Londra semalarında yankılanan ilk ezan ve Fazl Camii

Londra´da 1926 yılında büyük bir törenle açılan ve adının o dönemki Ahmedi halifesinden geldiği söylenen Fazl Camii, daha sonraları Ahmedi halifelerin konutlarıyla çevrelendi ve Ahmedilerin uluslararası merkezi hâline gelerek büyük önem kazandı. Deniz Bar

Londra semalarında yankılanan ilk ezan ve Fazl Camii

?Doğu ve Batı Southfields´da, öğleden sonra alışılmadık bir toplantı vardı. Londra´nın ilk camii açılıyordu. Dar kubbesiyle zarif bir görüntüye sahip olan cami, District Railway ve banliyödeki villaların ortasına kuruldu. Merasimden sonra imam, banliyönün semalarında kendini gösteren minareden namaz için çağrı yaptı.?

Bu satırlar, bir İngiliz gazetesinde yer alan eski bir haber kupürünün giriş paragrafndan. Bu yazıya da kaynaklık eden bu haberin yer aldığı gazetenin ne ismini ne de tarihini tespit edememiş olsam da kuvvetle muhtemel 1926 yılının Kasımında yayımlandı bu haber. Zira bu satırların yazılmasına sebep olan ?alışılmadık toplantı?, Londra´da duyulan ilk ezana şahit olmak isteyenlerin toplantısıydı ve Southfields´taki bu tarihi ân´ın yaşandığı yer Fazl Camii (Fazl Mosque) idi. Onun da açılış töreninin Kasım 1926 olduğunu biliyoruz.

Nihayetinde, Kasım´daki bu alışılagelmedik toplantı ile beraber Londra, ezanın ilk kez okunduğu camisine (zira ufak bir tartışma sebebiyle de olsa ilk caminin The East London Camii olduğu söyleniyor) kavuşacaktı. Peki, bu tarihi ân´ı yaşatan Fazl Camii´nin kuruluş öyküsü neydi? Haber kupürünün devamındaki ilgi çekici bilgilerle ve Fazl Camii´nin açılış törenindeki havadislerle devam etmeden evvel biraz bundan bahsedelim.

Ahmediler´in açtığı bir cami 

İngiltere´ye (nam-ı diğer Birleşik Krallık) emperyal dönemlerinden kalan en büyük sosyal miras ?belki de- hızla kozmopolitleşen toplumsal yapısı olmuştu. Anglosakson liberalizmi ile emperyal nüfuzun yollarının kesişmesi, Krallığın başkenti Londra´nın kapılarını uzak kıtalardaki (bilhassa da Asya´daki) birçok kişiye/topluluğa açık hâle getirmişti. Nitekim o günden bu yana Londra´nın bu özelliğini koruduğunu, hatta şimdilerde Pakistan kökenli bir belediye başkanına dahi sahip olduğunu görebiliyoruz. İşte böyle bir kozmopolitleşme sürecinde İngiltere´ye yolu düşen kesimlerden biri de Ahmediler olmuştu. Diğer isimleriyle Kadıyaniler.

Her ne kadar Ahmediyye´nin itikadi pozisyonu bizlerin de dahil olduğu ana akım Müslüman fırkalarca ciddi şekilde sorgulansa da, yahut, Ahmediyye´nin İngilizlerin kendi politikalarına angaje olacak ?uysal Müslümanlar yaratma? projesinin bir ürünü olduğu söylense de, nihayetinde kendilerini İslam dairesi içerisinde gören bir grup olarak Ahmediler bugün olduğu gibi 20. yüzyılın başlarında da büyük bir nüfusa ve etkiye sahiplerdi. Londra´ya ayak basmalarının akabinde hızla toplumda kendilerine yer edinmiş ve kendi düzenlerini oturtmuşlardı. Zaten Londra´da ezanın ilk kez okunmasını sağlayacak olan Fazl Camii projesi de düzenini oturtup Londra´ya iyice yerleşmiş olan Ahmedilerin duyduğu bir ihtiyaçtan neşet etmişti. Projenin fiiliyata dönüşü de Ahmedilerin ikinci halifesi olarak bilinen ve Imperial Institute´ta yer alan Yaşayan Dinler Konferansı´nda İslam temsilcisi olarak yer alan Mirza Basheer-ud-Din Mahmood Ahmad´in, 1924 yılında 200 kişinin huzurunda yapılan bir törenle caminin ilk taşını yerleştirmesiyle gerçekleşmişti.  

O dönemin parasıyla binlerce sterlin tutan caminin inşaatı gerçek anlamda ise 1925 Eylül ayında başladı ve yaklaşık 1 yıl sürdü. Yukarıdaki gazete kupürüne konu olan, 1926 yılında büyük bir törenle açılan ve adının o dönemki Ahmedi halifesinden geldiği söylenen Fazl Camii, daha sonraları Ahmedi halifelerin konutlarıyla çevrelendi ve Ahmedilerin uluslararası merkezi hâline gelerek büyük önem kazandı.

