İmgenin Ortaya Çıkışı
İmge, yaşanan gerçekliğin öznel bakışla tasarımına dayanır. Gerçeklik gibi nesnel olmayan bu tasarım, özgül ve özgürdür. Yeni çağrışım değerleri olan anlamlar bu öznel tasarım üzerinden oluşturularak dilin anlam alanını genişletilmektedir. İmge sözcüğünün geniş bir anlam yelpazesi olduğunu belirterek başlayalım. Bu kavram hayattaki pek çok kullanımı içeren kalıp / klişe metaforları ifade ediyor. İmgenin tanımı ve tasnifi bakımından çok farklı düşüncelerin olduğu da vakıadır. İmge esasen bir mesele olsa da, anı, resim ve görüntü üzerinden oluşan basit bir zihin eylemi, bir ışık patlamasıdır. Ancak şiiri çok yönlü etkileme potansiyeline sahiptir. (Anlam, yapı, perspektif vb.)
Şairin dış dünyadan edinimleri gözlem olarak ortaya çıkar. Bundan sonrası her şairde farklı oluşum aşamaları izlese de ortak yanları vardır. Fark; her şairin üslubu ile yakından ilgilidir, özgünlüğün de görülebilir olduğu; o şaire mahsus tanım-tasvir-ifade gücü… Ortak yan ise; duyarlılık ve sanatsal etkinliğin, hayatın nesne ile ilişkisinin imge üretiminde temel olmasıdır.
İmgenin oluşmasında başta gelen bir mesele de, şairin seçtiği anlamları hangi sözcük üzerinden ifade edebileceği hususunda karara varabilmesidir. Çünkü milyonlarca anlamı ifade edebilmek için dilde sınırlı sayıda kelime vardır. Şair bu noktada farklı yönelimlere gidebilir. Bu yönelimler kısaca şöyledir: başka dillerden kelime alma, kendi dilinde kelime türetme, var olan kelimeyi anlam haritasından çıkararak başka anlamlar yükleme, alışılmadık bağdaştırmalar, sapma ve göçüştürmeler, anlamsızlık vb… Dolayısıyla imge için şu gerçeklik yaygın şekilde kullanılır: günlük dilde olmayan şekilde, farklı anlam dünyasına ait bir kelimenin; değişik, ilginç, yeni, şaşırtıcı ve orijinal kullanımıdır. Neticede ortaya çıkan durum; şairin eseri ekseninde oluşan bir bilinç ve poetik bir duruş ifadesidir.
Konunun şümulü açısından mazmun ve serbest çağrışımla ilgili de temel notları ifade etmek yerinde olacaktır sanırım. Mazmun, dolaylı-zımnî, kalıp anlatım, gizli anlatım demektir. Mazmun ve imge arasındaki ilinti; imgenin de mazmunun da oluşumundaki ortak yanlarla ilgilidir. Şöyle ki, her ikisinde de kelimeler kendi anlamları dışında bir anlamı çağrıştırır. Farklılık ise, imge oluştuğu an okur için donar, okur o görüntüyü anlamaya-yorumlamaya çalışır. Yorumlama farkı da alımlama estetiğini oluşturur. Mazmunda ise çağrışım oluşurken şair bazı bilgilere atıf yapar. (İlimsiz şiir temelsiz duvardır. Fuzuli). İmge yoruma, mazmun ise bilgiye istinat eder. Bundan dolayı modern şiir klasik şiire göre daha kapalı, daha öznel ve daha karmaşıktır. Öte yandan mazmun kültür ve medeniyet birikimi iken, imge şaire ait şahsi birikim ifadesidir. Bu anlamda klasik şiir, medeniyetin müştereklerinin (hayal, hassasiyet) sonucu; modern şiir ise bireysel-öznel ifadelerdir. Neticeden geriye bakıp şiir mecraının durakları görülebilir. Toplum yapısındaki değişimlerin tetiklemesiyle kültür, sanat ve edebiyatta da değişimlerin meydana gelmesi kaçınılmazdır. Toplumdaki ortalamanın (tip) şiirinden (klasik şiir), bireyselliğin önde olduğu modern şiire gelindi. Bu hususta yargı belirtmek yerine; her şairin kendi ekseninde olmasının, yazdığı şiire göre imgeler kurmasının ve her şairin özgün olmasının imge bağlamında çeşitlilik ve zenginlik oluşuyla duygu ve düşüncelerimizi çerçevelendirmeliyiz.
