Türkiye, Libya savaşının aktif tarafı olarak Trablusgarp hükümetini desteklemektedir. Deniz ve hava yolu üzerinden Trablusgarp hükümetine silah, drone ve insan kaynağı sunan Türkiye, Libya sahasının tartışılmaz oyun kurucusu olduğunu dünyaya gösteren bir politika izlemektedir.
Türkiye, Libya’da askeri gücünü sahaya sürmüş ve hiçbir devletin askeri gücünü test edemeyeceği şeklinde bir mesajı dünyaya vermektedir.
Türkiye, Trablusgarp hükümetine sağladığı askeri destek sayesinde Hafter güçlerinin, bazı yerlerde geriletilmesini sağlamıştır.
Hafter’in geriletilmesinden sonra Trablusgarp hükümeti, büyük bir özgüven kazanmış, Sirte-Cufra hattının ötesine gözlerini dikmiştir.
Mısır, Fransa ve Rusya, Trablusgarp güçlerinin ilerleyişini durdurmak için tarafların ateşkes imzalamasını istemişlerdir.
Türkiye ve Trablusgarp hükümeti, ateşkes önerilerini reddetmiş, Hafter güçleri tam olarak yenilgiye uğratılıncaya kadar ilerleyişin sürdürüleceği şeklinde kararlı bir duruşu ve mesajı dünyaya vermektedirler.
Türkiye, Doğu Akdeniz, Libya ve Kuzey Afrika’da oyun kurucu hegemonik güç olmayı arzulamaktadır.
Doğu Akdeniz ve Libya’daki enerji kaynaklarından pay alabilmenin yolunun Trablusgarp hükümetinin Libya’daki iç savaşı kazanmasından geçtiğini düşünen Türkiye, Fransa, Mısır, Yunanistan gibi ülkelerin ne söylediğini ciddiye almamaktadır.
Türkiye, Hafter güçlerinin etkisizleştirilmeden Libya’da kontrolün sağlanamayacağının farkındadır.
Mısır, son dönemde Hafter güçlerinin Türkiye ve Trablusgarp ortak operasyonlarıyla geriletilmesinden ve operasyonun Sirte-Cufra hattının ilerisine taşınmasından rahatsızlık duymanın ötesinde, korkmaktadır.
Mısır Devlet Başkanı Sisi, Mısır-Libya sınırındaki Matruh askeri üssüne giderek Sirte-Cufra’nın kırmızı çizgi olduğunu belirttikten sonra Mısır ordusuna gerektiğinde Libya’ya askeri müdahalede bulunulacağını söylemiştir.
Mısır, açık bir şekilde Libya ve Türkiye’ye savaş ilan etmiş durumdadır. Sisi, gerektiğinde askeri müdahale yapılacağı sözleriyle askeri ve siyasal mesajlarını birlikte vermektedir.
Sisi, Mısır’ın müttefikleriyle tam olarak işbirliği içinde olduğu mesajının yanında Amerika’nın Türkiye’nin ilerleyişini durdurmak üzere harekete geçmelerini istemektedir.
On yıldır süren Libya savaşı, Suriye savaşı kadar karmaşık ve güç bir tablo içinde yürümektedir.
Libya ve Suriye savaşının ortak noktası, her iki alanda da çatışma vekalet güçleri üzerinden sürmektedir.
Libya savaşı, bir vekalet savaşıdır. Türkiye-Katar ikilisi, Trablusgarp hükümetini desteklemektedir.
İtalya, Türkiye’nin Libya politikasına destek vermektedir. Mültecilerin önlenmesi ve ekonomik ilişkilerden dolayı Almanya, Türkiye ve Trablusgarp hükümetinin yanındadır.
Akdeniz’de Türkiye ve İtalya’nın gerçekleştirdiği ortak deniz tatbikatları, aslında Fransa başta olmak üzere karşı bloka verilen gözdağı niteliğindedir.
Diğer taraftan Mısır-Rusya-Birleşik Arap Emirlikleri, Hafter güçlerinin arkasında durmaktadır. Rusya, Tobruk ve Trablusgarp hükümetleriyle ilişkilerini sürdürmeye devam etmektedir.
Fransa ve Yunanistan, Hafter’i destekleyen diğer güçlerdir. Türkiye ve Fransa arasında sıkışan NATO, Libya konusunda şimdiye kadar etkin bir politika ortaya koyamamıştır.
İngiltere ve İtalya’nın Türkiye’yi desteklemesi, Türkiye’ye Libya’da büyük alan açmaktadır. Emperyal bir güç olduğunu düşünen Türkiye, Libya ve Kuzey Afrika’ya radikal bir giriş yapmıştır.
Türkiye, Amerika’nın Libya’da daha faza aktif olmasını istemektedir. Amerika, Mısır’ın çok güçlü bir müttefikidir.
Amerika, aynı zamanda Rusya’nın Libya’da güçlenmesini de istememektedir. Amerika’nın bu zor açmazını değerlendiren Türkiye, Amerika’ya Rusya’yı durdurmak istiyorsan Mısır ve Hafter’e engel olma mesajı vermektedir.
Türkiye, Amerika ve Rusya arasındaki çelişkileri kullanan usta bir oyuncu gibi hamlelerde bulunmaktadır.
