Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

MAZLUMDER'den 28 Şubat affına sert tepki: Adalet sistemindeki çarpıklık gözler önüne serildi

Cezaevlerindeki adli mahpuslara yönelik örtülü af niteliğindeki uygulamaların suç ve ceza dengesini bozduğunu belirten MAZLUMDER, 28 Şubat sürecinin generallerinin affedilmesine sert tepki gösterdi.

MAZLUMDER

Mazlumların Derneği (MAZLUMDER), 28 Şubat darbesi sürecinde yargılanan generallerin Cumhurbaşkanı kararıyla affedilmesine sert tepki gösterdi. Dernek, bu affın adalet sistemindeki çarpıklığı ve adaletsizliği gözler önüne serdiğini vurguladı.

MAZLUMDER, cezaevlerindeki adli mahpuslara yönelik örtülü af uygulamalarının suç ve ceza dengesini bozduğunu ve adaletsiz bir sistem oluşturduğunu belirtti. Özellikle 28 Şubat mağdurlarının hala cezaevinde tutulurken, darbe faillerinin affedilmesinin kabul edilemez olduğunu ifade etti.

'ATK'NIN YAPISI ACİLEN DEĞİŞTİRİLMELİ'

Açıklamada, Adli Tıp Kurumu'nun (ATK) raporlarının da şaibeli olduğu ve siyasi amaçlarla kullanıldığı iddia edildi. MAZLUMDER, ATK'nın yapısının acilen değiştirilmesi gerektiğini ve hasta, yaşlı mahpusların durumunun göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı.

Dernek, 28 Şubat darbesiyle mücadele üzerine kurulduğunu iddia eden bir iktidarın, 20 yıl sonra darbe faillerini affetmesinin siyasi beka kaygısıyla hareket ettiğini gösterdiğini belirtti. Bu durumun, adalet sistemine olan güveni zedelediğini ve mağdurları daha da mağdur ettiğini ifade etti.

İŞTE O AÇIKLAMA:

Cezaevleri her dolduğunda gündeme gelen adli mahpuslara yönelik örtülü af niteliğindeki uygulamalar suç – ceza ve infaz dengesini bozmuş, daha ağır nitelikli suçlar için daha az ceza ve daha kısa süren hapis cezaları uygulanmak suretiyle adaletsiz sistem daha da tartışmalı hale gelmiştir.

Adli nitelikli suçlar yönünden ‘affetme hakkının’ devlette değil mağdur ya da mağdur yakınlarında olduğu tarafımızca her fırsatta dile getirilmiştir. Buna rağmen Ak Parti iktidarları bugüne kadar bunun tersi yönde hareket etmiş, gerek devlete karşı suçlar yönünden yapılan yargılamalarda ve gerekse bu suçlar hakkındaki infaz süreçlerinde olabildiğine sert bir tavır içerisinde olmuş, şaibeli yargı kararlarıyla ceza alan mahpusları, örtülü af niteliğindeki infaz düzenlemelerinden dahi yararlandırmamıştır.

 

Son olarak başka bir ağır hukuksuzluk gündemimize düşmüştür;

Bahse konu af nitelikli düzenlemelerden yararlanamayan 28 Şubat darbesinin generalleri olan makbul (!) suçlular, Cumhurbaşkanı tarafından affedilerek kocadıkları gerekçesiyle cezaevlerinden topluca tahliye edilmiştir.

Brifingli yargılamalarla, haklarında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen 28 Şubat mahpusları ve daha onlarca dosyadan ceza almış ve unutulmuş mahpuslar cezaevindeyken, verdikleri brifinglerle yargıyı etkileyerek onların cezaevine girmelerine neden olan faillerin affedilmesi apaçık bir zulümdür.

Gerçekleşmiş bir darbe olan 28 Şubat’ın failleri topluca affedilirken, darbenin en ağır mağdurları diyebileceğimiz, 28 Şubat brifingli ve şaibeli yargı kararlarıyla hapsedilmiş olan kişiler halen cezaevlerinde tutulmaktadır. Yani 20-30 yılını cezaevlerinde geçiren, gençliğini ve sağlığını cezaevlerinde tüketen, türlü sağlık sorunları ile boğuşan insanlar, halen cezaevlerindeler.

Bu insanlar için değil bir af düzenlemesini, yeniden yargılamayı bile çok görenler ağır bir adaletsizliğin parçası olmuşlardır.

Diğer yandan hasta ve yaşlı mahpuslar sorunu Türkiye’nin önemli sorun başlıklarından birisi olup bu başlıkta, Adli Tıp Kurumu (ATK) raporları dolayısıyla sürekli ciddi şaibeler gündeme gelmektedir. 28 Şubatçı generallerin affedilmesinin dayanağı olan Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) ve ATK raporlarının niteliğini daha önce çeşitli fırsatlarda değerlendirmiş ve raporlamıştık.¹

Herhangi bir somut suçu olmadığı için soyut bir suçlama olan örgüt üyeliğinden mahkûm edilmiş, kocadığı her halinden anlaşılan, sayıları 700’lere ulaşan ağır hasta ve yatalak insanlar cezaevlerinde tutulmaya devam edilmektedir. Ağır hasta, kocama haline tutulmuş, cezaevinde hayatını idame ettiremeyeceği açık olan mahpuslarla ilgili olarak ATK süreçleri ya çok uzatılmakta ya da olumsuz sonuçlanmaktadır.

Yıllardır dile getirdiğimiz üzere, hastalık, yaşlılık vb. sebeplerle fiilen cezaevinde kalması mümkün olmayan tüm hasta mahpuslar için, suç tipine bakılmadan ve adi-siyasi ayrımı yapılmadan aynı uygulamanın devam ettirilmesi, insani ve hukuki bir gerekliliktir. Aksi halde mahkûmiyet bir cezalandırma aracı olmaktan çıkıp, mahpuslar ve aileleri için çok daha ağır bir zulme dönüşmektedir.

Son af kararı ve dayanağı olan raporlar bir kez daha göstermiştir ki ATK, objektif ve ihtisas kurumu olmaktan çıkmış ve bazı “seçkinlerin” affedilmesi için kullanılabilecek işlevsel bir araç haline gelmiştir. Cezaevinde kalması mümkün olmayan onlarca mahpusun dosyası arşivde çürürken kısa süre önce cezaevine girmiş olan 28 Şubat darbecilerinin kocadığını topluca tespit eden ATK’nın yapısının acilen değiştirilmesi gerekmektedir.

Siyasi varlığını darbelerle ve özellikle 28 Şubat darbesi ile mücadele etmek üzerine kurduğunu ifade eden bir iktidarın, iktidarda bulunduğu 20 yılın sonunda mağdurları değil failleri affetmesi, siyasi beka için “kurucu kodlara” sarılmaya çalışıldığını gösteren vahim bir tablodur.

 



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER