Dünya Gündemi'nden Mahmut Geldi Analiz Etti...
Lübnan'da eski Başbakan Refik Hariri'nin öldürülmesine ilişkin davada suçlu bulunan Selim Cemil Ayyaş'ın mensubu olduğu Hizbullah örgütünce teslim edilip edilmeyeceği sorusu gündemdeki yerini koruyor.
Birleşmiş Milletlere (BM) bağlı Uluslararası Lübnan Özel Mahkemesi, Refik Hariri’nin 14 Şubat 2005’te uğradığı suikastla ilgili davada karar duruşmasını geçen hafta gerçekleştirdi.
Yargı süreci sonunda Beşşar Esed rejimi ve Lübnan'daki Şii Hizbullah örgütünün suçlanması için yeterli delil bulunmadığını ifade eden mahkeme, ayrıca Hizbullah ile ilişkili 4 kişiden üçü hakkında yeterli delil olmadığına hükmetti.
Mahkeme, dava kapsamında sadece Hizbullah üyesi firari Selim Cemil Ayyaş'ı "suikastı planlamak ve düzenlemek"ten suçlu buldu.
Lübnan'da uluslararası mahkemenin suikasttan Hizbullah ve Esed rejimini suçlu bulması halinde yeni bir siyasi gerginliğin çıkabileceği endişeleri yerini şimdi de Hizbullah'ın Ayyaş'ı teslim edip etmeyeceği ve bunun yeni hükümeti kurma sürecine nasıl yansıyacağı şeklindeki sorulara bıraktı.
- "Hizbullah'ın Ayyaş'ı teslim etmesi mümkün görünmüyor"
Babası Refik Hariri'nin ölümünden sonra siyasete giren eski Başbakan Saad Hariri liderliğindeki Müstakbel Hareketi'nin üst düzey yetkililerinden Mustafa Alluş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Hizbullah, mahkeme tarafından suçu tespit edilen Ayyaş'ı teslim etmediği sürece suçludur." dedi.
Hizbullah'ın bugüne kadar söz konusu mahkemeyi tanımaya yanaşmadığını ve diğer 3 kişinin delil yetersizliğinden beraat etmesinin mahkemenin güvenirliğinin kanıtı olduğunu söyleyen Alluş, "Suçlu bulunan Ayyaş, Hizbullah'ın kadrolarındandır. Ayyaş'ın nerede olduğunu Hizbullah'tan başkası bilmiyor. Hizbullah iyi niyet göstergesi olarak Ayyaş'ı teslim etmeli ancak bunu yapmaları mümkün görünmüyor." diye konuştu.
Alluş, Hizbullah'ın Ayyaş'ı teslim etmemesi halinde Müstakbel Hareketi'nin atacağı adımlara ilişkin ise, "Davanın takibi mahkemenin işidir. Siyasi olarak ise Saad Hariri'nin dediği gibi fedakarlık dönemi bizim için bitmiştir." ifadelerini kullandı.
- "Mahkeme, suçluyu ve mensup olduğu tarafı belirlemiş oldu"
Lübnanlı siyaset uzmanı Bişara Hayrallah, davadan çıkan karara ilişkin, "Mahkeme, suçluyu ve mensup olduğu tarafı belirlemiş oldu ancak eylemi gerçekleştirmesi için Hizbullah'ın Ayyaş'a talimat verdiğine dair kanıt bulamadı." dedi.
Hizbullah'ın Ayyaş'ı teslim etmesi gerektiğini belirten Hayrallah, "Lübnanlı siyaset ve yürütme makamları da mahkemenin kararı doğrultusunda Ayyaş'ın peşine düşüp teslim olmasını sağlamalıdır." diye konuştu.
Hayrallah, Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın da mahkeme kararını kabul ettiğini hatırlatarak, "Bu nedenle resmi makamların suçlunun peşine düşmesi ve mensubu olduğu oluşumdan teslim etmesi talebinde bulunması gerekir." değerlendirmesinde bulundu.
- "Hizbullah suçlu bulunmuştur"
Lübnanlı yazar ve siyasi analist Ali el-Emin de Uluslararası Lübnan Özel Mahkemesinin kararına dair şunları kaydetti:
"Mahkemenin verdiği karara göre Hizbullah, Refik Hariri suikastı davasında suçlu bulunmuştur. Mahkeme kararını okuyan herkes, Hizbullah'ın suçlu olduğunu fark eder. Hukuk bağlamında suçlu olmayabilir, çünkü mahkeme kişileri yargıladı. Ama bir oluşumun yetkililerinden birini suçlu bulduysan kendisini suçlu bulmuşsundur."
Refik Hariri suikastının bir tek kişi tarafından gerçekleştirilmesine ihtimal vermeyen Emin, "Bunu planlayan mükemmel bir çalışma ekibi olmalı. Dolayısıyla suçlu bulunan kişi Hizbullah'a mensup ve dolaylı olarak kendileri de suçludur." dedi.
- "Karar, Hizbullah için yok hükmündedir"
Hizbullah'a yakınlığıyla bilinen gazeteci yazar Kasım Kasir ise uluslararası mahkemenin Hizbullah'ı suçlamadığını vurgulayarak, "Hizbullah'ın, Hariri'nin suikast eyleminde rol aldığına dair mahkemenin elinde hiçbir delil yok." dedi.
Ayrıca, Hizbullah'ın söz konusu mahkemeyi kabul etmediğinden ötürü Ayyaş'a yönelik suçları da kabul etmeyeceğini söyleyen Kasir, "Karar, Hizbullah için yok hükmündedir." ifadesini kullandı.
- "Davanın kazananı olmadı"
Eski Lübnan Adalet Bakanı Şarıl Rızk ise Uluslararası Lübnan Özel Mahkemesinin kararının ülkedeki siyasi gruplardan herhangi biri için zafer sayılmayacağı değerlendirmesinde bulundu.
Mahkemenin devlet, örgüt veya kurumları değil, şahısları yargıladığına işaret eden Rızk, mahkemeden çıkan kararın ise hukuki bir karar olduğunu dile getirdi.
Rızk, "Yargı kararlarını saygıyla karşılıyoruz. Kararı aleyhinde görenler ise itiraz haklarını kullanabilirler." dedi.
- Karar, Lübnanlı bir kesimi hayal kırıklığına uğrattı
Lübnan'da Refik Hariri suikastı davasında yıllardan beri uluslararası mahkemeden çıkacak karara umut bağlayan bir kesim, hayal kırıklığına uğradığını belirtiyor.
Lübnanlı 21 yaşındaki Muhammed Ramazan, 15 yıldan beri bekledikleri kararın bu olmadığını ifade ederek, "Halk, bir kişinin değil Hizbullah'ın ve Esed rejiminin suçlu bulunmasını bekliyordu." dedi.
Velid Kumayre de mahkemenin verdiği kararla adaletin tecelli etmediğini savundu ve "gerçek adalet için Allah'ın mahkemesini bekleyeceklerini" söyledi.
- Hakkında çok az şey bilinen Ayyaş 15 yıldır aranıyor
Uluslararası Lübnan Özel Mahkemesi, 18 Ağustos'taki duruşmada, Hizbullah üyesi Ayyaş'ı, patlayıcı kullanarak terörist eylem düzenlemek, Refik Hariri'nin yanı sıra 21 kişiyi patlayıcı madde kullanarak kasten öldürmek ve 226 kişiyi kasten öldürmeye teşebbüsten suçlu buldu.
Mahkeme, Ayyaş hakkındaki cezanın açıklanmasını 21 Eylül'de yapılacak duruşmaya bıraktı.
Suikasttan sonra sırra kadem basan Ayyaş, aradan geçen 15 yıla rağmen hâlâ bulunamadı. Duruşmada gıyabında yargılanan Ayyaş'la ilgili bilinenler mahkeme dosyasına giren kısıtlı bilgilerden öteye geçemiyor.
Uluslararası Lübnan Özel Mahkemesinin internet sitesine yer alan bilgilere göre Ayyaş, 10 Kasım 1963'te Lübnan'ın güneyindeki Nebatiye bölgesindeki Haruf'ta dünyaya geldi.
Bundan başka hakkında kayda değer bilgi bulunmayan Ayyaş, Hizbullah içinde üstlendiği rol ve gizemli profiliyle merak uyandırıyor.