İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener haftalık İYİ Parti Grup Toplantısı'nda konuştu. Meral Akşener, "Yana yakıla, 'HDP kapatılsın' diyorlar ama, bunun için en ufak bir adım bile atmıyorlar." dedi.
İYİ Parti lideri Akşener, Doğu Türkistanlı Nursiman Abduraşid'i kürsüye çıkarınca TBMM televizyonu yayını kesti. Nursiman Abduraşid konuşmasında "Doğu Türkistan'a kulak verin" çağrısı yaptı.
Meral Akşener’in konuşması şöyle:
Türkiye, vatandaşlarının refah içerisinde yaşatmaya muktedir bir ülkedir. Parası vardır, kaynakları vardır. İktidardan beklentimiz, ülkenin kaynaklarını, vatandaşımızın sağlığı, huzuru ve refahı için kullanmasıdır. Biliyorsunuz Sayın Erdoğan, Halk Bankası tarafından kullandırılan kredilerde, yılın ilk 6 ayında yapılması gereken ödemelerin öteleneceğini duyurdu. Aylardır ısrarla takip ettiğimiz, esnafımızın şikayetçi olduğu bu konuda, atılan adımı, doğru buluyoruz. Bu adım doğru olmasına doğru, ama maalesef yetersiz.
FAİZ YÜKÜ HAZİNE TARAFINDAN KARŞILANSIN: Biz diyoruz ki; ötelenecek krediler Halk Bankası ile sınırlandırılmasın. Erteleme süresi 6 ay yerine, 1 yıl olsun. Ayrıca ötelemeden kaynaklanacak faiz yükü, bankalarla yapılacak bir anlaşma çerçevesinde, Hazine tarafından karşılansın.
HER ŞEY DE ORTADAYSA, KREDİ TAKSİTLERİNİ NEDEN ÖTELİYORSUN?: Yalnız burada, dikkatinizi çekmek istediğim ilginç bir durum var. Esnafımızın kredi borçlarını erteleme kararı aldığına göre, Sayın Erdoğan, piyasa şartlarını biliyor olmalı, değil mi? Ancak nedense, bu karara rağmen, çıktı dedi ki ‘Bazı dostlar diyorlar ki, dükkanlar kapanıyor, şirketler kapanıyor. Kapanan falan yok, her şey ortada.’ Aynen böyle dedi… E, ben de şimdi doğal olarak, kendisine sormak istiyorum: Eğer işler yolundaysa, ve her şey de ortadaysa, kredi taksitlerini neden öteliyorsun? Yok eğer esnaf zordaysa, ve ödemelerini öteliyorsan, o halde nasıl oluyor da, işler tıkırında diyorsun? Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu Sayın Erdoğan?
ERDOĞAN YALAN YANLIŞ KONUŞMA: 2020 yılında, 40 binin üzerinde gerçek kişi işletmesi ve şirket kapandı. Kaldı ki, resmi kapanma işlemi zaman aldığı için, fiilen kapanan işletme sayısı, maalesef bunun çok üzerinde. Ayrıca, kriz dönemlerinde kurulan şirket sayısının artması, kimseyi yanıltmasın. Böyle dönemlerde, borçlarını ödeyemediği için, birçok firmanın kredibilitesi bozulur. O nedenle firmalar, iş yapabilmek ve bazı yükümlülüklerden kaçınmak için, çareyi yeni şirket kurmakta bulurlar. Sayın Erdoğan’a şiddetle tavsiye ediyorum; Tespitlerini sağlam analizlere dayandır. Danışmanlarının kulağına üfledikleriyle, milletimizin huzuruna çıkıp, yalan yanlış konuşma. Veriler ortadayken, ‘Kapanan işletme yok' demek en hafif tabiriyle ciddiyetsizliktir Çaresizlikten kurulan şirketlere bakıp, 'İşler tıkırında’ demekse, düpedüz cehalettir. Dahası var. Eylül sonu itibarıyla, istihdamımız 896 bin kişi azaldı. Geniş tanımlı işsizlik ise, 10 milyon 600 bin kişiye ulaştı.
KEPENK KAPATAN DÜKKANLAR TÜRKİYE'NİN ACI BİR GERÇEĞİ: Sayın Erdoğan; madem bu kadar iş imkânı var, madem yeni yeni şirketler kuruluyor, madem ekonomi şaha kalktı gidiyor, E o zaman, neden istihdam sürekli azalıyor? Sen git danışmanlarına asıl bunu sor. Sayın Erdoğan; Bu ucube sistem sana yaramadı. Bunu kabul et artık. Servet kovalayan saray danışmalarının elinde oyuncak oldun. Kürsüden söylediklerinle, yaptıkların, birbirini tutmaz hale geldi. Senin keyfin yerinde olabilir, ama bu sırada olan milletimize oluyor. Gittiğin yol, yol değil. Gel, şu saray hayatından bir sıyrıl, milletin arasına karış. Bir bak bakalım, memlekette neler oluyor. Bir gör bakalım, vatandaş ne çekiyor. Kepenk kapatan dükkanlar, iflas eden firmalar, artık Türkiye’nin acı bir gerçeği.