Radikal İmge ve Şadi Oğuzhan Şiiri
Radikal imgenin olumlu ve olumsuz yanları birlikte kullanılıyor. Bu biraz kriz-fırsat ikilemini andırıyor. Seçilen göstergenin (kelime-kavram) hem basit ve sade, hem de çağrışımının bol olması gerekiyor. Zıtlıklarda hayat buluyor. Özellikle fikrî arka planı güçlü şiirlerdeki “biz-onlar” ikilemi genellikle radikal imgeye dayanıyor. Yine çokça istiare ve eğretilemelerden oluşuyor ana gövde. Bir diğer yanı da metafizik gel-git haline dayanması. Bu tarafıyla radikal imge örnekleri edebiyatımızda Necip Fazıl ve İsmet Özel gibi şairlerde bariz şekilde bulunuyor.
Radikal imgelerin aslında şiirden çok nesire uygun / yakın, (Doğan, 2013) teknik, faydacı veya basit (DAŞDEMİR, 2013) olduğu yolunda çokça görüş var. Hatta yoğun zihinsel çatışmaların dile getirilmesi bakımından düşünsel ve politik söylem için en uygun zemin (Korkmaz, 2002) olduğu ifade edilmektedir. Radikal imge üzerine kurulan metnin manzume olarak kalabileceği, şiir katına ulaşamayacağı iddia edilir. Ancak bu olumsuzluk ifadelerinden sonra hemen hemen bütün görüşlerde “lirizm” istisnası getirilir. Radikal imgeyi tasnife sokan da aslında lirizmdir.
Şadi Oğuzhan’ın Kuş Günlükleri (Oğuzhan, 2021) kitabının ikinci baskısı Nisan 2021’de Çıra Edebiyat tarafından yapıldı. Şiir kitaplarının geneli için bu nadir gelişen bir durum. Kitap kapağı sade bir dizayna sahip. Bir kalem var, kalemin ürünü de kuşlar. Çokanlamlılığa kapı açan bir dizayn bu. Kuşlar, hem kelime, hem anlam, hem özgürlük, hem şiir. Düz mantıkla, yazmak özgürlüktür, şiir uçar vb demekten kendimi alamıyorum! Arka kapakta Çıra Edebiyat kitaplarının tamamında gördüğümüz şekilde klasikleşmiş tasarım yapılmış. Bu tasarımda iki birimlik beş mısra var. Kitap iki bölüm ve yirmi beş şiirden mürekkep.
Şadi Bey’in sözü geçen eserinin değerlendirilmesine başlamışken, radikal imge kavramının bağlamına oturabilmesi, bu bağlamda ve düzlemde yazının ilerletilebilmesi adına da şu girişi yapmak gerekiyor: Şiirlerinde kendi iç dünyasını ve iç dünyasının eşya ile ilişki noktalarını bulmak mümkün. Bu bağlantı sayesinde de moral değerlere uzanan geniş ve derin bir hinterlandı sanat gücüyle yeniden tasarlamaktan söz etmeliyiz. Birbirini doğuran, tetikleyen şu dizilime dikkatinizi celp ediyorum: Varlığın dünyasını, + bu dünyanın hassas özneyi iten ve çeken yanlarını, + dilin imkânlarını, + bu imkânların doğru kullanımıyla oluşan ses varlığını, + bu ses varlığının ürettiği serbest çağrışım değerlerini göz önüne alarak; şiirsel / sanatsal işlevin, estetik düzlemde anlamlandırılışını görmek ve değerlendirmek gerekir. Bu art arda sıralanan eylemler bütünü, şaire verilecek hakla; şiirine verilecek nakt ile (tenkit kelimesinin kökü) doğrudan ilgilidir. Söyleyicinin, duygu- hayal-fikir eksenli söylemlerinin şiir ile açımlanması bu noktadan sonra okurla ilgilidir. Ürettiği kavram/ çağrışım/ imge çizgisindeki meta dil; şaire olduğu kadar okura da, öteye-ötelerde olana- örtülü olana doğru bırakılan işaretleri yorumlayıp yeni anlamlara ulaşma kapısı açar.
