ABD Başkanı Donald Trump’ın cahil, yalancı, narsist (kendine hayran) ve megaloman olduğu konusunda ABD’de çok yayın var. Trump’ın bu patolojik kişiliğini Türkiye hakkında attığı şu tivit de ortaya koyuyor:
“Tekrar ediyorum, eğer Türkiye benim büyük ve eşsiz bilgeliğimle belirlediğim sınırların dışına çıkarsa, daha önce yaptığım gibi, Türkiye ekonomisini mahvederim!”
Sonraki açıklamasında bu ifadesini biraz yumuşattı, Türk ekonomisine tehdidini devam ettirmekle birlikte “büyük ve emsalsiz bilgeliğim” ve “mahvederim” sözcüklerini çıkardı.
Halbuki Trump’ın megaloman ve narsist (kendine hayran) kişiliğini ortaya koyan, işte bu sözleridir.
TRUMP’IN KAVGALARI
Trump bu tivitinde “tekrar ediyorum” derken, Rahip Brunson krizi sırasında, Ağustos 2018’de Türk ekonomisine savurduğu tehditle doları 8 liraya fırlatmasını hatırlatıyor.
Devlet politikası kavramından öteye, “ben mahvederim” megalomanisi!
Psikolog düşünür Erich Fromm, bu tiplerin yaptıkları insani ya da maddi tahribatta kendi ‘büyüklüklerinin’ dayanılmaz hazzını yaşadıklarını belirtir.
Trump’ın dalaşmadığı devlet, Avrupa dahil kavga etmediği, aşağılamadığı lider kaldı mı?
2018 Ağustosundaki Avrupa gezisi protestolarla, kavgalarla geçmişti.
Ama Trump Merkel’le takıştığında Avro hiç etkilenmemişti. Ağırbaşlı, klasik bir devlet insanı olan Merkel, Harvard Üniversitesinin fahri doktora törenindeki konuşmasında “duvar” sembolü üzerinden, “Cehalet ve dar görüşlülük duvarlarını yıkın” diyerek Trump’a karşılık vermişti. (Reuters, 1 Haziran 2019)
Trump aynı megalomaniyle iç politikada da muhaliflerini “vatan haini” diye suçluyor.
Bunun son örneği, “azil soruşturması” (impeachment) girişimini başlatan Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi ve İstihbarat Komitesi Başkanı Adam Schiff hakkında “vatana ihanetten suçlular” diye tivit atmasıdır. (7 Ekim)
Vatanseverlik gibi yüksek bir değere “büyük ve emsalsiz” şahsından başka kimler sahip olabilir ki?!
Ama kendisi rakiplerini yıpratmak için yabacı devletlerle fısıldaşmaktan çekinmiyor; son “azil” girişiminin konusu bu zaten.
TRUMP SALLANTIDA
Washington Post gazetesinde Greg Sargent, “Trump’ın narsizmi ve megalomanisi demokrasimizi tehdit ediyor” diye yazmıştı. (14.12.2017)
Trump başta Kudüs politikasıyla, Atlantik ittifakında açtığı yaralarla, ticaret savaşlarıyla, ırkçılık ve İslamofobisiyle dünya için de sorun haline geldi.
Türkiye’ye yakın duruşu ne kadar sürer; dikkat etmek lazım.
Kaldı ki, Amerika’da basın ve Kongre’de Türkiye karşıtı eğilimler son yıllarda hayli güçlendi. Öyle bir ortamda ne kadar dengesiz ve megaloman da olsa Trump’un Türkiye’ye daha açık olduğu bir gerçek. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davet emesi., 13 Kasım’da görüşecek olmaları bunun örnekleridir.
Trump’la böyle bir kanalın açık olması elbette önemli fakat Trump’ın kendi siyasi egosu için neler yapabileceği de belli: Fırat’ın doğusuna ilişkin kararından dolayı Kongre’den eleştiriler gelince Türk ekonomisi için “mahvederim!” diye tehdit savurabilmiştir.
Kaldı ki Trump hakkında Kongre’de bir “azil süreci” başlamıştır, gelecek yıl da seçimler vardır.
Görülüyor ki, Trump’ın sorunlu kişiliğine ve sallanmaya başlayan iktidarına güvenmek yeterli olmaz.
HAMASET DEĞİL DİPLOMASİ
Turmp’ın Türkiye’yi megalomanca tehdit eden açıklamasına bu defa Ankara’dan aynı şiddette bir karşılık verilmedi. Sadece CB Yardımcısı Fuat Oktay “Türkiye tehditlerle hareket etmez” diye ılımlı bir açıklama yaptı.
Siz de Kızılderilileri kestiniz… Bizim şanlı ecdadımız… Osmanlı tokadı falan gibi çok aşina olduğumuz, hamasi tavırlardan Ankara artık sakınıyor sanırım.
İyi ki yakında seçim yok diye sevinelim mi?
Trump tavrında ve yerinde sağlam olsa bile, Amerikan sistemindeki “denetim ve denge” sebebiyle Kongre son derece önemlidir. Kongre’nin iki kanadında, Senato ve Temsilciler Meclisi’nde Türkiye’nin imajı iç açıcı değildir.
Eskiden beri Avrupa ve Amerika’da Türkiye karşıtları olurdu ama Türkiye’nin kuvvetli taraftarları da olurdu. Şimdi niye yok diye çok iyi düşünmeli, yeniden kazanmanın gereklerine bakmalıyız.
Türkiye Fırat’ın doğusunda şu veya bu ölçüde askeri varlık oluşturmak zorundadır. Bunu hamasetten uzak, tamamen soğukkanlı, akılcı diplomasi ile yürütmek zorundayız.