VATANDAŞ FATURA ÖDEYEBİLMEK İÇİN ALYANS BOZDURMAYA GİDİYOR: Sen, ‘Bugün 1 lira 35 kuruşluk satış yaptım.’ diyen, esnaf kardeşimin dükkanı açık mı sanıyorsun? Saray duvarlarından milletimizin sesini duymuyorsun, onu anladık. Ama hiç olmazsa bize kulak ver. Bak bir kasap kardeşim diyor ki; ‘Günlük 100-150 kilo tavuk satıyorduk, 20 kiloya kadar düştü. Borç içinde yaşıyoruz.’ 15 Temmuz’da, kahramanlık destanı yazan Kahramankazan’da, bir giyim mağazasına girdim. Dükkan sahibi kardeşim diyor ki; ‘Isıtmayı bile karşılayamıyoruz, dükkan buz gibi. Saat 13.00 oldu, hala siftah yok. 5 aydır kira ödeyemiyorum. Dayanacak güç kalmadı.’ İstanbul Kartal’da bir kuyumcu kardeşim diyor ki; ’80 yaşında bir teyzemiz geldi, eşinden kalan yüzüğü bozdurdu.’ Eskiden vatandaş kuyumcuya yatırım için giderdi. Şimdilerde, fatura ödeyebilmek için, alyans bozdurmaya gidiyor.- Bakın bilezik demiyorum, yuvasının nişanesi alyansını bozduruyor, alyansını. Bak, İstanbul’daki bir tuhafiyeci kardeşim ne diyor; ‘Benim işim iyi ya da kötü ne fark eder? Yan dükkanın sahibi arkadaşım dayanamadı, kapattı.
SARAYA UCUBE SİSTEM KONDURDUN: Sayın Erdoğan ben sana daha en başından, sarayın sakıncalarını söyledim. ‘Saray insanı milletinden koparır, gerçeklerden koparır, başka bir sanal evrene hapseder’ dedim. Sense gittin, sarayın üstüne bir de ucube sistem kondurdun. Haksız mıymışım? Dün ‘Milletin adamıyım’ diyerek gezerken, bugün o saray yüzünden, firmalar ardı ardına kapanırken, ‘İşler tıkırında’ deyip, ‘vatandaşa keyif çayı fırlatan adam’ oldun Sayın Erdoğan.
ARTIK MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR: Sen hayal aleminde yaşarken, ben, çarşıda, pazarda, esnafımızı dinliyorum. Sen sarayında sefa sürerken, ben işsiz gençlerimizi dinliyorum. Seni uyaran dostların az bile söylemiş. Sadece esnaf kepengini değil, vatandaş evde kombisini kapatıyor Sayın Erdoğan. Sen ne kadar uğraşırsan uğraş, artık mızrak çuvala sığmıyor.
VATANDAŞA KEYİF ÇAYI FIRLATAN ADAM OLDUN: Sayın Erdoğan ben sana daha en başından, sarayın sakıncalarını söyledim. ‘Saray insanı milletinden koparır, gerçeklerden koparır, başka bir sanal evrene hapseder’ dedim. Sense gittin, sarayın üstüne bir de ucube sistem kondurdun. Haksız mıymışım? Dün ‘Milletin adamıyım’ diyerek gezerken, bugün o saray yüzünden, firmalar ardı ardına kapanırken, ‘İşler tıkırında’ deyip, ‘vatandaşa keyif çayı fırlatan adam’ oldun Sayın Erdoğan.
YANDAŞ EKONOMİSİNİN TÜRKİYE'Yİ GETİRDİĞİ SON NOKTA: Türkiye’nin, aslında 83 milyon vatandaşını doyuracak, bu vatanın her bir evladını, refah içinde yaşatacak gücü de var, imkanları da var. Ama bakın o imkanlar nereye gidiyor, size tek bir örnek vereyim. Ne oldu biliyor musunuz? Geçen hafta, kurumlar vergisindeki sıralama açıklandı.Hani Dünya Bankası verilerine göre, son 18 yılda, 49 milyar dolarlık, yani 344 milyar liralık kamu ihalesi alarak, dünyada birinci olan bir inşaat şirketi vardı ya… İşte o şirket, vergi sıralamasında son sırada yer aldı. İşe bakar mısınız?… Daha bitmedi. Son 18 yılda, 42,1 milyar dolarlık kamu ihalesi alan, ‘maden arayacağım’ diye, doğayı talan eden bir başka müteahhitse, aynı vergi sıralamasında 81’inci sırada. Yine son 18 yılda, 36,6 milyar dolarlık kamu ihalesi alan bir başkası da, 92’inci sırada. İşte size yandaş ekonomisinin, Türkiye’yi getirdiği son nokta. Sayın Erdoğan’ın, milletin varını yoğunu ceplerine doldurduğu o beş müteahhit, yüzlerce milyarlık ihaleleri indirirken, ihale şampiyonu, ama iş vergiye geldi mi, ara ki bulasın… Yahu, hiç mi Allah’tan korkmuyorsunuz? Hiç mi kuldan utanmıyorsunuz? Hiç mi yüzünüz kızarmıyor? Yazıklar olsun.
