Bir yazar, ?Dolar yükselirken mırıldandıklarım? diyerek bir yazı yazmış? Adil Düzen çalışanı arkadaşımız da onun bu yazısını değerlendirmiş? Değerlendirmesinin daha başlığında ürkütücü ifade kullanmış? Değerlendirmesinin başlığı şöyle:
Bugünleri arayacağız!
Dolar yükseliyor, Dolar yükseliyor da? Sanki Euro yükselmiyor, sanki altın yükselmiyor. Ciddi bir devalüasyon olduğunu kabul etmiyorlar. 1994´de kriz yaşadık. Dolar bir gecede 3 misline çıktı. O günkü durum bugünden daha iyi idi. En kötü belirlilik bile belirsizlikten iyidir. Bugün her şey belirsiz. Gün içinde bile Dolar ani oynama yapabiliyor. Bu şekilde olunca kimse kımıldayamıyor.
O zaman şu soru sorulur: Dolardan bize ne, oynasın dursun, biz işimize bakalım. İşte bu da imkânsız. Çünkü hiçbir şey üretmeyen ve varlıklarını satarak yaşayan bir ülke olarak her şeyi dışardan alıyoruz. İhraç ettiğimiz malların hammaddesini bile ithal ediyoruz. O zaman durum berbatlaşıyor. Bu şekilde bu ülke ne kadar devam edebilir?
Bunların sebebi de dış güçler falan değil. Siyasi sebeplerle rahata alıştırılmış, çalışmadan yaşamaya alıştırılmış bir topluluk olduk ve üretimi unuttuk. Akevler yıllardır bağırıyor, çığlıklar atıyor, herkes kulaklarını tıkıyor ve daha da ilginci Akevler ile alay ediyor. Ama maalesef ki o zamandan beri haklıyız, durum hiç de iyiye gitmiyor. Görünen o ki bugünleri bile arayacağız. (Lütfi Hocaoğlu) Adil Düzen çalışanı arkadaşımızın geçen haftaki uyarıları ile devam edelim?
Merkezi sistemlerin çıkmazı
Bugün kime sorsanız aynı cevabı alıyorsunuz; iktidardan umutlarını kestikleri gibi ana muhalefetten de umutlarını kesmişler. Çok ilginç bir döneme girdik. Artık herkes mevcut sistemin sorunlarını çözemediğini dolaylı olarak görüyor. Niçin dolaylı diyorum? Çünkü insanlar hala kişilerin kötü olduğunu, iyi siyasetçi olmadığını düşünüyor. Aslında fark etmedikleri sistemin yanlış olduğu. Bunu da hem iktidardan hem muhalefetten umutlarını keserek gösteriyorlar.
Sorun kişilerde değil, sistemdedir. Eski parlamenter sistem merkeziyetçiydi ve rahatsız ediciydi. Yeni sistem ondan daha da berbat bir sistemdir ve merkeziyetçilikte zirve yapmıştır. ?Adil Düzen? bir İslam Düzeni olarak Kur´an´ı referans alır ve Kur´an merkeziyetçiliği reddeder. İkrahı yani insanlara istemedikleri bir şeyi istemeden yapmak zorunda bırakmayı reddeder. Oysa merkeziyetçilik ikraha dayanır. Merkezden bir kanun ya da kararname çıkar ve siz de istemeye istemeye buna uymak zorunda kalırsınız. Sonuçta Allah insanlara mevcut sistemin her türlüsünün çıkmazda olduğunu göstermektedir. Bu sorun Türkiye için değil, en gelişmiş sandığımız ama halkının mutsuz ve fakir olduğu Batı ülkeleri için de geçerlidir; hatta onların durumu bizden çok daha kötüdür.
En kötüsü, çıkarılan AB uyum kanunları ve işçiyi korumak, kadını korumak adına çıkarılan kanunlar bizi onların yoluna götürmekte ve bunun sonucunda halkımız büyük sermayenin kölesi haline gelmeye doğru gitmektedir. Daha da ilginci, çıkarılan bütün bu kanunların çok iyi bir şey olduğunu zannetmeleridir. Allah affetsin.
İktidar uyanmalı ve Kur´an´a bakmalı, muhalefet uyanmalı ve Kur´an´a bakmalıdır. Kimse kendini Allah´tan akıllı sanmamalı, Allah´ın ikazlarına kulak vermeli ve Kur´an´ı referans alan topluluklara kulak vermelidir. Akevler çırpınmakta, felakete gidildiği uyarısını sürekli yapmakta ama ne iktidar ne de muhalefet duymaktadır. Kendi uğraşları içinde oyalanmakta ve bocalamaktadırlar maalesef. (Lütfi Hocaoğlu)
http://www.akevler.org/AdilDuzenDergisi/480/3570/Merkezi-sistemlerin-cikmazi