Oldukça ses getiren bir açılış töreni

Özel olarak cami mimarisi eğitimi alan ve babası da meşhur bir şehir plancısı olan J.H. Mawson´ın mimarisini tasarladığı ve Doğu´nun camilerinden farklı bir görünüm vermeye çalıştığı Fazl Camii, takvim 1926 yılının Kasım ayını gösterdiğinde ilk namaz çağrısını yapmaya hazırdı. Bu tarihi ân için oldukça ses getirecek bir tören organize edilmişti. Farklı kıtalardan 600 kadar özel davetlinin yanısıra yerel yöneticiler ve İngiltere´deki bazı parlamenterler de törene iştirak etmişti. Dünyanın farklı yerlerinden bu caminin açılışına dair tebriklerini sunmak isteyip bizzat gelememiş olanların mesajlarını ise Fazl Cami´nin müstakbel imamı okumuştu.

Tüm bu merasimi takiben caminin resmi açılışını da Penjap Yasama Konseyi´nin eski üyesi Han Bahadır Şeyh Abdulkadir yaptı. Bu şaşalı açılışa İngiliz basını da kayıtsız kalmayacak ve ?en başta alıntı yaptığımız haber kupürünü yayımlayan gazete de dâhil olmak üzere- türlü basın organları, Fazl Cami´nin açılışını haberleştirecekti. Ancak basının ilgisini çeken bir mesele daha vardı?

Prens Faysal´ın gizemi

Fazl Camii´nin kısaca hikâyesini anlattıktan sonra elimizdeki haber kupürüne döneceğimizi söylemiştim. İşte tam bu noktada dönebiliriz. Çünkü basındaki haberlerde en az caminin açılışına ve inşa sürecine dair haberler kadar yer alan bir mesele de, Prens Faysal´ın Londra´ya bu amaç için geldiği hâlde Fazl Cami´nin açılış törenine neden katılmadığı sorusuydu.

?Naip Emir Faysal´ın (kendini tanıtıyor) açılış seremonisinde yer alıp almayacağına dair bugün özel bir ilgi vardı. Emir´in İngiltere ziyaretindeki temel amaçlarından birinin bu caminin açılışına katılmak olduğu söylenmişti.
?
Yakışıklı genç prensi görmek için herkes çok heyecanlıydı ancak katılım göstermemesi hayal kırıklığı oldu. Emir´in neden gelmediği bir gizem perdesinin ardında kaldı ve bu konuya dair söylentiler ortada dolaşıyor. Ahmediyye´nin gazetelerine göre, Prens´in gelmemesinin sebebi Vahhabi-Ahmediyye karşıtlığıydı. Caminin imamı ise yaptığı açıklamada, Emir´in Ahmediyye´nin faaliyetlerini takdirle karşıladığını söyledi.
?
Caminin kapıları öğleden sonra gümüş anahtarla açılırken tören Kur´an tilavetiyle ve dualarla başladı.
?

Haber kupüründen özet çeviriler yaptığım için Prens Faysal´ın katılım meselesinin haberde ne denli geniş yer tuttuğu anlaşılamasa da bu olay gerçekten büyük merak uyandırmıştı. Wikipedia da bu iştirak etmeme mevzusu için, bugün hâlâ ?mesele gizemini koruyor? yazsa da farklı kaynaklara bakıldığında muhtemel sebebin şu olduğunu çıkarıyoruz: Prens Faysal törene katılmak niyetindeydi ancak Ahmediyye konusunda katı bir tutum alan babası, törene katılmaktan kendisini men etmişti. 

Cami zamanla Ahmedilerin uluslararası merkezi hâline geldi

Ahmedilerin kurduğu camiye nasıl bir tavır sergileneceği tartışması Prens Faysal´ın açılışa katılmaması ile sınırlı kalmadı. Hatta Ahmediyye´nin sahih daire içerisinde kabul edilip edilemeyeceği tartışmaları yapılageldiği müddetçe Fazl Camii´nin cami olarak kabul edilip edilemeyeceğine dair tartışmalar da var oldu. Ancak Ahmediler de bu tartışmaları öngörmüş olacaklar ki caminin açılışını Ahmediyye cemaatinden olmayan, dönemin saygın şeyhlerinden Abdulkadir´e yaptırdılar (normalde Prens Faysal yapacaktı). Ayrıca bu tartışmaları bir kenara bırakan birçok önemli ismin tarih boyunca Fazl Camii´ne yaptığı ziyaretler de camiye zaman içerisinde bir nevi ?meşruiyet? kazandırdı. Örneğin, Muhammed İkbal, Sir Chaudhry Muhammad Zafrullah Khan ve Muhammed Ali Cinnah, vakti zamanında ziyaretlerde bulundular. Hepsinden önemlisi ise 1926´da açılışa katılmamış olan Prens Faysal, 1935´te ?adeta telafi mahiyetinde- Fazl Camii´ne ziyarette bulundu.

Ziyaretlerden bahis açmışken İngiliz Prensi Edward´ın da 2011´de Fazl Camii´ne bir ziyarette bulunduğunu not edelim.

Fazl Camii, bugün, kuruluşunun üzerinden bir asır geçmeye birkaç yıl kalmışken hâlâ tam kapasite hizmet vermeye devam ediyor. Yukarıda da belirttiğim gibi zaten caminin zaman içerisinde Ahmedilerin uluslararası merkezi hâline gelmesi, buraya büyük bir dinamizm katıyor olsa gerek diye düşünüyorum. Geçtiğimiz on yıllarda cemaat kapasitesini de genişletmiş olan Fazl Camii´ni daha yakından görmek isteyenler, Ahmedilerin TV kanalı olan MTA´nın (Muslim Television Ahmadiyya) günün hemen her saati cami içerisinden yaptığı yayına göz atabilirler.

Deniz Baran