Tarih: 07.08.2018 18:21

Meğer Safahat´ın Örnek Nesli, Asım b. Sabit´ten Mülhemmiş

Facebook Twitter Linked-in

 07. 08. 2018 Salı                                                                                                                                                                    

                                                                                                                                                                          Zannetme ki ecdadın asırlarca uyudu,

Nereden bulacaktın o zaman eldeki yurdu?

                                                                                                                                                                                                                             M. Akif Ersoy

Millî şairimiz ve İstiklâl Marşı´mızın yazarı Mehmed Akif Ersoy, milletimizin yakın tarihte yaşadığı birçok önemli olayın içinde bulunmuş, bu olayların getirdiği bütün duyguları, üzüntüleri ve sosyal hayatımıza olan tesirlerini, sebep sonuçlarıyla birlikte, bazen heyecan fırtınası bir şiir, bazen düşündüren bir fikir manzumesi içinde eserlerine almış ve onları, gelecek nesillere bir ecdat mirası olarak bırakmıştır.

Mehmed Akif Ersoy 1873 yılının Aralık ayında, İstanbul´un Fatih ilçesinin Sarıgüzel semtinde dünyaya gelmiştir. Babası Temiz Tahir Efendi Annesi ise Emine Şerife Hanımdır. Mehmed Âkif eğitimine dört yaşında Emir Buhari mahalle okulunda başlamış ve ilk ile orta öğrenimini burada tamamlamıştır. Babası Temiz Tahir Efendi´nin ölümü ve evlerinde çıkan yangının ardından yaşamış olduğu zorluklara rağmen Baytar Mektebi´ni birincilikle tamamlamıştır. Lisana karşı özellikle kabiliyetinin olduğunu keşfeden Mehmed Akif devamlı çalışarak Arapça, Farsça ve Fransızca´yı tercümeler yapacak kadar iyi derecede öğrenmiştir.

Şiir ile lise yıllarında meşgul olmaya başlamış. Türkçe´ye hâkim olmuş ve aruz veznini Türkçe?ye ustaca uygulamıştır. Dilimizi sade ve akıcı bir şekilde kullanmış, eşsiz Türkçesi ile milletine şaheserler kazandırmıştır.

Mehmed Akif, keskin bir zekânın şimşekleri ve titreyen bir gönlün gözyaşları olarak nitelendirilen şiirlerini topladığı eserine Safahat adını vermiştir. Safahat 11.240 mısra tutan, hepsi aruz vezniyle yazılmış 108 şiirden oluşur. Yedi küçük kitap halinde 1911-1933 yılları arasında yayınlanmıştır. Eski harflerimizle olan bu ilk baskısı sonrasında, Safahat´ın yeni harfler ile ve tek cilt içinde gerçekleşen baskısı 1943 yılında yapılmıştır. Safahat´ı teşkil eden yedi kitabın sırası şöyledir; Safahat, Süleymaniye Kürsüsünde, Hakkın Sesleri, Fâtih Kürsüsünde, Hâtıralar, Asım, Gölgeler?

Hayatı dini, milli ve vatanî dertlerle geçmesine rağmen Akif, daima hür düşünceli ve doğru bildiğini söyleyen bir fikir adamı olmuştur. Bu fikirlerini en iyi yansıttığı şiirleri manzum hikâyeleridir. Manzum hikâyelerinde ölüm, aile hayatı, evlilik, aile geçimsizlikleri, dinin insana getirdiği huzur, istibdadın toplumda yarattığı huzursuzluk ve sıkıntı, hürriyet ve getirdiği huzur, çocuk ve gençlerin geleceğin kurucuları ve simgesi olmaları gibi işlediği temaları başlıca konu almıştır.

Asım´ın nesli

Bunlardan biri Safahat´ın içinde altıncı kitap olarak yer almış olan ve Süleyman Nazif´in ?Bir şiir mucizesi? dediği 2292 mısralık manzumesiAsım adındaki eseridir. Mehmed Akif´in üzerinde en çok çalıştığı eser olarak bilinmektedir. Metin baştan sona kadar konuşma şeklindedir. Konuşanlar Köse İmam ve Hocazade (Âkif) ile Köse İmam´ın oğlu Asım´dır. ?Köse İmam? tipi, Mehmed Akif´in eserlerinde yaşattığı önemli karakterlerinden biridir. ?Asım? ondan sonra gelir ve bu iki karakter Âkif´in idealindeki şahsiyetin yaşlı ve genç hallerini temsil ederler. ?Hocazade?de Akif´in istediği Müslümanın şahsiyetini temsil eden bazı vasıflar taşımaktadır. Bu üç kahramanın yücelttiği fikir ve fiillerin toplamı Mehmed Akif´in zihnindeki gerçek ideal kahramanın sıfatlarını teşkil etmektedir.

