Geçen gün, bir dişçi muayenehanesinde, ortada duran gazetenin sayfalarını çevirirken, aynı ortamı paylaştığımız yaşlıca bir hanım, ?Şu kocaman haber başlıklarına, sayfalarının garip düzenine dikkat ediyor musunuz? Artık almayı bıraktım? dedi ve ekledi: ?Zaten satışı da son bilinen rakamının yarısına düşmüş??
Eskiden gazetelerin satış rakamlarını veren tiraj raporlarına her hafta sektirmeden göz gezdirirdim. Son zamanlarda böyle bir zahmete katlanmıyorum.
Sebebi şu: Medya çevreleri, gazeteleri çıkaranlar dahil, o raporlardaki rakamlara inanmıyorlar. Herkes kendi gazetesinin satış rakamının gerçek diğerlerinin rakamlarının şişirilmiş olduğu iddiasında.
Yakında el değiştiren bir grubun büyük gazetesinin tepe yöneticiliğine getirilen kişinin ?Bir şeyler yapmak lazım? anlamına gelen çırpınmalarını köşesinden okudukça durumun vahametini daha iyi anlayabiliyorum.
Gazeteler satın alınmıyor.
Türk Hava Yolları, oteller, akaryakıt istasyonları gibi çok sayıda gazeteyi toptan alıp müşterilerine bedava sunan büyük şirketler de olmasa satışlar daha da yerlerde sürünecek.
Yazarlar da okunmaz oldu; gazete yönetimleri bunun sebebini internet haber sitelerinin rekabetine bağlayıp yazıların kendi sitelerinde geç saatlerde yer almasını çare olarak gördüler.
Medya yöneticilerinin gazetelerine rakip olarak internet haber sitelerini görüp bunu itiraf etmelerini ilginç bir gelişme olarak değerlendiriyorum. Görevini gereğince yapan haber siteleri artık yazılı medyada kendilerine yer verilmeyen yazarlarıyla daha fazla ilgi odağı halinde.
Teknoloji medyayı zorluyor
Dünya değişiyor. Teknoloji pek çok alanda köklü sarsıntılara yol açıyor ve kendini en fazla hissettirdiği alan da medya dünyası. Gazeteler ve televizyonlar.
Batı ülkelerinde gazeteler tehlikeyi çok önceden sezdiler ve interneti rakip olarak görmekten vazgeçip ondan yararlanmanın yollarını aradılar. Haftalık ortalama satışı 2005´ten 2017´ye yarı yarıya azalan (2017 günlük satışı 540 bin) New York Times?ın internet abonesi sayısı o rakamdan çok daha fazla (2.6 milyon para ödeyen abonesi var). Aynı gazete, basılı nüshasına aldığı reklamlardan elde ettiği gelirden hayli yüksek bir rakamı internete koyduğu nüshadan kazanmasıyla övünüyor.
Türkiye´de ise basılı gazetelere okuyucu çekmenin hâlâ mümkün olduğu yolunda bir kabul var ve yöneticiler patronlarını bu kabul ekseninde yönlendirme çabasındalar.
Yolları açık olsun.
Eskiden hemen her mahallede film kasetleri -sonraları DVD´ler- kiralayan dükkanlar vardı. Müzik dinlemek isteyen şarkı kasetleri, plaklar, daha sonraları CD´ler satın alırdı.
Artık herkes film izleyecekse farklı yöntemlere başvuruyor. Müzikseverler de ihtiyaçlarını gidermenin birden fazla yolu olduğunu biliyor.
Dahası, ABD gibi ülkelerde yerleşik televizyon kanallarını bile geleneksel yöntemlerle evlerinde izleyenlerin sayıları bayağı azaldı.
Film ve TV izleyicileri, müzikseverler çeşitli teknolojik cihazlarla arzu ettikleri filme, programa hemen erişmenin, istediği şarkıyı anında dinleyebilmenin yolunu buluyorlar.
Herkesin masaüstü-dizüstü bilgisayarları, tabletleri, cep telefonları bulundukları her yerde müzik dinlemelerini, film, dizi, belgesel, TV kanalı izlemelerini sağlıyor.
En çok indirilen cep telefonu programı her yıl olduğu gibi geçen yıl da YouTube imiş? YouTube ile en fazla izlenen program da Kardashian Ailesi fertlerinden birinin hamilelik dönemini izleyicileriyle paylaştığı programı? Tam 76 milyon kez izlenmiş o program.
YouTube üzerinden yayın yapıp para da kazanılabiliyor. Bizde ?sosyal medya fenomeni´ diye anılan tipler var ya, onların kazançları hiç de az değil. Ancak bu yılın en çok kazanan YouTube fenomeni kendisine sunulan yeni oyuncakları denemesini paylaşan yedi yaşındaki Ryan adlı bir çocuk.
Ryan?ın ailesinin YouTube´a yükleyip milyonlara izlettirdikleri videolar sayesinde bir yılda toplayacakları paranın miktarının.. sıkı durun, tam 22 milyon doları bulması bekleniyor?
İki yıl üstü üste Facebook?ta en çok konuşulan, tartışılan ve sözü edilen konu ?dünya kadın hakları günü´ olmuş? [Yukarıdaki bilgileri usatoday gazetesinden aldım.]
Çağa ayak uyduramayan kaybediyor
Farklı bir dünyada yaşıyoruz ve farklılaşan dünya en fazla medyayı zorluyor; ancak bizdeki medya yöneticilerinin, TV ve gazetelerde yer alanların hiç ama hiç bundan haberdar olmak istemedikleri kendini fena halde belli ediyor.
Gölgelerle dövüş ediyor gibiler.
Kaset-video-DVD çağında ABD´de her mahalle köşesinde birer dükkanı bulunan Blackbusterşirketi iflas etti ve kendisine para yatıranları batırdı. Video, DVD üretmek için kurulmuş fabrikalar, tıpkı yıllar önce fotoğraf makinaları için film üreten fabrikalar gibi, kapılarını kapatmak zorunda kaldı.
Onlara para yatıranlar kaybetti.
Buna karşılık, Netflix, Hulu gibi şirketlerin, Google, Amazon, Apple gibi devleşen teknoloji firmalarının hisselerine para yatıranlar kazandı. [Şahsen ben ?Apple firmasının ürettiklerine bugüne kadar harcadığım parayla firmanın hisse senedini alsaydım, bugün dolar milyarderiydim? diye hayıflanırım.]
ABD´de durum bu da Türkiye´de farklı mı olacak?
Farklı olmasını bekleyenler hayal kırıklığına uğrayacak.
Gelişmeler siyasi hayatı, hatta seçimleri bile etkileyecektir. ABD´de ve Avrupa´nın pek çok ülkesinde, bu alanda yerleşik medya organlarından daha fazla internet medyasının etkili olduğu yaşanarak öğrenildi.
Muhtemelen 31 Mart 2019 yerel seçimi ülkemiz için de bu alanda bir ilk teşkil edebilecek.
Etmeli de.