Cumhurbaşkanlığı sistemine geçerken en fazla duyduğumuz gerekçe, Türkiye´nin koalisyonlarla geçen yıllarının kayıp olduğu değil miydi? Yeni sistemde yürütme erki Cumhurbaşkanı´na ait olacak ve TBMM sadece yasama ve denetleme görevlerini yapacaktı. Böylece uyumsuzların sırf koltuk sahibi olmak için kurdukları ve ülkeyi yerinde saydıran koalisyonlara yer de gerek de kalmayacaktı.
İttifak mı koalisyon mu?
Bu yeni sisteme geçilirken hiç hesap edilmeyen şey, koalisyonların ille de seçimden sonra oluşacakları üzerindeki inancın yanlışlığıydı. Nitekim şu andaki seçim ittifakları ile koalisyonların seçimden önce de kurulabilecekleri ortaya çıkmış bulunuyor. Üstelik "İttifak" adı verilen bu seçime dönük koalisyonların bazıları aklı ve siyasi ahlakı zorlayan birliktelikleri içermekte.
Siyaset yine kayıyor
"Cumhur İttifakı" açıklandığında AK Parti ile MHP´nin birlikteliğini kimse yadırgamamıştı. Çünkü bu iki partinin tabanları birbirlerinden nüanslarla ayrılıyorlardı. Ama Cumhur İttifakı´na karşı "Millet İttifakı" kurulunca, siyasetin yine şirazesinden çıkmaya başladığı açık biçimde görüldü.
Akıl dışı koalisyon
CHP ile Saadet Partisi´nin birlikte Abdullah Gül´e gönül bağlamaları, AK Parti kurucusu Abdüllatif Şener´in CHP listesinden Konya adayı olması, nedenkurulduğu tam olarak bilinmeyen İyi Parti´nin de Millet Koalisyonu´na dahiledilmesi, Saadet Partisi Gençlik Kolları Genel Başkan Yardımcısı AbdülkadirKaraduman´ın da Konya´da CHP listesinde ikinci sıradan aday olması... Bütün bunlar yetmezmiş gibi, bu Millet Koalisyonu´nun HDP´ye dönük olarak ışık yakması da gündeme girmişti.
Ya kazanırlarsa...
Özetle, yeni sistemin koalisyonlara son vereceği öngörülürken, bunun mümkün olmayacağı şimdiden anlaşılmıştır. Mesela bu Millet İttifakı´na dahil olan uyumsuzların koalisyonu TBMM´de çoğunluğu sağlarsa, sistemi kilitler ve Cumhurbaşkanı´nın elini kolunu bağlayabilirler.