Eserde karakterler üzerinden bütün beşeri ve içtimai mesele ve dertler ele alınır, bu hususlarda münakaşalar edilir. Bu münakaşalar eski ile yeni çatışması üzerine kurgulanmıştır. Köse İmam´ın ?Ahlak bozukluğu içindeki bu halkı ve bu memleketi, kimin kurtaracağı? sorusuna cevap aradığı, Hocazade´nin ?Asım´ın nesli? üzerinden cevap verdiği konuşmalar şeklinde gelişir. Eserden küçük bir alıntı yapalım:

Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,

Beşerin azmini tevkif edemez sun´-i beşer;

Bu göğüslerse, Hudâ´nın ebedî serhaddi;

?O benim sun´-i bedî´im, onu çiğnetme´ dedi.

Asım´ın nesli... diyordum ya...nesilmiş gerçek:

İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.

Şühedâ gövdesi, bir baksana dağlar, taşlar...

O, rükû olmasa, dünyada eğilmez başlar,

Yaralanmış temiz alnından uzanmış yatıyor,

Bir Hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!

Gökten ecdâd inerek öpse o pak alnı değer.

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid´i?

Bedr´in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

?Gömelim gel seni tarihe´ desem, sığmazsın.?

Mehmet Akif´in Asım´ın nesli diye hayal ettiği neslin sadece şiirinde geçen hayali bir kahramandan değildir. Bu karakterin ilham kaynağı olan, sahabeden Asım b. Sabit´ten de bahsediliyor Safahat´ta.

Naaşı arılar tarafından korunan sahabe

Başlarında Asım b. Sabit´in de bulunduğu 10 kişilik bir kafile, Hz. Peygamber´in (sas) emri üzerine Adel ve Kâre kabilelerine İslam´ı öğretmek için yola revan olurlar. Ancak yolculuk sırasında Lihyanoğulları tarafından saldırıya uğrarlar. Lihyanoğullarının amacı onları esir edip, Bedir Savaşı´nda ağır bir yenilgiye uğrattıkları Kureyş müşriklerine satmaktır. Bu nedenle onları sağ ele geçirmenin derdine düşerler. Fakat Asım b Sabit teslim olmaya razı gelmez ve şöyle söyler: ?Ben müşriklerin himayesini ömrüm boyunca kabul etmemek üzere yeminliyim. Vallahi bu kâfirlere asla teslim olmam. Allah´ım Resulullah´ı durumumuzdan haberdar et.´´ O sıradaher taraftan üzerlerine oklar yağmaktadır. Düşman sayıca onların on katıdır.Ama o ?Ben ne diye çarpışmayayım. Gücüm kuvvetim yerinde, oklarım yanımda, yayımın kirişi kalın, enli temrünler sebebiyle kayıp gitmekte. Ölüm hak, dünya boş ve geçicidir. Takdir edilen elbette başa gelecektir. İnsanlar er geç Allah´a dönecektir.? der ve son nefesine kadar da mücadele eder.

Bu kahraman sahabe birçok müşrik ile mücadele ettikten sonra, şehit olacağını anlar ve şu duayı yapar: ?Allah´ım senin dinini korumaya çalıştım. Sen de cesedimi müşriklerden koru.? Bunun üzerine Asım´ın başını almayı planlayan müşriklerin gözü önünde Allah Teâla oraya bir arı sürüsü gönderir. Asım b. Sabit´in üstünü bir örtü gibi saran arılar sayesinde hiçbir müşrik onun yanına bile yanaşamadı.

Burada Asım´ın nesli derken iman, irfan, fazilet ve bilgi ile donanmış, ahlaklı, karakterli; vatanına, milletine ve dinine sahip çıkan ve bunları yüceltmek için seferber olan Asım b. Sabit gibi bir gençlikten bahsediliyor.

İstiklal şairimiz Mehmet Akif, milletin geleceği olan gençlerinde bu bilinçte yetişmesini arzu etmiştir.

Deniz Demirdağ

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —