Tarih: 12.06.2021 00:45

Mafya ilahiyatı

Facebook Twitter Linked-in

Mafya ve din arasındaki ilişkiler, tarih boyunca  karmaşık olmuştur. Katolik Kilisesi’nin Mafyayla ilişkileri hep tartışmalıdır. Katolik Kilisesinin, Mafyanın yasadışı faaliyetlerine göz yummakla, hatta mafya örgütlerine destek olmakla suçlandığı zamanlar olmuştur.  1964 Yılında Palermo Kardinali Ernesto Ruffini mafyanın önemsiz ve değersiz azınlık suç gruplarından başka bir şey olmadığını ve mafya yapılarının insanın ve toplumun onurunu çiğnediğini söylemiştir. 1993 Yılında Papa John Paul II mafyayı ret etmiştir. 2014 Yılında Papa Francis, Mafya içinde yer alan bütün kişileri aforoz etmiştir. Mafyanın kiliselere yapmış olduğu yardımlar reddedilmektedir. Kilise yetkilileri, mafyanın  davranış kalıplarıyla dini ve ahlaki değerlerin  birbiriyle uzlaşmaz olduğu konusunda çok net tavırlar ortaya koymaktadırlar.

Haftalardır videolar yayınlayan Peker, dini bir retorik kullanmaktadır. Videolarda kullanılan teolojik söylemler, yeraltı dünyasının ilahiyatını tartışmayı gerekli kılmaktadır. Peker, dini söylemler kullanan kişilerle ve basın organlarıyla ilişkilerini anlatmaktadır. Sedat Peker’in videoları, haftalardır milyonlarca  insanın ilgisini çekmektedir. Milyonlarca insan, Peker’in videolarını izlemekte, söyledikleri karşısında şok olmakta,  karanlıkta yapılan  işler ve kurulan ilişkiler karşısında   sarsılmaktadır.

Peker’in videolarını ilginç yapan şey, sadece karanlık ve kirli ilişkileri ifşa etmesi değildir. Peker,  siyasetle, ticaretle, yer altı dünyasıyla, devletle bütünleşen biri olarak    bütün dünyanın önünde  itiraflarda bulunmaktadır. Peker, yapmış olduğu itiraflarla, Tanrı’nın ve insanların gözünde günahlardan arınmaya, kendisinin ahlak ve hayırsever bir mümin olduğuna insanları ikna etmeye çalışmaktadır. Peker’in videoları, siyasal olduğu kadar teolojik anlamda itiraf olarak niteleyebileceğimiz bir boyut taşımaktadır.

Mafya, sadece karanlık işler yapan ilişkiler ağından oluşan bir alem değildir. Mafyanın bir teolojisi vardır. Mafyanın teolojisi olmadan, Mafyayı anlamak mümkün değildir. Peker, yapmış olduğu itiraflarla, vermiş olduğu dini referanslarla bir yer altı dünyası teolojisi ortaya koymaktadır.

Yeraltı dünyasında Tanrı merkezli bir ilahiyat çok baskındır. Hayatları boyunca tehlikeli işlerin  içinde olan yer altı dünyasının isimleri, ölümden korkmadıklarını, Tanrı dışında hiçbir güçten çekinmediklerine dair bir tutum ortaya koymaktadırlar. Peker, videolarında ölümden korkmadığı ve Allah’ın  yardımının kendisiyle birlikte olduğu  mesajını vererek düşmanlarına meydan okumakta ve ölüm dahil her şeye hazır olan  Allah’a teslim olmuş bir  mümin olarak konuştuğunu ifade etmektedir.

Düşman olarak gördüğü kişilerin   yapıp ettiği karanlık ve kirli işlerin Gayretullah’a dokunduğunu  sürekli olarak ifade eden Peker, kendisini bu videoları yapmaya iten şeyin, Allah’ın bile zoruna giden  günahlara ve kirlere  karşı harekete  geçme sorumluluğu ve zorunluluğu olduğunu söylemektedir. Peker, Allah’ın zoruna giden işler yapanlara karşı Allah’ın hoşuna giden ulvi bir iş yaptığını söylemektedir. Yeraltı dünyasının aktörleri, yaptıkları işlerin Tanrı’nın hoşuna giden işler olduğunu sanma şeklinde bir teolojik anlayışa sahiptirler.

