Tarih: 25.01.2020 23:03

Mehmet Göktaş; İbre ne tarafa doğru kayıyor?

Facebook Twitter Linked-in

Gidenin yerine kimler geliyor? Cenazelerden söz ediyorum. Uzak veya yakın ölen kimselerin taziyelerine katılıyorum. Bu esnada kısa da olsa bir sohbet bekliyor insanlar.

Konuşulacak şeyler az çok bellidir ama bir konu benim dikkatimi çekiyor.

Tamam, ölen ölmüştür, Allah rahmet eylesin. Fakat geriye kimi bırakmıştır bu rahmetli? Cami cemaatinden biriyse yerini dolduracak birilerini bıraktı mı, ben onu arıyorum. Evlatlarına bakıyorum, torunlarına bakıyorum ve ona göre bir değerlendirme yapıyorum.

Bazıları adeta cami neslinin son temsilcisi durumunda, kendisi de vefat ettikten sonra o hanenin camiyle ilişkisi kopuveriyor. Bu gözle bakarsanız zaten yaşarken de dikkatinizi çekiyor; evde eli yüzü nurlu namaz kılan bir tek o vardı, oğlunun namazda abdestte gözü yok, torunu da patavatsızın teki.

Sizin anlayacağınız bu fotoğrafta ibre kötüye doğru gidiyor. Aynı ibreyi eli yüzü nurlu hacıanne için de söyleyebiliriz. Anadolu’da bu fotoğrafa dahil olan ailelere hepimiz şahit oluyoruz.

Hatta medyada bir takım meşhur zibidilerin aile fotoğraflarını görüyoruz ki babaları anneleri veya dedeleri hep güzel insanlarmış.

Moralinizi bozmayın, ibrenin iyiye doğru gittiği nice ailelere de şahidiz hem de oldukça fazla.

Taziyesine katıldığımız rahmetliyi böyle bir süzgeçten geçiriyoruz, kendisi sıradan ama samimi bir cami cemaatiymiş. Geride bıraktıklarına şöyle bir bakıyoruz, elhamdülillah rahmetliyi fersah fersah geçmişler. Evlatlarından kimisi ilahiyat mezunu, kimisi medreseyi bitirmiş, kimisi hafız, kız evlatları ve torunları da aynı şekilde. Veya başka fakültelerde tahsil görmüşler ve adam gibi adamlar.

İşte o zaman rahmetliye aklımıza gelen bütün dualarımızı ediyoruz. Bir anlamda vefat ettiğine de üzülmüyoruz.

Şimdi gelelim kendimize. Bir de bu açıdan bakalım kendimize. Önce babalarımız ve annelerimizle kıyaslayalım kendimizi; onların yerini doldurabildik mi?

Çevremizdekiler babamızdan bahsederken “Rahmetli bir başkaydı canım, maalesef oğlu ona hiç benzemiyor” diyorlarsa vay halimize, ibre kötüye doğru kayıyor demektir.

Sonra evlatlarımızı da aynı değerlendirmeden geçirerek kendimizle kıyaslamamız gerekir. Bizim hesabımız bu anlamda daha ciddi olmak durumundadır. Bizler İslam adına az çok şuur taşıyan kimseleriz, evlatlarımızın da sadece bizim seviyemizde olmasıyla hesaptan kurtulamayız. Onlar her konuda bizleri geçmiş olmaları gerekmez mi?

Evet, şahit olduğumuz ölümlere, katıldığımız cenazelere bir de bu gözle bakalım dedim.

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —