Tarih: 23.11.2019 08:29

Mehmet Gündogdu ; -İslam Makyavelist Anlayışı Reddeder

Facebook Twitter Linked-in

Machiavelli kimdir?

Niccolo di Bernardo dei Machiavelli: Batı’da tarih ve politika biliminin kurucusu sayılan Floransalı düşünür, devlet adamı, askerî stratejist, şair ve oyun yazarı. İtalyan Rönesans hareketinin en önemli figürlerindendir. (Vikipedi)

Doğum tarihi: 1469, Floransa, İtalya. Ölüm tarihi ve yeri: 1527, Floransa, İtalya

Machiavellizm  (Makyavelizm)

Machiavelli’nin düşüncelerine ve anlayışlarına/yaklaşımlarına Makyavelizm denir. Ona göre; “Başarıya giden her yol mubahtır/kazanmak için her yol mubahtır. Adalet güçlüden yanadır”. (Ekşi sözlük)

Makyavelizm  düşünce ve anlayışı veya yaklaşımı;  (Siyaseten) bir amaca ulaşmak için; (dinen ve ahlaken) her şey mubahtır şeklinde özetlenebilir.

İslam tarihinde Mayavelist düşünce ve anlayışı temelli uygulamalar

İslam tarihinde, Hulefâ-i Râşidîn (632-661) döneminin hemen akabinde,  Ebu Süfyan‘ın oğlu Muaviye tarafından kurulmuş olan Emeviler (661-750), Arap kavmiyetçisi bir hanedan devletidir.

Kurucuları, yöneticileri ve yönetilenleri Müslümanlardan oluşmasına rağmen bu devletin yönetim biçimi ve uygulamaları; semavi dinlerin ortak genel gayelerine ve İslami  prensiplere, İslam ahlakına aykırı olarak; Emevi devletini ve bu devletin meliklerini/krallarını kutsallaştırarak; (Ömer bin Abdülaziz dönemi hariç) “Devlet için her şey mubahtır” anlayışı şeklindedir.

Bu düşünce ve anlayış temelli uygulamalar neticesinde,  Emeviler dönemi, dinsiz, imansız, ahlaksız ve zalimce Makyavelist uygulamalar, İslam aleminde onulmaz yaralar açmış ve bunların etkileri zamanımıza kadar ulaşmış ve akisleri halen devam etmektedir.

Özellikle, Emevîlerin ikinci halifesi, Yezid bin Muaviye (647-683) döneminde, Müslümanların Müslümanlara zulmü tavan yapmıştır. Yezid’in Makyavelist anlayış ile uygulamaları yüzünden, müslümanların göz yaşı, kan akıtmalarına, can, mal, mülk, ırz namus kayıplarıyla büyük bir tahribata ve zulme uğradıkları tarihi bir gerçektir. 

İşte  onun döneminde, üç tarihi ibretlik olay!

Kerbela

Muaviye’nin vasiyeti ile hilafetini ilan eden Yezid bin Muaviye, kendisine biat etmeyen başta ehli beyt olmak üzere sahabenin ileri gelenlerini ve halkı büyük bir baskı altına almıştır.  

Valiler vasıtası ile Müslümanlardan zorla, baskı ile biat alınıyordu. Biat etmeyen, muhalifler; İslami anlayışa ve İslam ahlakına uygun olmayan bir şekilde ötekileştiriliyor, şeytanlaştırılıyor, kutsal sayılan Emevi devletine hiyanet etmekle suçlanıyor, hain ve bozguncu, terörist ilan ediliyor, hatta katlediyorlardı. Hutbelerde ehli beyt mensupları lanetleniyordu.

Hz. Hüseyin, İslami değerlere uymayan, Hz Muhammed (s.a.v) ve arkasından gelen Hulefa-i Raşidinin uyguladığı siyaset geleneğine ters düşen, tahribatı tüm toplum kesimlerini ve Müslümanların gelecek yüz yıllarını kapsayacak olan bir yanlışlığa, zulme-zalime,  hak ve adalet duygusuyla karşı çıkarak Yezid’e biat etmemişti.

Asrı Saadet‘te ve arkasından gelen Hulefa-i Raşidin döneminde olduğu gibi, İslam‘ın evrensel değerlerini yeniden ihya etmek için yola çıkmış olan, Hz Muhammed (s.a.v)’in çok sevdiği torunu Hz. Hüseyin ve 72 ehli beyt mensubu işte bu Makyavelist düşünce ve anlayışı neticesinde Kerbela’da katledilmiştir.

