“Market kazanacağına bakkal kazansın oğlum”

İktisatçı yazar Yaşar Süngü, kapitalizme karşı direnen bakkal ile market arasındaki onulmaz farka dikkat çekip; “Bakkal insandır, zincir market ruhsuz, duygusuz makine." Diyerek bizleri bir duyarlığa davet ediyor.

“Market kazanacağına bakkal kazansın oğlum”

Nemle karışık bunaltıcı yaz sıcağında serinlemenin en sağlıklı yollarından bir tanesi de soğuk karpuz.

Geçenlerde sokağın başındaki mahalle bakkalına uğradım.

Evde karpuz yoktu.

Kasada bakkalın sahibi 3 kardeşten ortancası duruyordu.

“Talat, taşıyamam 5 kat, ufaklarından iyi bir karpuz seç” dedim.

Seçti ama karpuz biraz büyüktü.

Adana karpuzunun da küçüğü yok zaten.

-“Oğlum ben nasıl taşıyacağım bunu” dedim.

-“Sana taşıtmayacağım abi, ben eve kadar çıkarırım” dedi.

“Bu kez de ben vicdan yaparım, söylemen yeter kardeşim” dedim.

Mahallede yaşlıların sularını kapıya kadar taşıdığını biliyordum.

Hatta gece yarısı telefonla sipariş verenin siparişini eve getirdiğini de.

Yakın gördüğü komşuların “sonra veririm” dediği siparişlerinin ücretlerini deftere yazmadığını da biliyorum.

Birkaç kez sonradan ödeme yaptığımda, alacaklarını yazmadıklarına ve unuttuklarına şahidim.

Israrında samimiydi ama yine de karpuzu taşıma işini bırakmadım ona, kendim taşıdım.

**

Bakkala gidiyorsun iki domates, bir kavun, yarım kilo biber, bir kilo soğan bir koli yumurta alıyorsun.

Bakkal hepsini ayrı poşete koyuyor, poşetlerden de ücret almıyor.

Aynı ürünleri zincir marketten alsan 5 poşet parası veriyorsun.

Bazen kart yerine nakit verdiğinde bozuk parası az ise küsüratı da almıyor senden.

Ama market öyle değil. Nakit ödemede 10 kuruş eksikse ürünü geri koymak zorundasın.

Bakkal insandır, zincir market ruhsuz, duygusuz makine.

**

Mahalle camisinde kıldığımız cuma namazından eve dönerken babam bakkalın önünde durdu ve elini cebine attı.

Mendilin arasındaki kâğıt paraları işaret ederek; “Şuradan ne kadarsa fiyatı para al, dondurma götürelim annene, beraber yeriz” dedi.

-“Evin yanındaki marketten annemin siparişlerini alacağım, dondurmayı da oradan alırız” dedim.

-“Yok olmaz bu bakkaldan al” diye ısrar etti.

Bazen konuşturmak için ters sorular da sorarım ona.

-“Bizim bakkal cumaya bile gitmiyor” dedim.

-“Gitmesin ama dürüst” dedi.

-“Bakkalla muhabbetin iyi galiba neden ısrar ediyorsun” deyince baba gibi bir ders daha aldım.

-“Market kazanacağına bakkal kazansın oğlum”.

**

Bakkaldan sadece almak istediğini alıyorsun ama zincir marketlerden onların sana satmak istediği öncelikli olmayan bir sürü ürünü de beraberinde farkında olmadan satın alıyorsun.

Market alışverişlerinde genelde kredi kartlarını kullandığın için hesabın şaşabiliyor ama bakkalda kartla da alışveriş yapsan, alacağın şeyler öncelikli ihtiyaçların olduğu için bütçeni daha kolay yönetebiliyorsun.

Güleryüz, sıcak ve samimi ilişki, komşuluk duygusu da bakkalın bonusu.

Bana göre bakkalın bonusu, kredi kartı ve market alışverişlerinin bonusundan daha kıymetli.

**

Markette kasada ödeme için sıra beklerken hemen arkamda elinde iki adet küçük kutu meyve suyu ile bekleyen maskeli 10 yaşlarında bir çocuk vardı.

Sevimliliğiyle dikkatimi çekince takılayım dedim.

-İkisini de sen mi içeceksin.

-Yok biri kardeşimin.

-Ee hani bana.

-Sana da alayım mı?

“İşte adam olacak çocuk” dedim kendi kendime.

Alışverişi de öğrenmiş, konuşmayı da, paylaşmayı da.

**

Sosyal medyada arada bir dolaşıma giren ve her okuduğumda da gülümseten paylaşımlardan biriydi.

Pazar hikayemiz de bu olsun;

Alışveriş merkezinin birinde kasada sıra beklerken iki sıra önümdeki çocuğun parasının aldığı şeye yetmediğini duydum.

Kasadaki kız, “İçlerinden birini seçmek zorundasın” dedi.

Çocuk bir elindeki çikolataya bir de ucuz kolaya baktı, çikolatayı bıraktı kolayı alıp göğsüne bastırdı.

Çikolatası belki 50 kuruş bile değildi.

Kasadan geçtim dışarda çocuğu yakaladım.

“Bu kola öyle kuru kuru içilir mi gel bir şeyler alalım yanına” dedim.

Tuttum elinden daldık tekrardan alışveriş merkezine.

“Kucağına doldurabildiğin kadar çikolata alabilirsin” dedim.

-“Kucağım küçük koynuma koyuyum mu” dedi.

-“İyi fikir neden olmasın” dedim.

Gördüğü ne varsa aklına düşenden ikişer tane aldı. Neyse hesabı ödedik, poşeti alıp ne aldıysak koyduk içine.

Market kapısının önünde, arkasından bakarken kasadaki kız yanıma geldi.

- “Tanımıyorsunuz dimi bu çocuğu” dedi.

- “Yoo” dedim.

- “Neden böyle bir şey yaptınız o zaman” dedi.

- “Çünkü çok zenginim ben” dedim.

- “Haa o zaman tamam. Size dokunmaz. Ne iş yapıyorsunuz” dedi.

- “Çocukların gülüşlerini satın alıyorum” dedim.

Çocukların gülüşlerini satın alın.

Çok kazançlı iştir, emin olun.