Mahmut Geldi´nin Dünya Bülteni´nde "konu ile ilgili" olarak yayımlanan analizi...
Lübnan´da işsizlikle mücadele için geçen ay uygulamaya konan "yasa dışı iş gücü ile mücadele planı", uzun yıllardır kamplarda birçok temel insani haktan yoksun olarak yaşayan Filistinli mültecilerin tepkisine nede oldu. Çalışma Bakanlığının ülkedeki yabancı işçi ile işletmelere getirdiği uygulama ve bu bağlamda Filistinlilere ait 2 işletmenin kapatılması üzerine Filistinli mülteciler yoğun protestolara başladı.
Ülkenin farklı bölgelerindeki kamplarda yaşayan Filistinli mülteciler, Çalışma Bakanlığının yabancı işçi ve işletmelere getirdiği uygulamanın kendilerini hedef aldığını ileri sürerek, bu duruma son verilmesi için lastik yakarak yol kapama, gösteri düzenleme ve genel greve gitme gibi bir dizi eylem başlattı.
Hatta sosyal medya üzerinden Filistinli mültecilere "önümüzdeki haftalarda ülkenin güneyindeki sınır hattına doğru yürüyüşe geçme" gibi bazı çağrıların yapılması üzerine Lübnan ile Ramallah ve Gazze Şeridi´ndeki Filistinli yetkililer arasında başlayan telefon trafiği, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ve Hamas temsilcilerinin Beyrut´a gelmesiyle devam etti.
- Lübnan makamlarının açıklamalarına rağmen protestolar durmadı
Tüm bu tepkiler üzerine Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, perşembe günü yaptığı açıklamayla "Çalışma Bakanlığının yabancı işçilerle ilgili aldığı kararın Filistinli mültecileri kapsamayacağına dair mutabakat sağlandığını" duyurdu.
Konuyla ilgili bir açıklama da Başbakan Saad el-Hariri´den geldi. Hariri, bunun hassas bir konu olduğunu ve Bakanlar Kurulu´na getirilmesi için Çalışma Bakanı Kemil Ebu Süleyman ile görüşeceğini söyledi.
Çalışma Bakanı Ebu Süleyman da aynı saatlerde Meclis´te düzenlediği basın toplantısında, söz konusu planın Filistinliler tarafından yanlış anlaşıldığını savundu.
"Filistinli kardeşlerimizin acıları var. Bizler de onlara sorun çıkarmak değil yardım etmek istiyoruz." diyen Ebu Süleyman, ülkedeki Filistinli mültecilere çalışma iznini ücrete tâbi tutmamak gibi bazı kolaylıklar sağlayacaklarını belirtti.
Ancak Lübnanlı yetkililerden gelen tüm bu açıklamalara rağmen Filistinli mülteciler ile kendilerine destek çıkan Lübnanlı bazı kuruluşlar, geçen hafta ülkenin güneyindeki Sayda kentinde "Sayda´da Filistinliler Cuması" sloganıyla gösteriler düzenledi.
Filistinli mülteciler cuma gününden itibaren sokak gösterilerine ara verse de ülkede en fazla Filistinli mülteci nüfusuna sahip olan Ayn Hilme Mülteci Kampı´ndaki genel grev ise devam ediyor.
- Uygulamanın Filistinli mültecilerin durumunu göz ardı ettiği iddiası
Lübnan Çalışma Bakanı Ebu Süleyman, her ne kadar söz konusu uygulamanın Filistinlileri hedef almadığını söylüyorsa da ülkedeki Filistinli mültecilere yönelik politikalarla ilgilenmek ve mültecilerin sorunlarına çözüm bulmak amacıyla 2005´te kurulan Lübnan-Filistin Diyalog Komitesi bunun aksini ifade ediyor.
Çalışma Bakanı Ebu Süleyman, son olarak yerel bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada, yasa dışı iş gücüyle mücadele planının Filistinlileri hedef almadığını savundu.
"Lübnan´da bir çalışma yasası var ve bizler de bu yasayı hayata geçirmek için bir planı uygulamaya koyduk." diyen Ebu Süleyman, Filistinli mültecilerin tepkilerine anlam veremediklerini söyledi.
