Kürtlerle ortak hissiyat testine var mısınız?

Akif Beki'nin Karar'da yayınlanan yazısı;

Kürtlerle ortak hissiyat testine var mısınız?

Diyarbakır merkezli Rawest Araştırma'nın son anketi dün İstanbul'da açıklandı. Ve benim de katıldığım bir toplantıda, Roj Girasun'un sunumuyla tartışmaya açıldı.

Kürtlerin, seçim sonrası siyasal ve kültürel eğilimlerindeki değişimi ölçmüşler.

"Kendinizi ne kadar Kürt görüyorsunuz" diye bir soru vardı. Çoğunluk, kendini çok Kürt görüyor.

Kürt kimliğini kuvvetli benimsiyorlar ama aynı zamanda deneklerin çoğu, kendini Müslüman olarak tanımlıyor.

Metropol Kürtleri ile bölge Kürtleri gibi ayrımlar yapılmış. Metropol Kürtlerinden kasıt, Batı'da yaşayanlar. Bölge Kürtleri ise yine bir metropol olan Diyarbakır dahil, Doğu'dakileri anlatıyor.

İşte bu metropol Kürtlerinde CHP'ye yakınlık, AK Parti'ye duyulan yakınlığı geçmiş.

Bölgede AK Parti hâlâ CHP'nin önünde olsa da genel trend, CHP'yle yakınlaşma yönünde.

Bu, dikkat çekici bir değişim.

Daha şaşırtıcı olansa "Kürtlerin gözünde liderlerin itibarı" sıralaması. Cezaevindeki Selahattin Demirtaş, açık ara başı çekiyor. Onu Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ve Özgür Özel gibi isimler takip ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın epey önünde çıkıyor üçü de.

Sanırım şuna pek şaşırmayacaksınız; DEM Partili seküler Kürtler kadar AK Parti seçmeni muhafazakâr Kürtlerin gözünde de Demirtaş, mağdur. Çoğu; suçlu olduğunu düşünmüyor, adil yargılanmadığını düşünüyorlar.

Metropollüsü bölgedekiyle, Doğulusu Batılısıyla Kürtler, sadece Demirtaş'ın haksız yere içeride yattığı konusunda birleşmiyor. Birleştikleri birkaç ortak duygu daha şöyle yakalanmış.

Yerel seçim sonuçlarından genelde memnunlar, bir.

Kürt siyasetinin bölge particiliğinden çıkıp Türkiyelileşmesini destekliyorlar, iki.

Demirtaş'a da Türkiyelileşmenin sembolü ve lideri gözüyle bakıyorlar, etti üç.

Amedspor taraftarlığında artış yaşanıyor. Öcalan'ın takımı Galatasaray'ı tutanların bile ya ilk ya da ikinci takımı olmaya başlamış, alın size dört.

Kürtçe müziğin minik serçesi Rojda, yükselişte. Geçen pazar Bostancı Gösteri Merkezi'nde sanatçı dostum Ahmet Güneştekin ve Sözcü'den İsmail Saymaz'la birlikte konserini izlemiştik. Sahnede fırtınalar kopardı yine. Salondaki coşkudan da belliydi, Rojda'nın yıldızı parlıyor. Kürtçe müziğin efsaneleri Şakiro ve Şiwan Perver'in yanı sıra Ciwan Haco ile rahmetli Ahmet Kaya'ya da ilgi devam ediyormuş. Ancak Mem Ararat'la Rojda sivriliyor aralarından, çok dinleniyorlar. Bu da etsin beş.

Farklı etnik, dini ya da siyasi kimlikten olanlar şimdi kendine sorsun, bu tercihler sizi ne kadar yansıtıyor? Paylaştığınız ortak hissiyatın oranı neyse Kürtler işte o oranda kendilerini sizden, siz de onlardan hissediyorsunuz demektir.

Bir duygudaşlık, kader ortaklığı ve birlikte yaşama testi de sayabilirsiniz.

Söyleyin peki, bu sonuçlardan duygusal kopuş tehlikesi çıkar mı? Yahut Kürdistan fobisiyle halkı korkutma siyasetine ekmek, ayrımcılığa bahane çıkar mı?

SİYASİ JEST İÇİN MAHKUM BIRAKAN REJİMLER

İktidarın sertleşme, kutuplaşma, kavga ihtiyacı 31 Mart seçimleri öncesinde kaldıysa... Ve Türkiye’nin yeni ihtiyacı, bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından siyasette yumuşama olarak tespit edildiyse... DEM Parti’yi dışlayarak, Demirtaş’la yumuşamayarak bu nasıl mümkün olacak?

Abdülkadir Selvi’nin Hürriyet’te sızdırdıklarına bakılırsa Gezi mahkumları, Kavala ve 28 Şubat paşaları, CHP lideri Özgür Özel’in elini güçlendirmek için bırakılacakmış.

Dünden bırakılmadıkları kabahat ama yumuşama jesti olarak mahkum bırakılan rejimlere ne deniyordu?

Adil yargılanmamış, haksız yatan hiç kimseyi ayırmadan hepsini özgürlüğüne kavuşturmayacak bir yumuşama, keyfi yönetimi güçlendirir.

Cezaevinde kimin yatıp kimin çıkacağı, ha siyasetin insafına bırakılmış ha iktidarla ana muhalefet arasında siyasi jestlere. İkisi de zaten can çekişen demokratik hukuk devletinin ruhuna fatiha okutur.

Bizden uzak olsun böyle rejimler.