Burada gördüğünüz fotoğraf, artık Batı ittifakının çatırdamaya başladığının resmi. Bizim, annelerimizin ve hatta dedelerimizin kuşağını şekillendiren, okul müfredatından tutun da dış politikaya kadar, iyisiyle kötüsüyle görünmez bir el olarak yaşantımıza damga vuran Batı olgusu, Donald Trump yüzünden artık can çekişiyor.
Kanada´da yapılan G7 zirvesinden gelen bu dramatik kare, Alman Şansölyesi Angela Merkel´in arkasına dizilen G7 ülkelerinin ABD Başkanı Donald Trump´a ?Kardeşim sen ne yapmaya çalışıyorsun? Her konuda kendi kafana göre hareket ediyor, hepimize zarar veriyorsun? diyerek isyan bayrağı açışının resmi.
Bakın iktidara geleli daha 2 yıl bile geçmemiş olmasına rağmen Donald Trump bir buldozer gibi neler yaptı dünya düzenini yıkmak için... Paris İklim Sözleşmesi´nden çıktı. Müttefiklerinin tüm itirazlarına rağmen İran´la yapılan nükleer anlaşmayı yırtıp attı. Global ekonominin belkemiği olan serbest ticaret anlaşmalarına savaş açarak Trans Pasifik Anlaşması´nı yırtıp attı, Çin, Kanada ve Avrupa´yla gümrükleri yükseltti. Avrupa Birliği´nin zayıf halkası Britanya´nın Brexit kararını destekledi. NATO´nun ?işlevsiz´ olduğunu söyledi. Putin´i sevdi, Merkel´den nefret etti. Kudüs´ü İsrail´in başkenti olarak kabul ederek 50 yıllık anlaşmayı bozdu. ABD dış politikasını, insan hakları ve demokrasi gibi meselelerden tamamen arındırarak diktatörlerle iş tuttu. Otoriter (ve zengin) rejimleri sevdi, müttefiklerini hakir gördü.
Hepsinden önemlisi, seçimden bu yana ağzına pelesenk ettiği ?Önce Amerika!? sloganıyla Batı´yla birlikte hareket etmek istemediğini çok net ifade etti.
Bu yüzden gerilimli geçen Kanada´daki G7 zirvesinden gelen bu fotoğraf karesine, şaşırmamak lazım.
Merkel, sağına Macron, solunda Japon Başbakanı Shinso Abe´yi almış, ?Bak hocam. Böyle gitmez artık. Kendine gel!? diyor.
ABD Başkanı ise ellerini bağlamış, ömrünü pazarlıklarla geçirmiş bir gayrimenkulcü olarak ?Kusura bakmayın ama arsa da benim, dükkân da? diye cevap veriyor.
Bundan sonra ne olacağı belli değil.
Avrupalılar, bir biçimde ?Batı´ denilen olguyu korumaya çalışacaklar, işlerine gelince ABD´yle birlikte hareket edecek, işlerine gelmeyince kendi yollarına gidecekler. ABD´nin başını bu ölçüde istikrarsız ve sağı solu belli olmayan bir lider olduğu sürece, dünya da öngörülemez ve krizlere gebe bir yer haline gelecek. Trump rüzgârıyla Avrupa´da sistem karşıtı aşırı sağ ve sol partiler, güçlenmeye devam edecek.
Avrupa, dünya düzenini korumaya çalışacak, ancak İran, Ortadoğu, ticaret ve Çin gibi konularda ABD´den farklı politikalar izlemeye başlayacak. Ve tabii herkes, Donald Trump´ın (muhtemelen) gideceği 2020 seçimlerine kadar dişini sıkıp, sinirlerine hâkim olmaya çalışacak