“Üstünde özenilmiş sonbahar elbisesi fırtınalar içinde bir ağaçtır gençliğim alışmak tutulmazsa kökleşen yargılara ve çıkışsa yaratmak çekim gücünden tarihin
bütün filizlerimi kuşanıp gitmeliyim”
Örnek metin parçası kitabın ilk şiiri olan “İnfilak” metninden alındı. Bu metin parçasında ilk iki mısrada oluşturulan atmosfer; gençlik-yaşlılık duyguları hatta düşünceleri üzerine kurulmuş. Radikal imge için temel gereklilik olan zıtlık oluşturulmuş. Başka bir gereklilik de sıradan meseleler üzerinden ilginçlik üretmek. “Kökleşmiş yargılara alışma” tutulma ile ilginçleşiyor. Fikri planda “tarihin çekim gücü” kullanımıyla yüklenilmiş görevler, gönüllülükler söz konusu ediliyor. Bu görevler a-priori. Başarılması zor ama şairin başarı için öngördüğü silahları var: “bütün filizlerimi kuşanıp” gitmek.
İkinci birim de şöyle:
Üstelik destanımsı bir zafer dürtüsüyle belki bir uygarlık kadar uzun yol almalıyım geri dönmek ve çoğalmak ataerkil bir yorum Çığlık kadar güvenilir sesimle gözlerini unutmuş atlılar istiyorum
Bu metin parçasında da farklı bir atmosfer görülüyor. Zafer için gitmek ve uzun yollar kat etmek, zorluklar yaşamak ile geri dönmek duyguları hatta düşünceleri üzerine kurulu. Radikal imge için temel gereklilik olan zıtlık bu birimde de oluşturulmuş. Başka bir gereklilik de sıradan meseleler üzerinden ilginçlik üretmek. Ataerkil yorum ve hatta çoğalmak bu kapsamda değerlendirilebilir. Fikri arka plan da “destan(ım)sı zafer” arzusu ve gösterilen bir hedefe doğru giderken tehlikelere bakma lüksü olmayan “gözlerini unutmuş atlılar”
İşte başucunuzda çavlanıyor ellerim son aşktan türetilmiş özgüven çiçekleri saçlarımı gömdüğüm toprakları yitirdim kanıyor bir savaşın çatlamış dudakları bir infilak sürüyor beynimde paramparça içimdeki yeryüzünden başka bütün ne kaldı
Bu üçüncü birim de, parçalanmış bir ruh-bütün bir dünya/gerçeklik ikilemi oluşturulmuş. Bu çerçevede öznenin ruh hali keskin şekilde anlatılıyor. Sıradanlık olarak çavlanmak, ellerin başta buluşması, son aşk vb anlatılmış. Bu arada çav haber demek. Çavlanmak bu haber ya da sesin yayılması… Ellerin başucunda birleşip sesi-haberi yayması durumu ilginçleştiriyor. Fikir planında derin bir acı, ayrılık var. Anlamayı denersek şunları söylemek mümkün: bir asır önce kaybettiğimiz topraklar, orada kalan her şeyimiz… Parçalanmanın sürmesi korkusu da var. Dünya kelimesi ile coğrafi anlama gitmek mümkün çünkü. O takdirde de, çıktığımız tüm coğrafyalarda (Balkanlar-Kafkaslar-Ortadoğu-Kuzey Afrika vb.) sürmekte olan acıların dile getirildiğini söylemek mümkün.
İmge-mazmun karşılaştırması yapılırken serbest çağrışım üzerinde durmadığımı hatırlarsınız. Oysa sözünü etmiştim. Şimdi yeri geldiği için açalım. Üçüncü örnek ya da örnek olarak aldığım üçüncü metin parçasında serbest çağrışımın en güçlü örneklerinden birini görüyorum. “El-çiçek-saç-güven-toprak-dünya-içim-infilak”. Bir düşünce ya da görüntünün diğerini çağırması, tetiklemesi denebilir kısaca. Davranışlar, düşünceler ve kavramlar arasında yer ve zaman birliğinin etkisiyle kurulan bağlantılar sonucu, bilinç alanına bunlardan birisi girdiğinde ötekini de bilince çekmesi olayı. (TDK, 2021) Serbest çağrışımda asl’olan, yaşanılan /algılananın sansürsüz iletilmesidir. Modernizmin sanat anlayışındaki başat metottur. Çünkü temel çıkış noktası olarak değerlerin reddine dayanır modernizm. Bu anlamda geleneksel yapıdaki ayıp-günah gibi normların ürettiği “her şeyi söyleyememe” durumu ortadan kalkar. Serbest çağrışımın anlatıda kullanılan şekli de bilinç akışı yöntemidir. Bu da kısaca, kişinin aklına gelenleri bir çırpıda ve bağımsız olarak ifade etmesi demektir.
