İndependent Türkçe’den Cihat Arpacık’ın konu ile ilgili haberi…
Libya'da çalışan Türk vatandaşlarının 2 yıla yakın bir süre yaşadığı esaret hayatı geçtiğimiz günlerde sona erdi.
5 Şubat 2020'de Halife Hafter'e bağlı güçlerinin Sirte'yi ele geçirmesinden bir ay sonra, kentteki Türkler tek tek tutuklanmıştı.
Sirte'deki siyasi şubede sorgulandıktan sonra Bingazi'deki siyasi hapishaneye götürülen Türkler, askeri birlikler ve Mısır sınırındaki bir başka hapishane de dahil olmak üzere farklı yerlerde tutuldu.
Kurtarma sürecinin tamamlanmasının ardından Katar'ın başkenti Doha'ya götürülen Türkler oradan da Türkiye'ye getirildi.
Esaretin ardından 8'inci ve son durak Ankara oldu.
"Siyasi şubede sorgulandık, 6 saat uzaklıktaki cezaevine götürüldük"
Alıkonulan isimlerden biri de Sirte'de tatlıcı dükkanı işleten Halil Gözel'di.
Mersin'deki evinde Independent Türkçe'ye konuşan Gözel, esaret hayatını anlattı.
Tutuklandıktan sonra apart topar arabaya bindirilerek iç güvenlik servisine götürüldüklerini söyleyen Gözel, "Hiç sorgulanmadan 4 gün boyunca orada tutulduk. 9 Şubat öğleden sonra 7 Türk vatandaşı, 3 de Libyalı olarak kapalı kasa bir arabaya atıldık. Balık istifi gibi üst üsteydik. 6 saatlik bir yolculuğa çıktık. Mola vermeden, hiçbir ihtiyacımızı karşılamamıza izin verilmeden Bingazi'deki siyasi cezaevine götürüldük. 2'şer, 3'er kişi halinde bizi alıp tuvaletin içine koydular. Hücrede 15 günün sonunda bizi tıraşa çıkardıklarında, daha önce tutuklanan Hataylı başka arkadaşları yanımıza getirdiler. Onlar bize tercümanlık yaptı" dedi.
Halil Gözel / Fotoğraf: Independent Türkçe
"Hem fiziksel hem psikolojik şiddet gördük"
Cezaevinde hem fiziksel hem psikolojik şiddetle karşılaştıklarını belirten Gözel, "Ama hiç umutsuzluğa kapılmadım. Bizi kurtaracaklarını biliyordum ve bunu bekliyordum. Tek sıkıntımız ise ailelerimizin bizim durumumuzdan habersiz olmasıydı" diyen Gözel, 6 ay boyunca cezaevinde tutulduklarını belirterek bu sürenin sonunda Tarık bin Ziyad ismi verilen bir askeri birliğin içinde şartları çok kötü bir hapishaneye nakledildiklerini ifade etti.
Bu askeri birliğin Halife Hafter'in oğlu Saddam Hafter'in kontrolünde olduğunu aktaran Gözel, "Süreç kötüydü yani… Orada 4 ay 10 gün kaldık, 20 Aralık 2020'de 'artık gidiyorsunuz' dediler ve bir misafirhaneye aldılar. 2-3 gün içinde bırakacaklarını söylemişlerdi ama misafirhanede 55 gün kaldık. Şartlar nispeten daha iyiydi ve artık kurtulmayı bekliyorduk. 13 Şubat 2021'de bir gece vakti apar-topar arabaya koydular. Nereye gittiğimiz sorduk ve 'diğer otele gidiyorsunuz' cevabını verdiler. Kurtulmayı beklerken yine o kötü şartların olduğu askeri birliğin içindeki cezaevine geldiğimizi gördük" diye konuştu.
Türkler bir süre Halife Hafter'in oğlu Saddam'ın (solda) kontrolündeki bir askeri birliğin içindeki hapishanede tutuldu / Fotoğraf: Facebook
"Hafter'in oğlu bizi aldı ve..."
Bazı mahkumlar ve iyi gardiyanların kendilerine "kurtulacaksınız" dediğini aktaran Gözel, "17 Kasım gecesi, Hafter'in oğlu Saddam hapishaneye gelerek bizi aldı ve havalimanına götürdü. Öğleden sonra tekrar arabaya bindirdiler. Hala nereye gideceğimizi bilmiyorduk. Karşımızda Katar Havayolları'na ait özel bir uçak vardı. Hafter'e bağlı görevliler, Katarlı 2 yetkili ve 7 Türk vatandaşı havalandık. Katar'ın başkenti Doha'ya indik ve sağlık kontrolünden geçtik. Türk yetkililer orada ifadelerimizi aldı. 1 gün sonra Türk Havayolları'na ait özel bir jetle sağ salim bir şekilde Güvercinlik Havalimanı'na indirildik" ifadelerini kullandı.
Fidan'la kucaklaştık, Erdoğan'la telefonda konuştuk
Türkiye'de "Üst düzey bir ilgi ve alakayla" karşılandıklarını anlatan Gözel, Ankara'daki havaalanında Milli İstihbarat Başkanı Hakan Fidan'la karşılaştıklarını söyleyerek sözlerini şöyle tamamladı:
"Bizimle tek tek kucaklaştı. Beraber çay-kahve içtik. Sayın Cumhurbaşkanı ile telefonda görüşmemizi sağladı. Cumhurbaşkanı bize geçmiş olsun dileklerinde bulundu. İnsan duygusal anlar yaşıyor. Özgürlük kutsal bir kavram. Ona kavuştuğumuz için çok mutlu olduk."