"Osmanlı’da faiz var mıydı?” sorusuna normal şartlarda “Herhalde yoktur” diye düşünmemiz gerekir. Osmanlı Müslüman bir devlet, niye faize izin versin ki?
Doğru cevap, “Vardı.” Para vakıfları yüzde 12 civarında faizle ihtiyaç sahiplerine borç veriyordu.
Bu gerçekliği yazarımız Taha Akyol Merkez Bankası’nın kuruluşunu ve dönemler içindeki serencamını anlattığı ‘Laf dinlemedi’ kitabında (Doğan Kitap) tarihsel ark plan bilgisi olarak anlatmış.
Fakat kitaba ad olan “Laf dinlemedi” cümlesini ilk hatıra getiren para vakıflarının sahipleriyle ilgili herhangi bir anlatım değil.
Diyor ki Taha Bey, “Kanuni zamanında Şeyhülislam Çivizade’nin faiz haram olduğu için para vakıflarını kapattırması ticaretin geliştiği Balkanlar’da çöküntü yaratmış, Kanuni, farklı görüşte olan Ebussuud Efendi’yi Şeyhülislam yapmış o da para vakıflarının yüzde 12 faizle kredi verebileceğine dair fetva çıkarmıştı.”
Aklıma düşen, kitabın adından mülhem olarak, “Çivizade de mi laf dinlemedi?” sorusu oldu.
Biraz araştırdım. Çivizade Muhyiddin Efendi’nin azledilmesi için birden fazla sebep sayılabilir. İbn Arabi’yi, Mevlâna Rumi’yi eleştiriyormuş. Para vakıflarını yasaklaması da şikâyet konusu olmuş.
Neyse, para vakıfları Ebussuud Efendi’den sonra yeniden iktisadi hayattaki yerini almış.
(Yine de kaldırılıp bir kenara atılmamış Çivizade. Sahn-ı Seman müderrisliğine tayin edilmiş daha sonra Rumeli Kazaskerliği’ne getirilmiş.)
Bir başka “Laf dinlememe” vakası anlatmış Taha Bey. 1931 yılında cereyan ediyor.
“Tarım bakanı destekleme alımları amacıyla Merkez Bankası’ndan kredi alabilmek için Başbakan İsmet Paşa’nın Merkez Bankası Genel Müdürü ile konuşmasını rica eder. İsmet Paşa Genel Müdür Selahattin (Çam) Bey’i makamına çağırır. Bir saatlik toplantıdan sonra Bakanlar Kurulu toplantısına geçen İsmet Paşa tarım bakanını yanına çağırarak bir daha kendisinin Merkez Bankası Umum Müdürü ile muhatap edilmemesini ister.
“Selahattin Bey böyle bir kredi vermesi durumunda enflasyon yaratacağını anlatarak başbakanı ikna etmiş, krediyi vermemiştir.”
Taha Akyol Menderes, Demirel, Özal, Çiller ve Ecevit dönemlerindeki iktisadi meselelere de Merkez Bankası’nı merkeze alarak göz atıyor.
Ekonomik krizler tabii ki bir tek sebebe bağlanamaz. Ancak, Akyol’u okurken hatırlıyoruz. 1994 krizinin sebeplerinden biri Çiller’in atadığı Merkez Bankası Başkanı Prof. Bülent Gültekin’in laf dinlemesi.
“1993 yılının bütününde iktidarın Merkez Bankası’ndan kullandığı avans 11 trilyon lira iken 1994 Ocak ayının 20. Gününde bu rakam 29 trilyon lirayı aşmıştı.”
Aslında sorunu görüyor Bülent Gültekin. Fakat ekonomi Profesörü Çiller seçim iyice yaklaştığı için para musluklarını kısmak ya da acı reçete uygulamak istemiyor.
Gültekin, lafı dinlenmediği için 31 Ocak 1994’te istifa ediyor.
Tabii, laf dinlemeyen Başbakansa sen istifa edersin.
Mahalli seçimden birkaç gün sonra 5 Nisan krizi patlıyor.
Taha Bey 2001’deki, Cumhurbaşkanı Sezer’in Başbakan Ecevit’e anayasa kitapçığını fırlatmasıyla patlayan krizi de etraflıca anlatıyor.
Cumhurbaşkanı Sezer BDDK’yı denetlemesi için Devlet Denetleme Kurumu’na emir veriyor. Ecevit “Denetime denetim olmaz” diyor.
“Sezer- DDK anayasadan kaynaklanan görevini yerine getiriyor. Denetimin denetimi olmaz diyorsunuz. Beni yıpratmaya çalışıyorsunuz. Siz bu anayasayı okumuyor veya okuduğunuzu anlamıyorsunuz.”
Biraz sonra tartışma kamuya mal oluyor. Sonrası kriz. Krizden Kemal Derviş’in reformlarıyla ve 2002’de gelen AK Parti iktidarıyla kurtuluyoruz.
AK Parti iktidarı iktisadi açıdan başlangıçta sorunsuz. Hükümet programında Başbakan Erdoğan net bir biçimde ifade ediyor: “Merkez Bankası ve finans sektörünün düzenleme ve denetiminden sorumlu üst kurulların üstlendikleri rol ve fonksiyonu yerine getirecek bağımsızlığa sahip olması ön planda tutulacaktır.”
Bu sorunsuzluk hali 2011’e kadar devam ediyor.
Sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Merkez Bankası’nı hedef alan eleştirileri başlıyor. Mesela Erdem Başçı’nın yönetimindeki Merkez Bankası 2015’te faizi yüzde 10’dan 9,5’a indirdiğinde Erdoğan “Sen dalga mı geçiyorsun! Yükseltirken 5 puan birden indirirken yarım puan. Bu faizle bir ülkede yatırım olabilir mi? Benim bu noktadaki anlayışım bu, faiz sebeptir, enflasyon neticedir.”
Sonrasını biliyorsunuz. Birbiri ardınca görevden alınan Merkez Bankası başkanları, arka kapıdan piyasaya satılan milyar dolarlar, Merkez Bankası’ndan zamansız çekilen ihtiyat akçeleri…
Ama hatırlamak, hafızanızı tazelemek istiyorsanız, Taha Akyol’un tarihe not düştüğü “Laf dinlemedi”yi tavsiye ederim.