18.10.2018 Perşembe
George Orwell, u?nlu? Hayvan Çiftliği eserinde şöyle der: Herkes eşittir ama bazıları daha eşittir. Medya-kadın ilişkisinde de aynıdır durum. Her kadın, medya u?reticisi, medya konusu ve tu?keticisi olabilir ama medya bazılarıyla daha çok ilgilenir; çu?nku? onların ?getirisi? yu?ksektir.
Sert bir giriş oldu galiba. Konumuz medya ve özellikle kadın konulu haberler? Bir kadın ve 25 yıllık gazeteci olunca bu kadar sert bir giriş yapmamı mazur göru?rsu?nu?z sanırım. Öncelikle haberlerde kadın konusunu 3 farklı açıdan ele almak lazım.
1. Birincisi, haberin u?retim ve sunumunda kadının temsili. Yani ekran yu?zu? olarak, muhabir, editör ve yönetim kadrosundaki varlığı.
2. İkincisi, kadının medyaya konu oluşu?
3. Üçu?ncu?su? ise medya tu?keticisi olan kadınlar.
Üçu?nu? bir arada ele aldığımızda tam olarak kadına dayalı bir sömu?rge sistemi çıkıyor karşımıza. Bu sistemin medya ayağı, 150 yıl önceki gazete ve dergilerden gu?nu?mu?ze kadar çok yönlu? bir çark gibi işlemektedir. Medya, bir yandan kadını kullanırken diğer yandan kendisi için ?kullanılmaya uygun? bir kadın prototipi u?retmeye koyulmuştur. Reklamlarda çizimlerle kadına yer veren ilk gazete ve dergiler, kadını ?insan? oluşuyla değil, u?stlenmiş olduğu görevlerle tanımlıyordu. ?Kadını gu?zelleştiren? yahut ?kadının görevlerini kolaylaştıran? u?ru?nlerin reklamlarını yayımlıyor; kadına bakımlı olmayı, evine ve eşine kusursuz hizmet etmeyi salık veriyordu. Kadına yönelik şiddet, henu?z medyada ve hatta toplumda suç ya da çirkin bir eylem sayılmıyordu. Zaten ?hak ediyorsa? kadınlar da çocuklar gibi şiddetle yola getirilebilirdi.
Medyada moda
Yıllar yılı bu minval u?zere hareket etti medya organları. Medyada kadın temsili konusu ise henu?z kavram olarak bile gu?ndemde değildi. 1940´ların sonunda -Tu?rkiye´de henu?z TV´nin olmadığı yıllar- ABD´de yayın yapan televizyonların haber bu?ltenlerinde sadece bir kadın muhabir görev yapıyordu. Sonraki 20 yıl boyunca kadın çalışan sayısı hızla arttı, ancak bu kadınların hemen hiçbiri yönetme/karar verme pozisyonuna getirilmedi.
1990´larda dahi ilk sayfa haberlerinin yu?zde 70´ini ve televizyon haberlerinin yu?zde 85´ini erkekler hazırlıyordu. Medyanın kadına bakışını ele alırken bu bilgiler ışığında hareket etmekte fayda var, zira gu?nu?mu?z medyası da tamamen erkek eliyle ve erkek gözu?yle kurgulanmış bir du?nyanın uzantısı olarak devam etmektedir. Dolayısıyla medyanın kadına son derece eril bir perspektiften bakması, doğal bir seyrin sonucu sayılabilir. Bu bakış açısındaki dönemsel değişimleri ise medyanın değil toplumun değişkenliği olarak okuyabiliriz. Gerçek hayatta moda nasıl su?rekli bir değişim içindeyse, kadının medyada yer alış şekli de toplumun değişimine uygun olarak bir moda akımı gibi dönemsel farklılıklar göstermektedir.
20. yu?zyıl ortaları, kadının cinsel meta olma yolunda hızla ilerlediği bir dönem oldu. Medya patronları, Marilyn Monroe´nun bacaklarını sergilediği o meşhur fotoğrafla bir kez daha fark etti, kadının medyadaki yadsınamaz gu?cu?nu?(!)?
Kadın bedeni kısa su?rede medya endu?strisinin en sevdiği u?ru?nlerden biri, hatta en sevileni hâline geldi. Fikir gazetelerinin yerini alan kitle gazeteleri, kadını uzun yıllar nesne olarak kullandı. Bedeni sergilenen, şuh bakışlarıyla okuyucu/izleyici kitlesini oluşturan erkeklerin bu?tu?n ilgisini u?zerinde toplayan kadın, medyanın vazgeçemediği bir tiraj/reyting enstru?manına dönu?ştu?. Otomobilin alıcısı ve kullanıcısı olmaya layık göru?lmeyen bu kadın tu?ru?, neredeyse bu?tu?n otomobil reklamlarında boy gösteriyordu. Sigarayı erkekler içiyor, reklamında kadınlar kullanılıyordu.
Zamanla yu?kselen feminist hareketler, kadının da ?du?şu?nebilen bir tu?r? olduğuna inandırmaya başladı medyayı, ancak kadının du?şu?nebilmesi, kullanılmasının önu?ne geçemedi. Kadının medyada kullanılma seru?veninde öyle hızlı yol alındı ki beyazperdede erkekler Monica Bellucci´nin sigarasını yakmak için yarışmaya başladığında, dayatılan bu yeni kadın imajından kurtulma yolları çoktan kapanmıştı.
Halide Edip´ten Keriman Halis´e
Medyadaki bu değişim, beyazperdedeki kadar hızlı olmasa da gazete ve televizyon haberlerinde de etkisini göstermeye başladı. Geniş kitlelere hitap eden gazetelerin öncu?lu?k ettiği kadın görselli haberler, bir su?re sonra hızla yayılan bir moda akımı gibi diğer medya organlarına da sıçradı. Bu haberlerde kadın öncelikle fiziksel özellikleriyle, kadın hareketlerinin ivme kazanmasından sonra ise ?kadına yönelik hak ihlalleri? ekseninde ama yine ?nesne? olmaktan kurtulamadan yer aldı. Tu?rkiye medyası da toplum kodlarındaki derin farklılığa rağmen, Batı medyasındaki bu salgına kısa su?rede yakalandı. Ancak çıkış noktası diğerlerinden biraz farklı oldu.
1800´lu? yılların sonlarında kadınlara hitap eden yaklaşık 12 dergi yayımlanıyordu. Ancak kadının gu?nlu?k gazetelerde ?haber? oluşu 1900´lu? yılların başlarına rastlar ve Tu?rkiye medyasının ?bu?yu?k haber değeri taşıyan? ilk kadın figu?rlerinden biri, Halide Edip Adıvar´dır. Kurtuluş Savaşı yıllarında gazetelerin ilk sayfasında boy boy fotoğrafları basılan, sözlerine geniş yer ayrılan bir kadın olarak istisnai bir yere sahiptir.
Millî Mu?cadele yılları sonrasında kadın, haberlerde cinsel kimliğine kavuşur. Bu kez habercilerin peşinde koştuğu yeni kadın figu?ru?, Halide Edip´ten çok daha farklı bir isimdir. Haberciliğin yanı sıra yeni Tu?rkiye´yi şekillendirme misyonu u?stlenen Cumhuriyet gazetesinin du?zenlediği yarışmada Tu?rkiye gu?zeli seçilen Keriman Halis, 31 Temmuz 1932´de Belçika´da ?Du?nya Gu?zellik Kraliçesi? unvanı alınca, gazete bu ?özel başarının? şerefine renkli baskı yapar ve Keriman Halis´in boy boy fotoğraflarını yayımlar. Kadının Tu?rkiye habercilik tarihinde nesne olarak en bariz temsili de bu örnekle başlar. Bir gazetenin gu?zellik yarışması du?zenlemesi ise medyanın kadını metalaştırması yolunda atılan en önemli adımlardan biri olarak geçer Tu?rk basın tarihine.
Anadolu kadınını yok saymak
Sonraki yıllarda medyanın kadın konulu haberlerinde ?dönu?ştu?rme görevi? sıklıkla karşımıza çıkar. Kadının hâlâ tam bir ?birey? olarak göru?lmediği bu dönemde ?modern kadın? imajının pekiştirilmesine yardımcı olacak haber ve görseller gazetelerde yaygın biçimde kullanılır. Millî bayramlarda törenlere katılan ?modern? genç kızlar, Cumhuriyet´in kazanımları ve ?örnek kadınlar? olarak haberlere konu olur. Dönemin kız sanat okulları, halk eğitim merkezleri ile Olgunlaşma Enstitu?leri´nde eğitim alan kadınlar, ?Çağdaş Tu?rk kadını? imajını pekiştiren haberlerin en önemli kaynağıdır.
Artık Daru?lbedayi´de eğitim gören, balolarda Batılı kıyafetlerle dans eden, kendilerine uygun mesleklerde ilerleyen kadınlar su?slemektedir gazete haberlerini. Ancak bu haberlerin tamamının hedef kitlesi kentli kadınlardır ve Anadolu kadını haberlerde yer bulmak bir yana, pompalanan yeni ku?ltu?rle bir alt sınıf olarak göru?lmektedir. Yine de dönemin haberlerinde kadına biçilen öncelikli rol, ?çağdaşlığın? öngördu?ğu? fiziksel kalıplara girmekle birlikte; evini, çocuklarını, kadın olmasının getirdiği görevleri ihmal etmeyen kadındır. Kadının ekonomiye katkısı ev ekonomisi çerçevesinde beklenmekte, özellikle aile içinde erkeklerle eşit değil erkeğin yardımcısı pozisyonunu koruması istenmektedir. 1950´li yıllarda kadının haberlerdeki temsilinde yeni bir dönem başlar. Artık ?muasır medeniyet seviyesine ulaşan? kadınlar, gu?zellik yarışmalarında görece uygun mayolarla gazete ve dergi haberlerine konu olur. Kadının nesne olarak kullanıldığı haberler, gu?nu?mu?ze kadar çeşitlenip renklenir ve zamanla ağır bir cinsel sömu?ru? yöntemine dönu?şerek devam eder.
1980´li yıllarda yayın hayatına başlayan Tan ve benzeri gazeteler için kadın, sadece ve sadece cinsel bir metadır. Haberciliğin bu?tu?n değerleri ayaklar altına alınmış, cinsellik hayvani duyguların ön plana çıkarıldığı ifadelerle haberleştirilmiştir. Özel hayatı deşifre etmek bir habercilik başarısı gibi göru?lmu?ştu?r. Daha ciddi gazeteler bu kadar bayağılaşmasa da ?orta sayfa gu?zeli? gibi ifadelerle ve ?cemiyet haberleri? adı altında, kadın bedeni u?zerinden rant elde etme modasına uyum sağlamıştır. Dönemin bazı kadın sanatçılarının bu yöntemle şöhretlerini su?rdu?rme çabası da çarpık kadın haberleri modasını gu?çlendiren bir unsur olarak çıkar karşımıza.
Kadının haberlerde kısmen de olsa ?birey? olarak göru?lmesinde, manevi değerlerini koruyan Anadolu insanının kentlere göç etmesi ve feminist akımların başını çektiği kadın hareketlerinin önemli bir etkisi vardır. Kadının, medyada cinsel meta olarak kullanılmasına itiraz eden kadınların sayısı arttıkça, medya kuruluşları bir anlamda kendilerine çekidu?zen vermeye başlar. Kadın, haberi okutan, izleten bir araç olmaktan kurtulamasa da yeni moda habercilikte, projektörler farklı açılardan yöneltilir kadına.
Artık iş gu?cu?yle ekonomiye katkı sağlayan, akademik kariyer yapan, mesleğinde ilerleyen kadınlara, gazete ve ekranlarda yer açılmıştır; ancak bu kez moda, kadına ?kendinden beklenmeyeni başaran ikinci sınıf insan? muamelesi yapmaktır. Bu ?kadın olmasına rağmen başarılı? birey prototipi öyle çok sevilir ki en sıradan haberlerde bile ?rağmen? vurgusu yapılır tekrar tekrar. Ayrıca bu kadınlardan hâlâ ?evini, işini, çocuklarını ihmal etmeden? varlık göstermesi beklenmektedir.
Özel röportajlarda, başarılı kadınlara sorular yöneltilirken, mesleki yeterlilikleri değil ?kadın oldukları hâlde? bu seviyeye nasıl gelebildikleri, eşlerinden çalışmak/okumak için nasıl izin aldıkları, evdeki sorumluluklarını ihmal edip etmedikleri sorulur. Hatta kadının mutfaktaki becerisini sorgulamaya kadar varır bu sorular zinciri. Bugu?n bile kadın eksenli birçok haber ve yayında kadınlardan bahsedilirken aynı dilin kullanıldığını görebiliyoruz. Özellikle iş du?nyası, siyaset gibi erkek egemen alanlarda varlık gösteren kadınların, haberlerde hâlâ bu dile muhatap olduğu herkesin malumu.