TÜRKİYE'NİN ÇÖZÜLMEYECEK SORUNU YOK: Kartal’daki kuyumcu kardeşimin yaşadıklarının sebebi, işte bu utanmazlıktır! Kahramankazanlı esnaf kardeşimin, buz gibi dükkanda sinek avlamasının sebebi, işte bu yüzsüzlüktür. Bayrampaşa’daki esnaf kardeşimin, komşusu dükkanı kapattı diye dertlenmesinin sebebi, işte bu açgözlülüktür. Bize reva görülen bu zorlukları, bu sıkıntıları çekmek zorunda değiliz. Türkiye’nin çözülemeyecek sorunu yok. Tüm olanlara rağmen, kimse umudunu yitirmesin.
PERİNÇEK, ERDOĞAN VE BAHÇELİ'Yİ NASIL OLDUYSA ESİR ALMIŞ: Görüyoruz ki Çin Merkez Komitesi Türkiye Komiseri, namı diğer ‘Kısmen İktidar’, Sayın Cinping Perinçek, ‘Müslümanım’ diye diye gezen Sayın Erdoğan’ı da, ‘Türk Milliyetçisiyim’ diye diye gezen Sayın Bahçeli’yi de, nasıl olduysa esir almış. Çin’in, Türkistan’da, Uygur kardeşlerimize uyguladığı zulme, Avrupa’dan, Amerika’dan ses geliyor, ama Ankara’dan hala çıt çıkmıyor.
YANA YAKILA HDP KAPATILSIN DİYORLAR AMA EN UFAK BİR ADIM ATMIYORLAR: Bu Cumhur ittifakı gerçekten bir acayip. HDP binasında, Apo posteri bulunca şaşırıyorlar ama, seçim zamanı mektubunu okutmaya gelince, dert etmiyorlar. Yana yakıla, ‘HDP kapatılsın.’ diyorlar ama, bunun için en ufak bir adım bile atmıyorlar. Nitekim bunlara sorarsan, en büyük Türk, en has Müslüman kendileridir ama, ‘Müslüman Türküm’ dediği için, zulüm gören kardeşlerimizi duymuyor, iki laf edemiyorlar. Böyle cıvıklık, böyle ciddiyetsizlik olmaz. Böyle devlet yönetilmez. Yazıklar olsun. Ayrıca ortada bir de, Çin’le 2017 yılında yapılmış bir, Suçluların İadesi Anlaşması’ var. Bunu, Dışişleri Komisyonu gündemine almaya cesaret edebilecekler mi çok merak ediyorum. Buradan ilan ediyorum; bunu yapacak kişi, kardeşlerimizin mezalimine imza atacak kişidir. Ve bunu bir utanç nişanı olarak, ömür boyu taşıyacaktır.
TASARRUF AÇIĞI PROBLEMİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ: Dış ticaret kadar önemli olan bir başka konumuz da, yabancı yatırımlardır. Ama bugün Türkiye, maalesef tasarruf açığı problemiyle karşı karşıya. Yurtiçindeki tasarruflarımız sınırlı olduğu için, öz kaynaklarımızla istediğimiz yatırımları yapamıyoruz.
BU SİSTEMLE TÜRKİYE KAYBETMEYE MAHKUM OLUR: Bu sistemle Türkiye, kazanan olmaz, kaybetmeye mahkûm olur. O nedenle Türkiye, dünyadaki bu yeni döneme, kendisine yakışır bir sistemle girmek zorundadır İşin acı tarafı ne, biliyor musunuz? Aslında, biz dünyanın en şanslı milletiyiz. Bunun için Allah’a şükretmeliyiz. Henüz kullanmadığımız öyle büyük bir potansiyelimiz var ki… Dünyanın en güzel coğrafyasında yaşıyoruz. Dünyanın en bereketli topraklarında yaşıyoruz. Avrupa’nın en büyük tarım alanlarına sahibiz. Avrupa’nın en büyük turizm potansiyeline sahibiz. Dünya ticaret yollarının tam merkezindeyiz.