Independent Türkçe’de, Madımak ve Başbağlar katliamlarını, 26'ncı yıl dönümlerinde kapsayıcı bir söyleşiyle ele almıştık.
Gerçeğin, barışın ve adaletin takipçisiyiz.
Bu makale fikri takip amacıyla kaleme alındı.
…
2 Temmuz 1993’de gerçekleşen Madımak katliamının 27'nci yıl dönümündeyiz.
Ancak katliamın gerçek failleri hala aydınlanmadı.
Bazı olaylar ve bazı yıllar iktidar politikalarını ve dönemin özelliklerini faş eder.
1993 yılı öyle bir yıldı.
Madımak katliamı bu nitelikte katliamlardı.
İddia şuydu; PKK’nin bölge sınırlarını aşmış, Sivas sınırlarına dayanmış, özellikle Kürt Alevileri ciddi olarak etkilemeye başlamıştı.
Alevi-Kürt hareketi ilişkilerine ve geleceğine nasıl bir yön verileceğine ilişkin “derin” kararlar bu yıl verilmişti.
2 Temmuz Madımak katliamı ‘ön kesme’ bağlamında "Sivas Özel Harp dairesi operasyonudur." (Av. Cüneyt Toraman)
Akabinde Pir Sultan Abdal Derneği’nin gözden çıkarılmış, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel üzerinden Cem Vakfı’nın kuruluşu finanse edilmişti.
28 Şubat postmodern darbesi üzerinden darbecilerin tersinden Madımak katliamını manipüle etmesini, Alevi- Sünni çelişkisini canlı tutma politikaları bu bütünlük çinde anlaşılırdı.
Hatırlayalım, siyasetin dil-elbirliği, neden?
"Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir."
(Tansu Çiller, Dönemin Başbakanı)
Ya otel içindekiler, onlar kim?
"Olay münferittir. Ağır tahrik var. Bu tahrik sonucu halk galeyana gelmiş... Güvenlik kuvvetleri ellerinden geleni yapmışlardır... Karşılıklı gruplar arasında çatışma yoktur. Bir otelin yakılmasından dolayı can kaybı vardır."
(Süleyman Demirel, Cumhurbaşkanı)
35 can münferit mi?
Tahrik cinayeti meşrulaştırıyor mu?
"Aziz Nesin'in halkın inançlarına karşı bilinen tahrikleriyle halk galeyana gelerek tepki göstermiştir."
(Mehmet Gazioğlu, dönemin İçişleri Bakanı)
"Olayda örgüt yok, tahrik var."
(Dönemin 'ünlü' DGM Başsavcısı Nusret Demiral)
"Aziz Nesin'e yönelik bir eylem olduğu, kast edilen Aziz Nesin olmasına rağmen hedefte sapma sonucu 37 masum insanın ölümü ile sonuçlanan bu olaylar…"
(Gerekçeli karar)
Aziz Nesin hedefte, sapma değil…
"Yardım çağrılarına 'En kısa zamanda takviye güç gönderileceğini, kimsenin kılına dahi zarar gelmeden kurtarılacağını' diyen de, katliamın gerçekleşmesi üzerine 'Ne yapayım yetkim yoktu' diyen de aynı zat-ı muhteremdi."
(Başbakan yardımcısı Erdal İnönü)
Kültür Bakanı yok, neden?
Şenlikten bir gün önce Sivas’ta olduğu iddia edilen Kültür Bakanı ikinci gün, yani şenlik günü Sivas’ta yoktu.
Kültür bakanı doğrudan ilgili olduğu bir etkinliği gerginliğin baş gösterdiği bir ortamda bırakıp gitmesi tuhaftı.
‘İçinizde asker, polis var mı?’, bu sorular neden?...
Henüz otel yanmaya başlamamış, katliam mağdurları otelin lobisinde birbirine sığınır haldeler.
Önce bir polis yetkilisi içeri giriyor ve soruyor; ‘İçinizde polis var mı?’, sonra bir asker yetkilisi içeri giriyor ve soruyor; ‘İçinizde asker var mı?’; ‘Yok’ cevabını alınca her iki resmi görevli otelden ayrılıyor ve çok geçmiyor yangın başlıyor.
Neresinden baksan çelişki…
Hele de bu diyaloğun kamuoyu tarafından bilinmemesi…
Alevi mahalleler halkı dayanışmaya gelemiyor, neden?
Madımakta güvenlik yoktu; ama Ali Baba gibi Alevi mahalleler güvenlik güçleri tarafından kuşatılması sonucu, halkın dayanışmaya, gidememesi başka bir tuhaflıktı.
Şenlik, Banaz’dan Sivas kent merkezine alınıyor, neden?
Şenlik, Banaz’da öncesinde defalarca olmuş; ama hiçbir olay olmamıştı.
Yine Banaz’da olsaydı herhalde katliam olmayacaktı veya katliam denenseydi bile bu denli vahim sonuçlar muhtemelen doğmayacaktı…
Hangi akıl şenliği Sivas şehir merkezine aldı?
Vali görevden alınıyor, neden?
"Birçok yerden yardım istedim. Yardım iş işten geçtikten sonra geldi. Taleplerimi dikkate almayanlara dokunulmadı."
(Dönemin Sivas Valisi, Ahmet Karabilgin)
Vali Karabilgin, Sivas olaylarının ardından 9 Temmuz 1993'te görevinden alınacaktı.
“Tamamlanmamış bir “dava” ve “zaman aşımı” oyunu, neden?
"…Bugün bu olayı yaratan örgütler bulunabilmiş değildir. Bu olayı yönlendirenler, tahrik edenler bulunmuş değildir. Bu nedenle tamamlanmamış bir dava ile karşı karşıyayız."
(Müdahil Avukat Şanal Saruhan)
Ve 'zaman aşımı' oyunu…
Paralel katliam: Başbağlar katliamını kim yaptı?
Madımak katliamının hemen ardından misilleme olarak Başbağlar Köyü'nün seçilmesi manidardı.
Başbağlar köylüleri, civarındaki Dersim köylüleriyle yoğun ilişki içinde, Alevi dostu bir köydü.
33 köylünün hayatını kaybettiği Başbağlar katliamının üzerinden de 27 yıl geçmesine rağmen, bu katliamında suçluları ve güçlüleri aydınlanmayacaktı.
Köye 25 kilometre ötede bulunan jandarmanın, olay yerine neden 14 saat sonra geldiği, yine olay yerinde bulunan 558 kovanın neden balistik inceleme sürecine tabi tutulmadığının cevapları yoktu.
1994 yılında Erzincan DGM’de başlayan Başbağlar katliamı duruşmaları, İzmir DGM’ye taşınacak, 1998 yılında dava takipsizlikle kapanırken, 2013 yılında (mevcut iktidar döneminde) 'zaman aşımı' oyunu ile bitirilecekti
2013 yılında katliam mağduru ailelerin ‘meclis araştırma komisyonu kurulması’ talebi reddedilecekti.
Başbağlar katliamı davası hâkimlerinden Şakir Kadıoğlu, yıllar sonra şöyle bir itirafta bulunacaktı:
"Katliamdan dolayı tutuklananların olayla hiçbir ilgisi yoktu. Özel timci Ayhan Çarkın ise yaptığı açıklamalarda 'Başbağlar ve daha pek çok katliamda yer aldığını' itiraf etmiş olmasına rağmen katliamın aydınlatılması yönünde herhangi bir girişimde bulunulmamıştır."
Madımak ve Başbağlar katliamları aydınlanmalı, gerçek suçluları yargılanmalı.
İç barış ve adalet için…
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.