Tarih: 12.05.2019 14:01

Kuruluşunun 40. yılında Devrim Muhafızları

Facebook Twitter Linked-in

İran İslam Devrimi 40 yılı geride bırakmış ve artık kendine özgü özelliklerle bilinmektedir. Bölge´de İran´la birlikte anılan isimlerin biri hiç şüphesiz Devrim Muhafızları Ordusudur. ABD´nin Tahran´a karşı uyguladığı ekonomik baskılar zincirinin ötesinde bu sefer Devrim Muhafızları´nın terör listesine alınması gündem oluşturmuş olsa da duyanları çok da şaşırtmamıştır. Devrim Muhafızları´nın sıradan bir askeri güç olmayıp özellikle dar ekonomik boğazda sıkışan İran için çok daha ötesinde olduğu hususu göz önünde bulundurursak, bu kararın ne kadar önemli olduğunu görebiliriz. Bu kararın teknik analizinden önce Devrim Muhafızları Ordusunu basitçe kuruluşundan itibaren ve 40 yılın sonunda geldiği noktaya bakıyoruz.

Kuruluş

Devrim Muhafızları´nın ilk çekirdeği devrimden önceye dayanmaktadır. Devrim Muhafızları´nın ilk kurucu kadrosunda yer alan Mohsen Sazegara anılarında yapının ilk fikrinin Ruhullah Humeyni´nin, Fransa´nın Neauphle-le-Château beldesinde sürgün hayatı yaşarken ve bilgisi dışında ortaya konulduğunu yazıyor.1 Sazegara ilk amaç olarak Devrimi, Şah rejimine karşı korumak amaçlı bir Halk Ordusu olarak planlandığını iddia etmektedir. İlk etapta yapının askeri kolu geliştirilip silahlı mücadeleye hazırlanırken, daha sonra Şah rejimi beklentilerinden çok daha çabuk ve kolay devrildiğine göre devrimci şahsiyetler ve kadroların koruma kolu olarak yeni rejimin yetkililerinin hemen bir adım gerisinde olmuştur. Rejim değişikliğinin kargaşası esnasında en az başka 3 grup daha aynı amaçla ortaya çıkınca ihtilaflar kaçınılmaz noktaya gelmiştir. 

İran İslam Cumhuriyeti´nin 1 Nisan 1979 rejim değişikliği için yapılan referandumun hemen ardından, konuyla ilgili Ruhullah Humeyni ile görüşülüp ve onun da yoğun beğenisini aldıktan sonra, 22 Nisan 1979´ta İran Devrim Muhafızları Ordusu (???? ???????? ?????? ??????) Devrim Rehberi Ruhullah Humeyni´nin onayı ve Devrim Şurası´nın bildirisiyle resmi olarak kuruldu.2 

Humeyni´nin talimatını alabilen grup daha sonra devrim esnasında silahlanan diğer grupları da tek çatı altına getirmeyi başardı. Her ne kadar Devrim Muhafızları hükümet bünyesi altına geçmekten hoşnut olmasalar da İslam Cumhuriyeti´nin ilk seçilmiş Cumhurbaşkanı Ebu´l-Hasan Beni Sadr´e tüm askeri birliklerin başkomutanlığı yetkisi verildikten sonra Devrim Muhafızları´nın da atamaları bu kanaldan gerçekleşmeye başladı. Ancak bu kabullenme çok sürmedi ve 1980 yılının Temmuz ayı çok gergin olaylara şahitlik etti ve ilk kırılma noktası yaşandı. Devrim Muhafızları Yönetim Kurulu, Cumhurbaşkanı Beni Sadr´in atamasını kabul etmeyerek kararın Devrim rehberi tarafından onaylanıp verilmesini istedi ve böylelikle aynı kişinin ataması Ruhullah Humeyni tarafını gerçekleşmiş oldu ve Devrim Muhafızları´nın başkomutanını Humeyni atadı3. Artık hükümetin klasik ordusunun karşısında Humeyni´nin de yeni bir ordusu ve silahlı gücü vardı?

Düzenli ordu olma yolunda savaş yıllarının tecrübesi

Irak´la 8 yıl süren yıkıcı savaş, Devrim Muhafızları´nın ilk ciddi ve zorlu deneyimi oldu. On binlerce insanın canını alan savaş, sonraları Devrim Muhafızları´nın pratikte en değerli tecrübe birikimi olmuştu. Tecrübesiz genç devrimciler savaş taktiklerini sahada yaşayarak öğrenmişlerdi. Savaş yıllarında siyasi sürtüşmeler daha da büyüyüp savaş yönetiminde iki tarafın [Klasik ordu ve hükümet ile gönüllü ordudan oluşan devrim muhafızları] birbirini vatan hıyaneti ve beceriksizlikle suçladığı gergin zamanlar olarak tarihe geçti. Devrim Muhafızları kanadı savaşı ?Kutsal Savunma? olarak adlandırıp kahramanlıklarından anlatırken, klasik ordunun başında olan Cumhurbaşkanı Sipahileri (Devrim Muhafızları´na verilen ad) tecrübesizlik ve yönetim hatalarıyla binlerce insanın hayatının kaybına yol açtıkları iddialarını dile getiriyordu. Nihayetinde yine de Devrim Rehberi´nin müdahalesiyle savaşın yönetiminde üstün el bu yapıya verilmiş oldu ve klasik orduya güvensizlik bir daha göze çarpmış oldu.

Sipahi devrimin ilk yıllarında özellikle Kürdistan ve Huzistan eyaletlerindeki ayrılıkçı etnik hareketleri bastırırken ciddi istihbarat yapılanma ve birikim oluşturmaya da başlamıştı. Artık gönüllü gençlerin toplandığı ve yetkilileri koruma vazifesinin çok daha ötesinde düzenli bir ordu ve istihbarat teşkilatına sahip mahrem ve hatta Humeyni´nin tek mahrem gördüğü yapıya dönüşmüştü. Devrimin ilk yıllarındaki çok sesliliğin yerini katı tek seslilik Devrim Muhafızları´nı halkın nezdinde hükümetin de önüne geçerek en güçlü yapı ve otorite konumuna getirmişti. Elde edilen başarıların sahibi gösterilirken başarısızlıklar rakiplerin hanesine yazılıp, toplum içinde alışık olmadıkları yeni orduya sempati toplamaya çalışılırdı.

Devamı >>>




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —