T24'ten Barış Soydan yazdı;
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı için eski Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’le görüştüğü iddiasını ilk ortaya atan, Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi’ydi. Daha doğrusu Selvi isim vermeden Kılıçdaroğlu’nun siyaset üstü iki kişiyle görüştüğünü yazmış, ben de aynı gün konuya Selvi’nin sözünü ettiği kişilerden birinin Mehmet Şimşek olduğunu söyleyen bir yazıyla dâhil olmuştum. Selvi’nin yazısının gerçeği yansıtmadığı, Şimşek’in ismini çevresindeki kimi eski AKP’lilerin sızdırmış olabileceğini belirterek.
Nitekim CHP yöneticileri daha sonra Şimşek iddiasını net bir dille yalanladı. Önce parti sözcüsü Faik Öztrak, ardından Genel Başkan Kılıçdaroğlu bu iddiaların saray medyasından dile getirilip köpürtüldüğünü söylediler.
Öztrak, “Bu, Saray’dan yazılıp yandaşların eline verilmiş olan bir senaryo. Biz de diyoruz ki bizim gündemimizde şu anda bu yok, kendiniz pişirin kendiniz yiyin” dedi. Aslında net bir cevaptı ama nedense konu kapanmadı.
CHP’den gelen açıklamaların ardından Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan, biraz da alaycı bir dille, “Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişten bu yana Şimşek’ten haber alınamadığını” söyledi.
Şimşek tartışmasına Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet de dâhil oldu. Acet’in “CHP, Mehmet Şimşek’e adaylık teklifi götürdü mü?” başlıklı yazısı adeta Şimşek’in son günlerde yıpranan imajını düzeltmeyi amaçlıyor gibiydi.
Acet’e göre “Ali Babacan, DEVA Partisi’ni kurarken Şimşek’in bu partiye katılımı için çok ısrarcı olmuş. Ancak Şimşek, arkadaşça görüşmenin ötesinde bu teklif ve taleplere karşı kapılarını kapalı tutmuş”tu. Ayrıca siyasetten uzak duran Şimşek’in yoğun bir çalışma hayatı vardı. Acet’in dediğine göre Şimşek, “Çin’in finans alanında en önemli think-tank kuruluşunda yönetim kurulu üyeliği görevini yürütüyordu. New York’ta benzer bir kuruluşun danışma kurulu üyeliğini yapıyordu. Bunlara ek olarak Londra’da, İslam Kalkınma Bankası’nın bir fonunda çalışmalarını yürütüyordu. Finans alanında elde ettiği tecrübe ve birikimini kullandığı yoğun bir çalışma hayatı vardı.”
Kaynaklarım Mehmet Acet’in Mehmet Şimşek için saydığı görevlerin gerçeği yansıtmadığı görüşünde.
Ayrıca Babacan ile Şimşek’in geçmişteki ilişkisini bilenler iki ismin eskiden beri tam bir uyum içinde olmadığını belirtiyor. DEVA Partisi’nin Şimşek’e davet götürdüğü iddiası pek doğru görünmüyor.
Diğer taraftan Şimşek’in yoğun çalışmalarına örnek gösterilen faaliyetlerin, gönüllülük ve sosyal sorumluluk esaslı bazı girişimlerle sınırlı olduğu belirtiliyor.
Mehmet Şimşek’in görev aldığı kuruluşlardan İslam Kalkınma Bankası bünyesindeki Transform Fund’ın görevi, İslam Kalkınma Bankası’nın amaçları doğrultusunda sivil toplum kuruluşları dâhil çeşitli platformlara destek sağlamak ve gündem oluşturmakla sınırlı. Mehmet Şimşek burada “Board Of Trustees” üyesi, vakıf mütevelli heyeti üyeliği olarak Türkçeye çevirebiliriz. Yoğun bir görev değil, bir nevi gönüllü danışmanlık.
Diğer taraftan yazıda değinilen ve New York’ta yerleşik bir kuruluş olarak tanımlanan yapının, Amerikan yoğurt firması Chobani’nin kurucusu Hamdi Ulukaya’nın göçmenlerle ilgili faaliyette bulunmak üzere kurduğu TENT adlı vakıf olduğu anlaşılıyor. Şimşek, bu kuruluşun on altı üyeli danışma kurulunun bir üyesi.
Şimşek’le ilgili bir başka iddia, Katar devletine finans alanında danışmanlık yaptığı yönünde. Kaynaklarım, Şimşek’in Katar’la ilişkisinin başta hedeflendiği gibi ilerlemediği bilgisini veriyor. Erdoğan’ın başlangıçta Şimşek’in yeni siyasi oluşumlara yönelmek yerine profesyonel bir işle meşgul olmasına destek verdiği, ancak bir süre sonra bu desteğin sona erdiği belirtiliyor.
Sonuç: Üç yılı aşkın süredir siyasetten uzak duran Şimşek’in “Finans alanında elde ettiği tecrübe ve birikimini kullandığı yoğun bir çalışma hayatı” olduğu iddiası pek doğru değil. Şimşek Ankara’da, zamanının büyük kısmını Gölbaşı’ndaki evinde geçiriyor.
İsmi muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı olarak anılan kişinin son durumu bu şekilde...