Eleştirinin eleştirisini yapmak; iki defa eleştirmektir bir bakıma. Görüş alanınızda hem eleştiren hem de eleştirilen vardır çünkü. Şadi Kocabaş´ın Yakın Okuma isimli eleştiri kitabı hakkında yazarken ister istemez şu soru aklımıza geldi: ?Objektif bakışla bir metin eleştirilebilir mi gerçekten?? Edebiyat tarihimize baktığımızda döneminde çok eleştirilen bazı eserlerinin sonraki dönemlerde öncü kabul edilebildiğini görüyoruz. Aynı eserden övgü ile bahsedenler kadar tam tersini söyleyenler de olabiliyor. İşin içinde insan varsa eğer; dünya görüşü, zevkler, duygular, öncelikler aynı ?objektif?e sığamıyor çoğu zaman. Şadi Kocabaş Yakın Okuma adlı eleştiri kitabının ön sözünde ?objektif bakış?tan söz edince bu bakımdan şüpheyle yaklaşıyoruz önce. Ancak 3 roman, 6 hikâye, 7 şiir ve 2 deneme olmak üzere toplamda 18 kitabı incelerken yazarın, objektifliğe yakın bir mesafede durduğunu söyleyebiliriz.
?Kapalı, örtük? yapıya sahip edebî metinlerin özüne nasıl ulaşılabileceği sorusuna cevap arayan bu kitapta metin odaklı eleştiriler mevcut. Eser sahiplerinin hayatı, görüşü, eğitimi vs. gibi etkenleri değil metni esas alır yazar. Ancak metni esas alırken eser sahibinin diğer eserleriyle karşılaştırmalar yapar. Metinlerarası yaklaşımla Türk ve dünya edebiyatından örneklerle okuyucuya yeni ufuklar açan yazar; kavramlara İbn Battuta´dan Tanpınar´a Franz Kafka ve Morris Weits´e kadar geniş bir yelpazede açıklık getirir. Kitabın metin odaklı bir çalışma olduğunu ?İçindekiler? bölümünde sadece eser adlarının verilip yazar adlarının verilmemesinden de seziyoruz zaten en başta.
Okuyucuya teknik bilgiler veren kitabın öğretici yanı ağır basmaktadır. Ancak bu yol gösterici cümlelerde tasvir ve tahlil bir aradadır. Kitapta ?Neredeyse her hikâyede sekülerizme çıkarılmış bir yumruk görüyorsunuz.? ve ?Puslu bir camın arkasından bakan hayatların yüz hatlarını okumak? gibi imgeler ve şiirsel anlatımlara da rastlamaktayız. Fakat kitabın asıl önemi edebiyat tarihimizde diğer türlere göre daha az rastlanan eleştirinin devamlılığına katkı sunmasıdır.
Yazarın zevkini gösteren bir seçki
Yakın Okuma, bir kitabı tanıtmaktan öte edebî ve tarihî derinliğiyle birlikte onu yakından göstermektedir. Yakın Okuma; eleştiri kitabı olduğu kadar aynı zamanda yazarın zevkini rehber edinerek oluşturduğu bir seçkidir. Bu seçkide ?İşiten fakat duymayan, gözlerini de kulakları gibi teknolojiye rehin bırakmış insanlar?ın trajedisini konu edinen, mistik bir yolculukta ?kendinden kendine bir seferi?yi anlatan ve Yahya Kemal´in ?Aziz İstanbul?unu gören yazarlar vardır. Bu seçkide ?Alalım artık şiiri aşkı unutmuş adamların elinden? diyen, ?Bir şiirin sesinde dörtnala kelimelerde? ilerleyen, ?dünyanın eteklerine mısralar dizen? şairler vardır. Şadi Kocabaş -cömertçe yer verdiği alıntılarla- ele aldığı eserlere dair okuyanda bir okuma hissi de uyandırır.
Metin ile okuyucu arasına girmemeye dikkat eden Şadi Kocabaş´ın eleştirilerinin çoğu olumludur. Yer yer olumsuz ama yapıcı eleştirilerde de bulunur. Eleştiri türünün okurla yazarın tanışmasını ve bütünleşmesini kolaylaştıracağını söyleyen yazarın bu kitabı; gelecekte değeri belki daha iyi anlaşılacak eserler hakkında kendi döneminden bir bakış atması açısından da önemli. ?Sur Kenti Hikâyeleri?, ?Uyanma Bildirisi?, ?Dem Yüzü?, ?Borges Borges?, ?Ah Güzel Bir Gün, Yusuf´un Kuyusu, Ölüm ve Ayna? gibi kitaplar ekseninde günümüz edebiyatı hakkında tespitlerde bulunan Şadi Kocabaş, Yakın Okuma ile eleştiri alanında önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Kitabın inceliğinin aksine yazarın entelektüel birikimi, Türk ve dünya edebiyat tarihine vakıf oluşu eseri derinleştirmektedir. Bu bakımdan edebiyat alt yapısı olmayanların esere hakiki değerini veremeyeceği açıktır.
Yazarın anne ve babasına ithaf ettiği kitap bir oturuşta okunabilecek kadar akıcı, başvuru kaynağı olacak kadar öğretici, üslubu ve kullandığı imgelerle, ele aldığı eserler kadar edebîdir.