Mısır Devlet Başkanı Sisi, Türkiye’ye ve İhvan’a karşı oluşuyla bilinmektedir. Mısır başta olmak üzere BAE ve Suudi Arabistan, Türkiye’nin İhvan’a verdiği destekten rahatsızdırlar.
Fas, Tunus, Cezayir başta olmak üzere bir İhvan kuşağının oluşma ihtimali, Arap yönetimlerinin büyük kabusudur.
Trablusgarp yönetiminin İhvan ve Türkiye kontrolünde olması, Arap ülkelerini rahatsız etmektedir. Arap Birliği, Libya’dan bütün yabancı güçlerin çekilmesine yönelik çağrıda bulunmuştur.
Türkiye’nin Irak ve Suriye’den sonra Libya coğrafyasında aktif askeri müdahalelerde bulunması, Mısır başta olmak üzere Arap ülkelerini telaşlandırmıştır.
Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Rusya adına Mısır-Libya sınırında bulunan Matruh üssünde Sisi, Libya’ya müdahale etme tehdidinde bulunmakta ve Sirte-Cufra’nın kırmızı çizgi olduğunu söylemektedir.
Sirte, Libya’da bütün taraflar için kırmızı çizgi durumundadır. Sirte’de, Cufra hava üssü ve üç yüz kilometrelik açık alan bulunmaktadır.
Rusya, Güney Akdeniz’de kendisine bir dayanak noktası oluşturmak için Cufra’da askeri bir üsse sahip olmayı istemektedir.
Suriye’de Hımeymim üssüne sahip olan Rusya, Cufra üssü sayesinde Akdeniz’de stratejik bir deniz üssüne sahip olacaktır.
Amerika ve NATO, Rusya’nın Sirte’de bir askeri üs kurmasına karşı çıkmaktadırlar. Sirte, Petrol Hilali olarak anılan bölgenin merkezinde yer almakta ve petrol ihracatının yüzde altmışı buradan yapılmaktadır.
Kontrol ettiği bölgeleri elinde tutmak için Hafter güçleri, Sirte’ye sahip olmanın stratejik önemde olduğunun farkındadırlar.
Sirte’ye sahip olmadan Libya’da hiç kimsenin hakim olmayacağını bilen bütün taraflar, bu bölgeye sahip olmak için büyük bir mücadele içindedirler.
Türkiye ve Mısır, önemli askeri güçleri olan ülkelerdir. Dünyadaki dokuzuncu güçlü orduya sahip olduğu söylenen Mısır’a karşı Türkiye güçlü orduya sahip olma açısından on birinci sıradadır.
İki ülke, F-16 gibi savaş uçakları olan ordulara sahiptirler. Mısır ve Türkiye, Batı ülkeleri tarafından üretilen silahları kullanmaktadırlar.
Kağıt üstünde güçlü gözüken Mısır ordusunun, uzun zamandan beri bir başka orduyla savaşma tecrübesine sahip olmadığını not etmeliyiz.
1962 yılında Yemen’de Mütevekkil krallığına karşı Cumhuriyetçileri desteklemek için müdahalede bulunan Mısır’ın bu operasyon sonrasında ordusunun çok yıpranması şeklinde tarihsel bir tecrübesi vardır.
Türkiye, yıllardır Suriye ve Irak’ta askeri operasyonlarda bulunmaktadır. Türkiye’nin güçlü bir deniz gücü vardır.
Türkiye, sahip olduğu askeri güç sayesinde Libya ve Doğu Akdeniz alanlarında isteklerini kabul ettirmeye çalışmaktadır.
Mısır, Türkiye ile direkt bir savaşı göze almaktan ziyade Trablusgarp hükümeti güçleriyle Hafter’i kullanarak bir vekalet savaşını tercih edeceğini söyleyebiliriz.
Askeri ve ekonomik risklerinden dolayı Mısır, direkt bir savaş yerine Türkiye ve Trablusgarp hükümetine karşı Hafter’i kullanarak bir vekalet savaşı verecektir.
Libya’yla 1200 kilometrelik uzun bir sınıra sahip olan Mısır’ın çok kolay bir şekilde bu ülkeye askeri müdahalede imkanının olduğunu ayrıca not etmeliyiz.
Trablusgarp hükümeti güçlerinin Sirte-Cufra hattının ilerlemesi halinde Mısır, Türkiye ile komşu olmayı istememektedir.
Sisi’nin müdahale mesajı, bütün tarafları ayağa kaldırmıştır. Müdahale söylemine rağmen Mısır’ın mevcut şartlarda Libya’ya askeri müdahalede bulunacağını, Türkiye-Trablusgarp güçleriyle çatışacağını söylemek için vakit çok erkendir.
Libya sahasındaki bütün aktörler, Amerika’nın desteğini alarak kendi pozisyonlarını güçlendirmeye çalışmaktadırlar.
Mısır, Amerika’nın onayı ve desteği olmadan Libya’ya bir askeri müdahalede bulunmayacaktır.
Bundan sonra Libya’daki çatışmanın vekalet savaşı şeklinde yaygınlaşacağını, derinleşeceğini ve yoğunlaşacağını söyleyebiliriz.
----
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.