Habercilerin kadınla, kadının da medyayla en bu?yu?k imtihanı, hiç şu?phesiz kadına yönelik şiddet konusu olmuştur ve yaklaşık 30 yıllık bir maziye dayanmaktadır. Yaşadığı toplumun kendisine biçtiği rolu? benimseyen kadınların; koca, baba, kayınvalide, kayınbaba dayağıyla sınırlı fiziki şiddet sorunu, özellikle 90´ların başında medyanın etkisi ve kadının toplumsal rolu?ne başkaldırısıyla birlikte ivme kazandı. Gazetelerin u?çu?ncu? sayfalarında hızla artan cinayet haberlerinde artık kadın kurbanların isimlerine daha sık rastlanmaktaydı. O gu?ne kadar sadece farklı cinsiyette bir ?maktul? olarak göru?len kadın kurbanlara her gu?n yenileri eklendi. Bu cinayet tu?ru?nu?n artık adı konulmalıydı, hiç zor olmadı. Önce ?töre cinayeti? ifadesi moda oldu ancak bu cinayetler, törelerin hayata yön verdiği bölgelerin dışında da hızla artmaktaydı. Daha kapsayıcı bir kavram olarak medya ?namus cinayeti? manşetlerine yöneldi. Kadına endeksli namusunu kanla temizlemeyi hak ve hatta görev bilen erkeklere, haberlerdeki eril dille meşruiyet atfedilirken ?namus kirletme unsuru? kadınlar ?eksi?leriyle ve bedelini ödemeleri gereken ?çirkin? fiilleriyle yer alabiliyordu bu sayfalarda. Bir de fotoğraflarıyla...
Genç ve gu?zel kurbanların haber değeri çok daha fazlaydı çu?nku? toplum onlara daha fazla ilgi gösteriyordu. Toplumun bu cinayet tu?ru?ne olan ilgisini keşfeden haber merkezleri bu kez ölu? kadın bedenleri u?zerinden rant elde etme yarışına girdi. Ayrıntılı olarak anlatılan cinayetler, kadının bu cinayete giden su?reçte yaptığı ?hatalar? ve sonunda izleyiciye ?hak etmiş zaten? dedirtmeyi hedefleyen anlatım tarzı, haber merkezlerinde yeni bir moda olarak benimsendi. Artık karşılıklı etkileşim dönemi başlamıştı. Kadın cinayetleri haberlerinden etkilenen erkekler ellerini kana bularken, gazeteler için tiraj artırıcı yeni haberler oluşuyordu. Zamanla kullanılan kaba dil biraz daha yumuşasa da çok bu?yu?k bir değişiklik olmadı. Tâ ki bu durum sosyolojik kâbusa dönu?şene kadar. Katlanarak artan cinayetler ?namus? cinayeti olmaktan çoktan çıkmıştı. Katiller sadece aile fertleri ve akrabalar değildi. Tecavu?zler çoğaldı ve daha çok gu?n yu?zu?ne çıkar oldu. Sahiplenemediği kadın cinsini vahşice katleden erkeklere her gu?n yenileri eklendi. 2009´da katledilen Mu?nevver Karabulut ve 2015 yılında vahşice öldu?ru?len Özgecan Aslan önemli kırılma noktalarıydı. ??Namus cinayeti´´ ifadesinin yerini ?kadın cinayeti? ifadesi aldı. Yeni manşetler, aşk cinayeti, kıskançlık cinayeti ve benzerleriydi.
?Kadına yönelik şiddet? kavramı medya diline yerleşti. Artık haberlerde ?cinayet, vahşet, katliam, dehşet? ifadelerine sıklıkla rastlanıyor. Medya, kadın cinayetlerini rant aracı olarak kullanmaya devam etse de örtu?lu? bir dille kutsamaktan vazgeçmiş sayılabilir.
Bugu?n medyada son moda, estetize edilmiş şiddet haberciliği? Yani sömu?ru? sistemini, kadın hakları savunuculuğu adı altında su?rdu?rmek? Maktulu?n yaşı ve gu?zelliği hâlâ haberciler için çok önemli. Ülkemiz habercilerinde, ABD´deki habercilerin siyahi kadınların uğradığı şiddete yönelik miyopluğunun bir benzerini, eğitim seviyesi du?şu?k, giyim kuşamı sıradan ve gu?zel kabul edilmeyen kadınlara yönelik görebiliyoruz. Hem de birkaç istisna hariç bu?tu?n medya organlarında kronik bir hastalık olarak? Gazeteler tiraj, TV´lerin haber bu?ltenleri reyting yarışını su?rdu?rmek zorunda olduğu su?rece de bu hastalıklı modaya uyma mecburiyeti devam edecek. Tek tedavi yöntemi, medyayı ?şiddeti reytinge/tiraja evirme zorunluluğundan? kurtarmak. Kapitalizmin iliklerimize işlediği bu du?nyada o gu?nu? göru?r mu?yu?z? Bir haberci ve kadın olarak çok da umutlu değilim?
Semanur Sönmez Yaman, "Medyada Son Moda Estetize Edilmiş Şiddet Haberciliği", Temmuz-Ağustos-Eylül 2018, sayı 6.
Kaynak: dunyabizim.com