Gazete Duvar'dan Mühdan Sağlam yazdı;
Uluslararası gündemde Rusya ile Ukrayna arasında gerilimin yeniden tırmanması, Türkiye’nin alacağı tutum ve ABD gemilerinin Karadeniz’e belli bir süre dahilinde demirleyecek olması üst sırada. Vitrinde bunlar yaşanıyorken, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov son üç haftadır hem ABD basını hem Asya Pasifik’te yakından izleniyor. Türkiye’de yeteri kadar gündeme gelmese de Lavrov’un önderliğinde Rusya’nın Asya Pasifik’te bazı adreslerdeki temasları, burada görüşülen konular, Rusya’nın Asya Pasifik politikasına dönük önemli ipuçları sunuyor. Bu hafta Lavrov’un Hindistan’daki temaslarını ve bunun Rusya için önemini ele alacağız.
Sergey Lavrov, mart ayından bu yana Asya Pasifik’te yoğun bir mesai harcıyor, Çin’in ardından Güney Kore’ye giden kıdemli diplomat, 5-6 Nisan’da Hindistan’ı, 7 Nisan’da da Pakistan’ı ziyaret etti. Lavrov’un iki adresteki temasları, bölgesel sorunlar konusunda Moskova’nın üstleneceği role ilişkin stratejiye dayanıyor. Ziyaretinin ilk durağı Hindistan’da Lavrov, beklenin aksine Başbakan Narendra Modi ile görüşmedi. Bunun yerine mevkidaşı Subrahmanyam Jaishankar ile bir araya geldi. İki heyetin görüşmesinin basına olan açık kısmında stratejik ilişkilerin 22’nci yıla girmesi anıldı.
22’nci yılına giren stratejik ilişkilerin anılması önemli, ancak iki devletin ilişkileri çok daha uzun bir tarihe sahip. Hindistan 1947’de bağımsız olduktan sonra Pakistan ve Çin ile yaşadığı anlaşmazlık ve savaşlarda en büyük yardım ve desteği SSCB’den görmüştü. İki devlet arasında 1971’de imzalanan dostluk anlaşmasıyla yakalanan yakınlık, SSCB’nin ardılı Rusya ile de sürdü. Nitekim Modi göreve geldiği 2014’te “Hindistan’da herhangi bir çocuğa ‘Hindistan’ın dostu kimdir?’ diye sorarsanız size ‘Rusya’ yanıtı verir” diyerek de başbakanlığında bazı merkezlerle uyumlu olmaya devam edeceği mesajı vermişti. Modi iktidarının 7’nci yılına girdi, artık Yeni Delhi-Moskova ilişkilerinde alışık olunmayan bazı pürüzler var.
Rusya ile Hindistan arasında tarihsel bağların yanında, ekonomi ve savunma alanında da ciddi bir işbirliği var. Hindistan, askerî teçhizat ve savunma ekipmanlarını Rusya’dan alıyor, ki Rusya’nın en önemli müşterisi. Aslında Yeni Delhi’nin S-400 talebinin olduğu biliniyor, ancak ABD’nin S-400 alan devletlere dönük yaptırımları Hindistan’ın adımlarını yavaşlatmasına neden oluyor.
Benzer biçimde Rusya ile Hindistan arasında güçlü enerji bağları var, hem Rusyalı şirketlerin Hindistan rafineri sektöründe hem de Hindistan şirketlerinin Rusya’nın enerji projelerinde payları var.
Bölgesel ve küresel bağlamda iki devletin yan yana olduğu iki platform var: BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) ve Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ). Bu oluşumlardan BRICS, yıllık zirvelerle küresel gelişmelerden finansal oluşumlara kadar pek çok konuyu masaya yatırıyor. Öte yandan ŞİÖ, Rusya ve Çin ortaklığında kurulmuş bir yapı. Hindistan, bu oluşuma girmek için uzun süre bekledi. Nihayetinde 2017’de Pakistan ile beraber ŞİÖ’ye üye oldu. Üyelik sürecinde Çin’in “Önce Pakistan” derken Rusya’nın “Peki Hindistan ne olacak?” çıkışı, söz konusu dönemde ŞİÖ içinde gerilime de neden olmuştu, ancak her iki devletin aynı anda alınmasıyla tansiyon biraz da olsa yatıştı. Hindistan hem Pakistan hem Çin ile sorunlu ilişkilere sahip, ki bu durum taraflar arasında savaşlara neden oldu. Zaman zaman bu devletlerle Hindistan arasında hâlâ sınır çatışmaları yaşanıyor. Yeni Delhi, Pekin ile İslamabad’ın yakınlaşmasından rahatsız, Rusya bu açıdan önemli. Bir de resme giren ABD var.
ABD, Pakistan ile yakın bir bağa sahipken SSCB, Hindistan ile yan yana oldu. Bu durum Soğuk Savaş sonrasında da ilişkilerde karşılık buluyor. Buna bir de ekonomik gücü gittikçe artan Çin’in Hindistan ile yaşadığı anlaşmazlıklar ekleniyor. İki devlet Rusya’nın araya girdiği görüşmeler haricinde pek yan yana gelmiyor. Öte yandan Rusya da ABD gibi geçmişte sınırlı ilişkileri olduğu devletlerle ilişkilerini güçlendirmek istiyor. Bu noktada Rusya için Çin ile Pakistan önemli. Nitekim Lavrov’un Hindistan dışında bu iki ülkeyi de ziyaret etmesi bunun göstergesi.
Öte yandan, ABD-Hindistan ilişkileriyse özellikle son yıllarda ivme kazandı. ABD’nin Çin ile rekabeti, Hindistan ile Çin ilişkilerindeki sorunlar, ABD açısından Hindistan’ı ayrıca önemli kılıyor. Nitekim ABD 2007’de ABD’nin desteği ve Japonya’nın girişimiyle kurulan Dörtlü Güvenlik Diyalogu (Quadrilateral Security Dialogue-Quad) hükümetler arası oluşumu bu anlamda ABD çabalarının örneklerinden. Quad, ABD, Japonya, Hindistan ve Avustralya’dan oluşuyor, temel amacı bölgede Çin’in gerilime neden olan politikalarına çözüm bulma. Rusya başından beri bu oluşuma Çin’in dahil olması gerektiğini söylese de bu gerçekleşmeyecek, çünkü bu devletleri bir arada tutan zaten Çin’den duyulan rahatsızlık.
ABD açısından Hindistan’ı cazip kılan iki neden daha var: Ekonomi ve jeopolitik. Ayrıca tıpkı Rusya gibi, ABD de Hindistan’a savunma ekipmanları satmayı istiyor, çünkü ABD açısından Hindistan yalnızca Çin için değil, Rusya için de dengeleyici bir güç. Üstelik bu atılım ABD’ye hem ekonomik katkı sunacak hem de Rusya dengelenecek. Modi ve ABD hükümeti arasında son yıllardaki sık görüşme takvimi, anlaşmalar bu durumun yansıması. Nitekim Lavrov Hindistan’dayken, Biden yönetiminin İklimden Sorumlu Başkanlık Temsilcisi John Kerry de Hindistan’daydı, hatta Modi’nin Lavrov ile görüşmemesinde ABD’nin etkili olduğu iddia ediliyor, diğer iddia Lavrov’un Pakistan’ı da ziyaret edecek olmasıydı.