Söz konusu eser elbette yalnızca radikal imge üzerine kurulu ve çağrışıma dayalı bir eser değil. Diğer imge çeşitlerine dair de örnekler var.
Örnek 1. Şizofren İmge: “İki yağmur arası geçilen bir tarihim /resimlerin, romanların hançerlenmiş öyküsü” (S.16). Bu örnekte şairin hayatına dair, dış kaynaklı bir dert, tasa ve çelişkinin dışa vurumu söz konusudur.
Örnek 2. Sanatsal imge: “ülkesiz kuş mevsimi, bir okunaksız meram” (S.19). Bu örnekte şairin kullanımı sadece art(istik) söyleyişe yöneliktir. Etkisi sürmekte, okur çözümlemeye uğraşmaktadır.
Örnek 3. Yayılgan imge: “Ayrık otu gibiyim birleşmiş milletlerin / kirletilmiş denizlerde bir yosun bu kadar sarı” (S. 25). Metin içinde okurun alışık olmadığı bir söylem oluşturmaktır. Söylenenle kastedilen arasındaki ilişki doğal değil kurgusaldır.
Örnek 4. Batık imge: “sanki kayıp günlerimin antik kentisin / hemen bütün yazıtlarda ismin kazılı / yüzlerce yıl kıpkırmızı bir çiçek / gibi diri ve destansı üstelik”(S.26). Anlam özellikle ötelenmiş, örtülmüş, imaların altında daha çok doğa ve insan arasındaki örtük ve parçalanmış birlikteliğe gönderme yapılıyor. Çokça zihinsel okuma gayreti gerekiyor.
Örnek 5. Şiddetli imge: “Çok yargısız ve zamansız kurulmuş /eksik bir sevdanın darağacı mı” (S.27). Yoğun duygu patlamalarının şiirde yansıması görülüyor. Ontolojik bir sıkıntının üstüne yaşananların da sıkıntısına isyan şiddetli imgedir.
Örnek 6. Yoğun imgeler: “Kanatları kumaş kumaş yeşermiş kuşlar / anıları kadar büyük ağaçlara konsunlar” (S.47) Betimleyici anlatım yüküyle şiirde görülür. Göstergeler çoklukla sıfattır.
Sonuç olarak, Şadi Oğuzhan şiirinde imge, nesnel dünyanın dilinden uçlanan bir çıkmadır. Bu meta-dil açılımını yaparken imge skalasındaki türlerden yoğun olarak radikal imgeyi kullanan şair esasen şiirinin fikri arka planını okura sunacak olan ikilemleri-zıtlıkları öne çıkarıyor. Bu fikri arka plan fotoğraf için fon rengidir. Hatta Yahya Kemal’in ifadesiyle çayın şekeri. Şairin anlam haritasının çok geniş olduğunu, imgelerin altını kazdıkça birden fazla katmana ulaşıldığını söyleyebilirim. Bu anlam haritasını somutlama adına şu cümle kurulmalı: Eşya-insan-hayat ekseninde yürüyen şiir, kopmalar, acılar, boğulmalar kadar; hayatın dolu tarafını, çiçekleri, mevsimleri de kapsıyor. Bir diğer söylenmesi gereken husus da işçilik meselesi. Genel itibariyle “az söz çok anlam” kuralını işletmiş şair. Birkaç yerde belki bazı ekler çıkarılabilirdi. Fotoğrafa çok geniş açıdan baktığımda ikinci baskının esbab-ı mucibesinin tarafımca anlaşıldığını ifade edebilirim. Son söz şiir severlerin.
Kaynakça
DAŞDEMİR, O. (2013). AHMET KAÇAR ŞİİRLERİNDE RADİKAL İMGELER. YÜKSEK LİSANS TEZİ. ARDAHAN.
Doğan, G. (2013). https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/234343.
Korkmaz, R. (2002). İkaros'un Yeni Yüzü: Cahit Sıtkı Tarancı. Ankara: Akçağ.
Oğuzhan, Ş. (2021). Kuş Günlükleri, Çıra Yayınları, İstanbul
TDK. (2021). https://sozluk.gov.tr/.