Lübnan-Filistin Diyalog Komitesi´nden yapılan yazılı açıklamada ise Çalışma Bakanlığınca hazırlanan "yasa dışı iş gücüyle mücadele planı"nda "Filistinli çalışanların özellikleri ve farklılığını öngören yasal düzenlemelerin göz ardı edildiği" iddia edildi.
Filistinli mültecilerin vatanlarına dönemediği buna karşılık Lübnan´daki üretime katkı sağlayarak ülkenin ekonomik döngüsünü güçlendirdiği vurgulanan açıklamada, 2010 yılında yapılan değişikliklerde Filistinli mültecilerin yabancı işçilerden farklı kategoride ele alındığı ve diğer yabancılardan farklı bir yasal statüye sahip olduğu kaydedildi.
Bakanlık yabancılara ait ya da yabancılar tarafından kiralanan ancak çalışma izni bulunmayan işletmelerin kapatılması, yabancılara ait ticari işletmelerde çalışanların yüzde 75´inin Lübnanlı olması gibi birtakım uygulamalar getirmişti.
Lübnan makamlarının Filistinli mültecilere yönelik bu adımı, ABD´nin Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu´na (UNRWA) yönelik yardımlarını kestiği ve "Yüzyılın Anlaşması" adı altındaki bir planı Filistinlilere dayattığı dönemde atıyor olması "bunun tesadüf olmadığı" yorumlarına neden oldu.
Çalışma Bakanlığının bahsi geçen uygulamasının, Suriyeli mültecileri ülkelerine dönmeye zorlayacak bir adım olduğu söylense de Filistin davası ve Filistinli mültecilerin vatanlarına dönüş hakkı konusunda ABD´nin çizgisine daha yakın duran Hristiyan Lübnan Güçleri Partisi´ne mensup bir bakanın görevde olduğu dönemde gelmesi dikkati çekiyor.
Lübnan Güçleri Partisi Genel Başkanı Semir Caca ise konuyla ilgili açıklamasında, Filistin mülteci kamplarındaki protestoların Çalışma Bakanlığının söz konusu kararından çok öte birtakım siyasi amaçlar içerdiğini savundu.
- Fetih ve Hamas´ın krize yaklaşımı
FKÖ Merkez Komite üyesi Azzam el-Ahmed, gösteriler üzerine geçen hafta Lübnan´a bir ziyaret gerçekleştirerek Filistin´in Beyrut Büyükelçiliği´nde ülkedeki FKÖ temsilcileriyle uzun bir toplantı yaptı.
Lübnan Başbakanı Hariri ve diğer yetkililerle gerçekleştirdiği görüşmelere ilişkin FKÖ temsilcilerine bilgi veren Ahmed, provokasyon amaçlı söylentilerin gölgesinde her türlü gerginliğe yol açabilecek gösterilerin önüne geçilmesini istedi.
Söz konusu uygulamanın sükûnetle ve diyalog yoluyla çözülmesi gerektiğinin altını çizen Ahmed, Lübnan´dan ayrılmadan önce "gösterilere son verilmesi" çağrısını yinelese de Ayn el-Hilve, Miye Miye, Beddavi ve Nehr el-Barid gibi bazı kamplardaki genel grevler hala sürüyor.
FKÖ Merkez Komite Üyesi Ahmed´den hemen sonra da Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye´nin talimatı üzerine Hamas Siyasi Büro Üyesi İzzet er-Rişk ve beraberindeki heyet, Lübnan´daki Filistinli mültecileri etkileyen çalışma planını görüşmek üzere cuma günü Beyrut´a geldi.
Rişk, Hariri ile gerçekleştirdiği görüşme sonrası düzenlediği basın toplantısında, Lübnan´daki Filistinlilerin diğer yabancı işçilerden farklı siyasi bir statüye sahip olduğunu ve buna dokunulmaması gerektiğini belirterek gösterileri haklı bulduğunu söyledi.
Lübnan´daki Filistinlilerin mülteci statüsüne dokunulmasının "kendilerine vatandaşlık verme ve işgal altındaki vatanlarına geri dönüş haklarını ellerinden alma" sonuçlarına yol açabileceğine dikkati çeken Rişk, mültecilere vatandaşlık verme konusunun hem Lübnan hem Filistinliler nezdinde reddedildiğini hatırlattı.