Harre Olayı

Kerbela’dan üç yıl sonra, Medine’de yaşayan, Peygamber Efendimizin hadislerini, sünnetlerini ve açıklamalarını not eden sahabiler ve sahabilerin öğrencileri tabiinler, Yezid’in hüküm sürdüğü Şam’da İslam’a aykırı yaşayışı, Makyavelist  anlayış ile halka yaptığı zulumden dolayı muhalefet ederek Yezid’in halifeliğini tanımadıklarını ilan etmişlerdi.

Yezid bu gelişme karşısında, Müslim bin Ukbe komutasında 12 bin kişilik bir orduyu Medine üzerine göndermiştir. Emevi ordusu içinde ittifak yaptığı Bizanslı (Hıristiyan) askerlerin de bulunduğu rivayet edilmektedir.

Sahabiler ve Medine halkı, şehri savunmak için Peygamberimiz zamanında kazılan hendekler genişleterek savunma yaptılarsa da, güçlü Emevi ordusu karşısında dayanamadılar ve mağlup oldular. Harre denilen bölgeden Medine’ye girildiği için bu zulm “Harre olayı” ismi ile anılmıştır.

Emevi ordusunun komutanı Müslim bin Ukbe, Yezid’in talimatıyla, işgal ettikleri Medine’yi askerlerine üç gün boyunca yağmalanması için Müslüman halka ne isterlerse yapabilmelerini ‘mübah’ kılar. “Mübah kılınması” her türlü mal ve can yağmacılığının, ırz- namus saldırganlığının askerin insafına bırakılması demektir.

80 civarında sahabi öldürülür. Bir kısmının başları kesilir, Şam’a gönderilir. Kadınlara ve genç kızlara  tecavüzler yapılır (İslam tarihinde, tecavüze uğrayan kadınların doğurduğu bu çocuklara “harre çocukları” denmiştir).

Yaşlı, genç, çoluk-çocuk demeden binlerce Müslüman katledilir. Genç kızlar cariye, genç erkekler köle olarak alınır. Evler ve iş yerleri yağmalanır. Evler  ve mescidlerde bulunan önemli belgeler, yazılı hadis kayıtları yakılır. 

Üçüncü günden sonra öldürmedikleri Müslüman Medine halkını meydanlarda toplayarak “Yezid’in kulu ve kölesi” olarak halifeye itaat edeceklerine dair biat sözü istenir. 

Bazı Müslümanlar önceki halifelere yaptıkları gibi “Allah’ın kitabı ve O’nun elçisinin sünneti üzere bağlı kalacağım” diye yemin edince bunlar da halkın gözleri önünde katledilir. Baskı ile “Yezid’in kulu ve kölesi” olduklarını kabul edenler bağışlanır. 

Yezid’in Makyavelist düşünce ve anlayışı ile meydana gelen “Harre olayı” ile Peygamberimizin Mescidinin bulunduğu topraklar kirletilmiş, Medine harap olmuştur. Yıl 683.

Mekke Kuşatması

Mekke’de Peygamberimiz’in halasının oğlu Abdullah bin Zübeyr de Yezid’e biat etmeyerek Şam’daki kutsal devlet anlayışını reddetmiş, Yezid’in yönetimdeki Makyavelist anlayışına muhalefet etmiş, Mekke’de istiklalini ilan etmişti.

Yezid Harre zulmü ile yetinmeyip, müteakiben Emevi ordusunu Mekke üzerine gönderdi. Ordunun komutanı Müslim bin Ukbe Medine’de yaptığı mezalimden hemen sonra Mekke yolunda aniden hastalandı ve büyük acı, elem ve ızdırap içinde öldü.

Yerine ordu komutanlığına “Haccac” getirildi. Bu Haccac da, daha sonra yaptığı zulüm ve katliamlardan dolayı “Haccac-ı zalim” olarak anılacaktır (Zalim Haccac‘ın valilik döneminde 200 bin kişinin ölümünden sorumlu olduğu- kendi beyanlarına dayanılarak – nakledilmektedir).

Mekke’yi kuşatan Emevi ordusu, aylarca mancınıkla şehre taş ve ateş atar. Atılan taşlarla Kabe yıkılır! Mekke halkı açlıkla kıvranır. Zalim Haccac, Müslümanları aşağılamak için Mekke’ye hayvan leşlerini mancınıkla attırır. Halk köpek leşlerini bile yer. Bulaşıcı hastalıklar yayılır. 

Mekke emiri Abdullah bin Zübeyr, bu şekilde yaşamaktansa vuruşarak ölmeyi tercih eder ve çıkan çatışmada şehid olur. Kafası kesilir, Şam’a gönderilir. Zalim Haccac, Mekke’de katlimalarına devam eder. Yıkılan Kabe’yi yaktırır!

Yezid ve onun zalim komutanı Haccac’ın Makyavelist düşünce ve anlayışı neticesinde, Peygamberimiz’in halazâdesi, Abdullah bin Zübeyr ile birlikte birçok müslüman katliamı yapılmış, Müslümanların kıblegâhı Kabe yıkılarak yakılmıştır.

Bu üç olayda İslam‘ın savaş hukuku uygulanmayıp, bu olaylarda  Müslümanlara gayri müslim (zımmi) muamelesi bile yapılmamıştır.

Bu gelişmelerden sonra; Yezid’in, Bedir’de öldürülen (özellikle akrabaları Ebu Cehil, Ümeyye bin Halef vb. Ümeyye oğulları olmak üzere) müşriklerin intikamının alındığına dair şiir okuduğu rivayet edilir.

Yezid bu katliamları bir zafer olarak görür. Eğlenmek için av partisi düzenler. Dağda bir geyiğin arkasından yalnız gider. Kamp yerine atı döndüğünde, Yezid’in ayağı atın üzengisinde takılı, yerlerde sürüklenerek vücudu paramparça olarak ölmüş halde gelir. 

Kur’an Makyavelist Anlayışı Reddeder

Semavi dinlerin ortak özelliklerinden olduğu gibi, İslam dini de; Zarûrât-ı Hamse denilen, canın, malın, neslin (ırz namus), dini (inançların) ve aklın korunması temelinde, yasaklar/  haramlarla Makyavelizmi reddeder.

Adam öldürmenin, malı-mülkü gaspetmenin, hırsızlığın, zinanın, dinde zorlamanın ve alkol gibi uyuşturucu maddelerin yasaklanması/haram sayılması gibi Kur’an‘da birçok ayette, amaç ve gayeler için sınırlar ve kaideler şeklinde hükümler konulması, İslam’ın Makyavelist düşünceyi ve anlayışı reddettiğinin ifadesidir.

Nitekim Kur’anda: “Ey iman edenler! Allah yolunda sefere çıktığınız zaman, gerekli araştırmayı yapın. Size selâm veren kimseye, dünya hayatının geçici menfaatine (ganimete) göz dikerek, “Sen mü’min değilsin” demeyin. Allah katında pek çok ganimetler vardır. Daha önce siz de öyle idiniz de Allah size lütufta bulundu (Müslüman oldunuz). Onun için iyice araştırın. Çünkü Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır” (Nisa,4/93) buyurulmaktadır.

Medine çevresinde, keşif görevi yapan sahabelerden oluşmuş küçük bir askeri birlik, bir koyun çobanını dağlara doğru kaçarken görür. Çobanı yakaladıklarında; selam, selam dediği veya başka bir rivayette kelime- i tevhidi söylediği halde, koyunlarının ganimet sayılması amacıyla korkudan söylediği varsayılarak katledildiği; 

Konudan haberdar olan Peygamberimiz (s.a.v) çok üzüldüğü ve  birlik komutanına; “Kalbini yardın da baktın mı?” diyerek azarladığı ve bu olay üzerine Nisa suresi, 4/94 ayeti nazil olduğu rivayet edilir. (Diyanet, Kur’an Yolu tefsiri)

Sonuçta;

İslam Makyavelist düşünce ve yaklaşımı reddettiği  halde; Emeviler ve daha sonra gelen Abbasiler, Fatımiler vb. hanedan devletleri dönemlerinde, meşrû veya gayri meşrû hedeflere ulaşmak için her şey mubah anlayışını esas alan yönetimler gelmiştir. Her defasında acı üstüne acı, gözyaşı ve büyük zulümler, cinayetler ve derin tahribata, travmalara neden olan olaylar yaşanmıştır. Tarih buna şahittir.

Her dönemde olduğu gibi zamanımızda da başta yönetim, ekonomi ve siyaset/politika olmak üzere, bir çok alanda Makyavelist  anlayış eğilimleri görülebilir. 

Ancak şunu unutmamak gerekir ki, hangi alanda olursa olsun, Makyavelist anlayışla hareket edilen her yerde, hukuksuzluk, adaletsizlik, zulüm, ferdi ve toplumsal alanda travmaların  yaşanması muhakkaktır.

Hiçbir ahlaki ve hukuki disiplin uygulanmadığından, ayrıca semavi dinlerin ortak gayesi:  Zarurât-ı Hamse’nin (dinin, canın, malın, neslin, aklın korunması) yok sayılması, temel insan haklarının yok sayılması demektir.

Vesselam.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —