Geçen haftaki makalemde Irak’ta Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanı seçimi ile hükümetin kuruluşunun hemen gerçekleşmesinin, sorunların çözümü ve siyasi krizin son bulması açısından gerekli ve önemli olduğunu yazmıştım. Bu haftaki makalemde de genel anlamda Kürtlerin, Kürdistan Bölgesi’nin, Kürdistan partilerinin cumhurbaşkanlığı seçiminde ve hükümet kuruluşunda tutumu ve politikalarının ne olması gerektiğini yazacağım.
TEMEL BİR TESPİT
Irak, Baas rejiminin yıkılması ve 2005 yılındaki halk referandumu ile federal bir devlet oldu. Irak’ın federal devlet olması demek, devletin Kürtler, Araplar ve diğer tüm ulusal toplulukların ortak devleti olarak yapılanması ve kabul edilmesi anlamına geliyordu. Kürdistan da resmi ve anayasal olarak devlet kapasitesinde federal bir bölge oldu.
Irak devletinin bu yapısından dolayı, cumhurbaşkanlığı ve meclis başkanlığı seçimi, hükümetin kuruluşu eski milli devlet yapısındaki bir yapıda olamazdı. Ortak federal devlet anayasasına, kültürüne, geleneklerine göre kurulmak zorundaydı. Kürtler de eski yapıdaki Kürtler değildi. Kürtler, güçlü, Irak siyasetinde etkin ve belirleyici siyasi partilere, federal bir bölgeye, federal bölge başkanına, hükümete ve başbakana, federal bölge-devlet kurumlarına sahiplerdi. Cumhurbaşkanlığı seçiminde ve hükümet kuruluşunda bu yeni yapısı ve sorumluluğuyla hareket etmek zorundaydılar.
Irak’ın federal bir devlet olarak anayasa yapılandıktan sonra cumhurbaşkanının Kürt, meclis başkanının Sünni Arap, başbakanın Şii Arap olması yazılı olmayan anlaşmayla benimsendi. Arap başbakanın Araplardan, Kürtlerden, diğer ulusal topluluklardan hükümeti oluşturması gerekirdi.
KÜRTLERİN ŞİMDİ BİRİNCİL SORUNU CUMHURBAŞKANLARINI TESPİT ETMELERİDİR
Irak’ta ilk genel seçimlerinden sonra Kürtlerin cumhurbaşkanı tespitleri zor olmadı. O zaman birbirleriyle anlaşan, güçlü, karizmatik, bütün Kürtlerin kendi liderleri kabul ettikleri, milli mücadele karakterleriyle kendilerini ispatlamış, dünyadan da tanınan iki lideri vardı. Bu iki lider Mesud Barzani ve Celal Talabani gibi saygın iki liderdi. Bu iki liderin, cumhurbaşkanlığı konusunda ihtilaf içine girmeleri olanaklı değildi. Onun için de cumhurbaşkanı tespiti kolay oldu. Mesud Barzani, Kürdistan Bölgesi Başkanı; Celal Talabani Cumhurbaşkanı olarak tespit edildiler. Bu tespit ve uzlaşma-anlaşmadan sonra, Kürdistan Parlamentosu, Mesud Barzani’yi başkan olarak seçti. Irak Federal Meclisi de Celal Talabani’yi Cumhurbaşkanı olarak seçti. Böylece Kürtler cumhurbaşkanı tespitini sorunsuz hallettiler. Celal Talabani sağ olduğu sürece cumhurbaşkanı olarak seçilmeye devam etti. Celal Talabani’nin ölümünden sonra da Celal Talabani’ye saygı ve oluşan gelenek gereği YNK’den Fuad Masum cumhurbaşkanı olarak seçildi. Hiç şüphe yok ki, Fuad Masum’un Celal Talabani’nin yerini doldurmayacağı açıktı. Buna rağmen Kürtler arasından cumhurbaşkanı tespiti sorun olmadı.
Geçen dönem cumhurbaşkanı tespitinde problem çıktı. Kürtler cumhurbaşkanı konusunda anlaşma sağlayamadılar. YNK, KDP’nin hakkı olmasına rağmen, kendi cumhurbaşkanı adaylarında ısrarcı oldu. YNK, üstelik kendilerinden daha önce ayrılmış, parti kurmuş, partisi seçimde başarısız olan, partisi bir milletvekili çıkaran Berhem Salih’in cumhurbaşkanlığı adaylığımda ısrarcı oldu. İran, bazı milliyetçi-ırkçı Şii güçler de bunu istiyor ve destekliyorlardı. YNK, onlara dayanarak cesaretle uygun olmayan Berhem Salih’in cumhurbaşkanlığı adaylığında ısrarcı oldu.
Bu durum, cumhurbaşkanlığı konusunda Kürtler arasından bir yarılmaya ve çelişkiye yol açtı. Bunun çok olumsuz bir gelişmeye ve kötü bir geleneğe yol açacağını o zamanda yazdım. Sonuçta KDP’nin adayı Fuad Hüseyin ve YNK’nin adayı Berhem Salih mecliste oylandılar. İran ve milliyetçi-ırkçı Şii Arapların desteklediği Berhem Salih cumhurbaşkanı seçildi.
Berhem Salih’in seçimi hem Kürdistan Bölgesi’nde hem tüm Kürdistan parçalarında ve dünya Kürtleri arasında büyük tepkiye ve hoşnutsuzluğa yol açtı. Ama neticede yapılacak bir şey yoktu. Berhem Salih de Kürtleri layıkıyla temsil etmedi. Ben de dâhil birçok yazarın ve siyasetçinin sürekli eleştirilerine muhatap oldu.
Bu dönemde bu yanlış yapılmamalıdır. Bu dönemde, cumhurbaşkanlığının KDP’nin hakkı olduğunu YNK’nin kabul etmesi gerekir. KDP’nin, Irak’ta ve Kürdistan’da genel seçimlerde birinci parti olması da cumhurbaşkanlığının KDP’nin hakkı olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca milliyetçi-ırkçı Şiilerin Kürtler içinde at oynatmalarına da engel olunmuş olur.
KDP ve YNK arasından son günlerde Kürdistan Bölgesi, Irak’ta cumhurbaşkanı tespiti, hükümet kuruluşunda sıkı bir ilişki ve görüşme var. Tüm Kürtler umut ediyor ki cumhurbaşkanlığı tespitinde de anlaşma ve uzlaşma sağlamış olurlar. İki alternatifle cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılma söz konusu olmaz. Tek alternatifli cumhurbaşkanı tespiti ve seçimi, tüm dünya Kürtlerinin beklediği bir konudur. Kürtler, geçen seçimde cumhurbaşkanlığı konusunda Kürdistan Bölgesi’nde ortaya çıkan çelişkinin Kürtlere büyük zarar verdiğini düşündüler. Şimdilerde de öyle düşünüyorlar. Hükümet kuruluşunda Kürtler anahtar konumundadırlar. Bu Kürtlerin hükümete güçlü ve etkin katılmalarına olanak sağlamak konumundadır.
Cumhurbaşkanı tespitinde uzlaşma-anlaşma, Kürtlerin birlikte hükümete güçlü katılmaları ve Irak Federal Meclisinde birlikte Kürtlerin ve Kürdistan Bölgesi’nin çıkarlarına uygun etkin çalışmalara katılmalarına daha fazla olanak sağlayacaktır. Kürdistan partileri ve özellikle de KDP Irak’ta hükümetin kuruluşundan anahtar konumundadırlar. Bu olanaklarını iyi değerlendirmeleri gerekir. Tabi bundan önce de Kürdistan partilerinin geçmişte Meclis’te ve hükümetteki çalışmalarını gözden geçirmeleri gerekir. Kürtler, Kürdistan partilerinin geçmişte hükümette ve mecliste gerekli etkinlikte çalışma yapmadıkları konusunda eleştiri sahibidirler. Kürdistan partileri bu eleştirileri göz önüne alarak, kendilerini gözden geçirerek Hükümet kuruluşuna etkin bir biçimde katılmalılar, mecliste Kürdistan Bölgesi, tüm Kürt milli çıkarları konusunda çalışmalar yapmaları gerekir.
Irak hükümetinin, Kürdistan partilerinin hükümette, mecliste ne çalışma yapmaları gerektiği ayrı bir makale konusudur.