Söz konusu statünün değişmemesinin Lübnan hükümetinin sorumluluğunda olduğunu Başbakan Hariri´ye de ilettiklerini kaydeden Rişk, Filistin ile Lübnan arasındaki her türlü konunun diyalogla çözülmesinden yana olduklarını vurguladı.
- Lübnan´daki Filistinli mülteciler temel haklarından yoksun
Lübnan, İsrail´in işgal ettiği Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan ettiği 71 yılı aşkın süredir Filistinli mültecilerin birçok temel insani ve ekonomik haktan yoksun olarak yaşadığı ülkelerin başında geliyor.
Ülkede, 2001 yılında çıkarılan yasalar gereği bu hak ihlalleri daha da artarak resmileşti. Filistinlilerin, 2001 yılından itibaren mülk edinme ve sahip oldukları mülkü çocuklarına miras bırakma hakkı olmadığı gibi doktorluk, avukatlık, eczacılık başta olmak üzere yaklaşık 20 mesleği yapmalarına da izin verilmiyor.
Filistin mülteci kamplarındaki altyapıya herhangi bir katkı sunmayan ve mülteciler için bütçesinden hiçbir pay ayırmayan Lübnan devleti, ayrıca Filistinlilerin kamuya ait sağlık, eğitim ve sosyal hizmetlerinden de yararlanmasına yanaşmıyor.
Resmi bir devletin vatandaşı olmadıkları için Lübnan´da çalışan diğer yabancılarla aynı hakları talep edemeyen Filistinli mülteciler, inşaat gibi ücreti düşük ancak meşakkatli işlerde çalışmak zorunda kalıyor.
Başta Filistinliler olmak üzere birçok uluslararası kurum ve sivil toplum örgütü, sık sık Lübnan hükümetine seslenerek "onlarca yıldır sürgün hayatı yaşayan Filistinli mültecilere haklarının verilmesi" çağrısında bulunuyor.
- Lübnan´da 12 Filistin mülteci kampı var
Lübnan´ın farklı bölgelerinde yer alan El-Biddavi, Burc el-Baracne, Sabra ve Şatilla, Ayn el-Hilve, Nehru´l-Barid, Raşidiyye, Burc eş-Şemali, El-Bas, Vifel, Miye Miye, Dbaye ve Mar İlyas isimli 12 kampta yaşayan Filistinli mülteciler, hayatlarını çok zor şartlar altında sürdürüyor.
Birleşmiş Milletlerin (BM) verilerine göre, Lübnan´da 483 binden fazla Filistinli mülteci yaşıyor ancak kayıtlı olmayanlarla birlikte bu rakamın 600 bine kadar çıktığı söyleniyor. Lübnan nüfusunun yaklaşık yüzde 10´unu oluşturan bu mültecilerin yarıdan fazlası (yüzde 62), altyapı ve sosyal imkanların çok kısıtlı olduğu 12 mülteci kampında yaşarken geri kalanlar ise kamp çevresinde ve ülkenin farklı bölgelerinde ikamet ediyor.
Mültecilerin statüsüne ilişkin 1951 Sözleşmesi ve 1967 Protokolü´ne taraf olmadığı için mültecilerin haklarının korunması konusunda sorumluluk kabul etmeyen Lübnan, İsrail´den sonra Filistinli mültecilerin en fazla hak ihlaline maruz kaldığı ülke konumunda.
Nüfusunun yarısı 25 yaşın altında olan bu kampların iç güvenliği, farklı Filistinli gruplar tarafından sağlanıyor. Bazı kamplarda bu gruplar tarafından oluşturulan ortak güvenlik birimleri bulunuyor. Yabancılar için girişlerin izne tâbi tutulduğu kampların giriş ve çevresinde Lübnan ordusu görev yapıyor.
Altyapısı olmayan kamplarda, en büyük sorunların başında su ve elektrik sıkıntısı yer alıyor. Nüfus artışının hızla devam etmesi de eğitim ve sağlık imkanlarının her geçen gün daha da yetersiz kalmasına neden oluyor.
Kaynak: dunyabulteni.net