26. 08. 2018 Pazar
Ürettiği zurnaların sesi 52 yıldır Türkiye´nin dört bir yanında yankılanan Gaziantepli usta Mesut Uz, maddi kaygılar nedeniyle mesleğini gelecek kuşaklara aktaramamanın üzüntüsünü yaşıyor.
Halk oyunlarının, düğünlerin davulla birlikte vazgeçilmezi olan zurna, halen en eğlenceli günlerde ilk akla gelen enstrüman olmasına rağmen üretimini yapan kişi sayısı her geçen gün azalıyor.
Gaziantep´te yaklaşık 52 yıldır mesleğini ilk günkü aşkla sürdüren zurna ustası Mesut Uz (62), ürettiği enstrümanları Türkiye´nin dört bir yanına gönderiyor.
Kurumuş kayısı ağaçlarına adeta yeniden can vererek enstrümana dönüştüren Uz´un ürettiği zurnalar, rağbet görüyor.
Mesleğini geleceğe taşıyacak çırak bulamamaktan yakınan Uz, bu sanatın son ustalarla birlikte kaybolmasından endişeleniyor.
Uz´un yaptığı zurnalar, ortalama 800 liraya alıcı buluyor.
Mesut Uz, temin ettiği kayısı ağaçlarını kuruttuktan sonra ilk aşamada tornada içlerini boşaltıyor. Daha sonra tığla akort deliklerini açan tecrübeli usta, boyama işlemini de gerçekleştirmesinin ardından enstrümanın düzgün çalıp çalmadığına kontrol ediyor.
Bu sırada akortun düzgün olması için zurnanın içi de temizleniyor. Test aşamasında herhangi bir soruna rastlanmayan zurna, satışa hazır hale geliyor.
Mesut Uz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, mesleğe 10 yaşında çırak olarak başladığını ve 52 yıldır sürdürdüğünü belirtti.
Ham maddesi kayısı ağacı olan zurnanın yapımının oldukça zahmetli olduğunu dile getiren Uz, ağacın zurnaya dönüştürülebilmesi için en az 3 yıl kurutulması gerektiğini anlattı.
Uz, kendisinin enstrümanın daha sağlıklı olması için ağacı 7-8 yıl bekletmeyi tercih ettiğini anlatarak, zurnayı üretmenin de çalmanın da zorluğuna işaret etti.
Yaptığı zurnaların sesinin Türkiye´nin dört bir yanında yankılandığını aktaran Uz, "Türkiye genelindeki zurna usta sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Yaptığım araştırmaya göre benimle birlikte İstanbul´da 2, Alanya ve Tokat´ta mesleği sürdüren birer usta kalmış." dedi.
Mesleklerini, böyle devam etmesi halinde gelecek kuşaklara aktaramayacaklarını dile getiren Uz, bunun üzüntüsünü yaşadıklarını kaydetti.
Uz, okulların tatil olmasına rağmen yaz döneminde çalışacak çırak bile bulamadıklarını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Bunun en büyük nedeni de maddi konular. Bu iş uzun soluklu. İşe başlayacak kişi 16-17 yaşına kadar çıraklık yapmak zorunda. Dolayısıyla kimse bu kadar uzun bir süre beklemek istemiyor. Oysa bu meslek biraz sevgi ve sabır işidir. Öyle 3-5 günde öğrenemezsiniz. Şimdiki gençler de hemen para kazanabilecekleri, ilerleyebilecekleri işleri tercih ediyor. Herkes para kazanmayı istiyor ama bize gelen 18 yaşına kadar çıraklık yapmak zorunda. Bunun da parasal yönü az olur, ekonomik olarak kimseyi idare etmiyor. Dolayısıyla da meslek geriye gidiyor, alttan kimse gelmiyor."
Bir sanatı icra etmek için onu sevmek ve sabretmek gerektiğini işaret eden Uz, "Ona aşkla, sevdayla yaklaşmak lazım. Bu iş insanı çok ihya etmez, çok rezil etmez, geçinir gidersin." dedi.
Uz, son dönemlerde daha çok sipariş üzerine üretim yaptığını ve yoğun çalıştığında günde bir zurnanın yapımını tamamlayabildiğini sözlerine ekledi.