Siyonist rejimin, uluslararası karasularda, Gazze´ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine 31 Mayıs 2010´da düzenlediği saldırılarda 10 kişi şehid olmuş, onlarca kişi de yaralanmıştı.
Mağdurların açtığı davalar 2016´da sonuçlanmış ve İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi davanın düşürülmesine karar vermişti.
Mahkemenin oy birliğiyle verdiği kararda, "İsrail devleti ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki anlaşmanın 4. maddesinin 2. cümlesiyle ´Her halükarda bu anlaşma israilin, israil adına hareket edenlerin ve İsrail vatandaşlarının Türkiye Cumhuriyeti veya Türk gerçek veya tüzel kişileri tarafından konvoy hadisesi ile ilgili olarak, kendilerine yönelik doğrudan ya da dolaylı olarak Türkiye´de yapılmış ve yapılacak her türlü hukuki ya da cezai talebe ilişkin her türlü sorumluluktan tamamen muaf tutulmalarını sağlayacaktır´ hükmü dikkate alındığında kovuşturmaya engel şart getirildiği ve bu şartın gerçekleşmeyeceği anlaşıldığından mahkememizde görülmekte olan bu kamu davasının düşürülmesine" hükmedildiği belirtildi.
Mavi Marmara Davası´nın düşürülmesinin ardından mağdurlar hak arayışlarından vazgeçmedi ve bu mağduriyetlerini ulusal ve uluslararası mahkemelere taşımıştı.
Denizli´de de Mavi Marmara mağdurlarından Zeki Kaya, siyonist rejime Eylül 2017´de tazminat davası açmıştı.
Kaya´nın açtığı dava neticelendi ancak Denizli 1. Asliye Mahkemesi tazminat talebini reddetti. Mahkeme, uluslararası sularda gerçekleşen katliamda siyonist rejimin "egemenlik haklarını" kullandığını, Türkiye´deki mahkemelerin işgal rejimini yargılamayacağına yönelik skandal bir karara imza attı.
Mavi Marmara mağduru Zeki Kaya, saldırıyla ilgili açılacak davalarda Ankara´yı muhatap olarak gösteren Türkiye´nin siyonist rejim ile yaptığı anlaşmaya dayanarak, saldırıda ve sonrasında fiziksel-psikolojik şiddet gördüğü gerekçesiyle 10 bin TL maddi, 250 bin TL manevi tazminat talebiyle Maliye Bakanlığı´na dava açmıştı. 1.5 yıl süren davada mahkeme ´usul´ gerekçesiyle taleplerin reddine karar verdi.
Tepki çeken kararın gerekçesinde ise olayın siyonist rejimin "egemenlik haklarını kullanmasının" sonucu olduğu belirtilerek işgal yönetiminin Türkiye mahkemeleri tarafından yargılanamacağı belirtildi.
Kararda siyonist rejim yetkilileri aleyhine İstanbul´da açılan davanın siyonist rejim ile yapılan ve TBMM´de kabul edilen anlaşma gereğince düşürüldüğü hatırlatıldı. Gerekçede 5718 Sayılı Milletlerarası Özel kukuku Hakkında Kanunun 49. maddesine atıf yapılarak "Devletin özel hukuk alanındak işlemlerini ve eylemlerini ´egemenlik´ yetkisine dayanan etkinliklerden ayrı tutulmaktadır" denildi.