamu kaynakları ve imtiyazları kullanımını tarih kaydetmemiştir. Bugün gelinen noktada bu yağma düzenine ne kadar çok insan ortak edilirse kendilerini sorgulayacak kimse kalmayacağı anlayışı ile toplumun belirli bir kesiminin ahlakı bilinçli bir tercihle bozulmuştur.

Yukarıdan aşağıya adeta Ortaçağ Avrupa’sında uygulanan 'senyoraj hakkı' misali Türkiye’yi yönetenler bu yağmadan kimi ilahiyatçıların 'hums' adı altında fıkhi fetvaları ile büyük paylarını almış ve almaya devam etmektedir.

Devamı >>>