Peker, kendisini bir iyilik meleği olarak sunmamaktadır.  Peker için bu videolar, bir arınma ve temizlenme sürecidir.  Kirli ve karanlık işler yapan bir günahkar olduğunu düşünen Peker, kendisini kurtulamayacakların arasında görmemektedir. Allah’ın günahlarını affedeceğine büyük inanç duyan Peker, kendisini kurtulabilecekler arasında konumlandırırken, hedef aldığı kişilerin ise bu dünyada ve ahirette yatacak yeri olmadığını söylemektedir. Büyük bir değişim geçirdiğini, ahlaklı ve hayırsever bir insan olarak yaşadığını söyleyen Peker, karıştığı kötülüklerden tövbe etmiş bir mümin olarak   günahlarını itiraf etmektedir. Kutlu Adalı cinayetini ifşa eden Peker, onun kanına ellerinin bulaşmamasından dolayı Tanrı’ya şükretmekte ve bu cinayeti dini bir itiraf olarak anlatmaktadır.

Dinlerde kadınlara ve çocuklara el kaldırılmaması, onlara merhamet edilmesi Tanrı’nın en çok emrettiği hususlar içinde yer almaktadır. Peker, düşmanlarının eşine ve çocuklarına yapmış olduğu kötü muameleden sürekli olarak yakınmaktadır. Eşine ve çocuklarına yapılan kötü muamelenin kendisini dünyayı yakmaya iten bir yola koyduğunu söylemektedir. İmam-ı Azam’ın Hanife isimli yetim bir kız çocuğuna babalık yapması, Peker’in bu bağlamda verdiği ilginç bir referanstır. Kadın ve çocuğun dokunulmaz ve kutsal olduğu, Mafyanın ataerki ilahiyatında önemli bir yer tutmaktadır.

İtalya başta olmak üzere bütün dünya mafyaları, sosyal ve kolektif kimliğin oluşumunda dinin şekillendirici rolünün farkındadırlar. Yeraltı dünyası yapıları, kendilerini geleneksel milli ve dini değerlerin temsilcisi ve koruyucusu olarak göstermeye özen göstermektedirler. Hiçbir entelektüel, felsefi, ahlaki ve hukuki meşruiyeti olmayan yer altı dünyası, kendisini din ve milliyetçilik içinde var etmeye çalışmaktadır.  Dini ve milli değerlere bağlılığını  popüler bir söylemle ifade eden  Peker,  dini ve milli değerleri kendisinin dayandığı güçlü kaynaklar haline getirmektedir. Videolardaki dini ve milli söylemler olmadığı takdirde yapılan ifşaatların etkisinin kaybolacağının farkında olan Peker, zamanının önemli bölümünü dinle, ahlakla, tarihle ve felsefeyle doldurmaktadır. Dini ve milli referanslardan güç aldığını söyleyen Peker, hedefine aldığı kişilerin dinden, ahlaktan ve millilikten   kopan sapkınlar olduğunu vurgulamaktadır. Müslümanların umutlarını ve beklentilerini istismar eden kişiler için ümmetin gaspçıları kavramını kullanan Peker, rakiplerini özel bir dini politik terminolojiyle ifade etmektedir.

Yeraltı dünyasına girmek, dinden ayrılmak demek değildir. Yeraltı dünyasına girenler ve mafya yapıları içinde yer alanlar, mafya ve yeraltında kendilerine ait dini bir ilahiyat geliştirmektedirler. Dini, mafyanın cesaret, onur ve   atılganlık gibi değerlerini destekleyen bir ahlak ve kimlik olarak yorumlayan Mafya grupları, kendilerine özgü bir ahlak ve ilahiyat oluşturmaktadırlar. Peker örneğinde oluşturulan ilahiyatın sembolü Hz. Ali ve Zülfikar kılıcıdır. Ülkemizdeki yeraltı dünyası Ali ve Zülfikar figürünü kullandığı gibi, İtalyan mafya grupları da Meryem figürünü kullanmaktadırlar. Dini sembollerin, kişiliklerin ve değerlerin yeraltı dünyası tarafından güç mücadelelerinde kullanılması, bir mafya ilahiyatı olgusuyla karşı karşıya olduğumuz anlamına gelmektedir.

Kaynak: turkish.aawsat.com




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —