Kürtler 6’lı masanın neresinde varlar?

Mehmet Metiner 6’lımasada İYİ Parti haricindeki diğer beş partinin Türkiye’nin en önemli meselesi olarak gördüklerini söyledikleri Kürt meselesinde benzer şeyler söylemelerine rağmen, konuyu metne taşımadıklarını belirtiyor.

Kürtler 6’lı masanın neresinde varlar?

CHP’nin başını çektiği 6’lı masa, “Ortak Politikalar Mutabakat Metni”ni açıkladı. Seçimi kazandıklarında metinde açıklanan politikaları uygulayacaklarmış.

6’sının üzerinde mutabakata vardığı metinde Kürtleri aradım. “Kürt sorunu”nun çözümüne dair öneriler aradım. Ne Kürtleri bulabildim ne de çözüm önerilerini.

Niçin mi Kürtleri ve “Kürt sorunu”nun çözümüne dair teklifleri aradım? Etnik milliyetçi olduğum için mi? Hayır, asla! Çok şükür kendimi bildim bileli etnik milliyetçiliği, yani ırkçılığı cahiliye pisliği olarak görüp reddeden bir İslami akideye mensubum.

Şunun için aradım: Başta CHP olmak üzere DEVA, GELECEK ve SP, “Türkiye’de bir Kürt sorunu vardır. İktidara geldiğimizde bu sorunu biz çözeceğiz” deyip durdular. Sn. Kılıçdaroğlu bu konuda ısrarcı oldu. Kürtleri Reis’ten koparmak ve yeni dönemde Reis’e yönelebilecek Kürt seçmen tercihinin önüne geçmek için DEVA çok daha radikal çıkışlarda bulundu. GELECEK ve SP geri kalmamak adına benzer söylemlerin sahibi oldu. Bu çerçevede HDP ile sıkı diyaloglar içine girdiler. O yüzden mutabakat metninde Kürtleri ve Kürtler için neyi vadettiklerini aradım.

Hiçbir şey bulamadım.

Tek bir kelime dahi.

O metinde Kürtlerin adı bile yok.

Sadece HDP’nin gönlünü hoş etmek için kayyum meselesine değinmişler, o kadar.

***

“Kürt sorunu Türkiye’nin öncelikle çözülmesi gereken bir sorunudur. Kürt sorununu biz çözeceğiz” dediğinde Kemal Bey’e, Demokrasi ve Birlik Derneği’nin (DEMBİR-DER) Genel Başkanı olarak defalarca sordum. Yetmedi, genel başkan yardımcımız değerli hukukçu Av. Ebubekir Elmalı da sordu.

-Kemal Bey Kürt sorunu dediğiniz sorun nedir? Bu soruna dair çözüm önerileriniz nedir?

Evvela tanım gerekiyordu. Tanım olmadan çözüm olmazdı. Doğrusu bu ülkeye aidiyeti ve sadakati tam olan bir Kürt olarak Kemal Bey’in Kürt sorunundan ne anladığını ve sorunun çözümü için hangi somut önerilerde bulunduğunu merak etmemden daha doğal ne olabilir.

CHP’nin Kürtlere yönelik red, inkar, asimilasyon ve baskı politikalarının bir eseri olan “Kürt sorunu”nun Recep Tayyip Erdoğan tarafından çözüldüğünü, Kürtlerin dili üzerindeki yasakların kaldırıldığı ve Kürtçe’nin de TRT KÜRDİ örnekliğinde olduğu gibi artık devlet katında kabul gördüğünü, yani kamusal alanın bir aktörü olduğunu, Kürtçe klasiklerin Kültür Bakanlığı tarafından yayınlandığını, Kürtçe’nin devlet okullarında öğrenimi önündeki engellerin kaldırıldığını, kimi devlet üniversitelerinde Kürt Dili ve Edebiyatı bölümlerinin açıldığını vs. hatırlattıktan sonra hep sorup durdum: “Kemal Bey bunlara ilaveten sizin önerdiğiniz somut önerileriniz nedir? Kürtlere ayrıca siz ne öneriyorsunuz?” Ne Kemal Bey’den ne de CHP yetkililerinden sorularımıza bir türlü cevap alamadım.

O yüzden CHP’nin başını çektiği masadan çıkan mutabakat metninde Kürtleri aradım, belki bir cevap bulabilirim diye. Kürt sorununu cesaretle çözen ve Kürtlerin dili ve kültürel hakları konusunda devrimci adımlar atan Erdoğan’ın yapıp ettiklerine ilaveten ne önereceklerini sahi siz merak etmez misiniz?

DEVA Partisi’nin PKK terör örgütü lideri Öcalan’ın bile artık savunmadığı Kürtçe’nin resmi dil olarak kabulü, ana dilde eğitim ve Türk vatandaşlığındaki Türklük ibaresinin çıkartılması gibi radikal önerileri sahiplenip gündeme taşımasından sonra, mutabakat metnine bu önerilerin yansıyıp yansımayacağını merak etmemek mümkün mü?

Çünkü masada İYİ Parti haricindeki diğer beş parti, güya Türkiye’nin en önemli meselesi olarak gördüklerini söyledikleri Kürt meselesinde benzer şeyler söylüyorlar.

Ama nedense metne bu beş partinin hassasiyetleri ve çözüm önerileri yansımıyor. İma yoluyla dahi olsa…

Buradan ne mi çıkar? O Erdoğan düşmanı masanın sırf dağılmaması için masadaki beş partinin İYİ Parti’ye teslim olduğu sonucu çıkar elbette.

5’in 1’e teslim olması, demokratik uzlaşı değil, 5’in kendini inkarıdır.

Ya o 5 parti sahiden inanmadığı şeyleri gündeme taşıyıp oy uğruna istismar siyaseti güttüğü için iddialarını geri çekmekte sakınca görmedi ya da kendini inkar pahasına ilkesiz ve oportünist bir anlayışa sahip olduğu için. Her iki halde de 5’in hiç bir anlamı ve önemi yok demektir.

Hem “Kürt sorunu”nun ülkenin acilen çözülmesi gereken en temel sorunlarından biri olduğunu söyleyeceksiniz, hem de ülke yönetimi için hazırladığınız mutabakat metninde bırakınız çözüm önerilerine yer vermeyi Kürt’ün adından dahi bahsetmeyeceksiniz, e pes vallahi!

Şimdi soruyorum: Bu durumda PKK’nın ve partisi HDP’nin işbu masayı desteklemesinin Kürtlerle ve Kürtlük hassasiyetiyle ne alakası var?

Ey Kürt kardeşim, aklını başına topla. Ne o masadakilerden, ne de PKK’nın partisi HDP’den sana fayda var.

Bilesin ki Erdoğan’ı senin desteğinle alaşağı etmek isteyenlerin Kürtlük’le zerre kadar alakaları yok. Kürtlerle ilgili kandırmaca amaçlı boş laflardan başka yapacakları hiçbir şey de yok.

Erdoğan yüreklice yaptı. Red, inkar ve asimilasyon politikalarını sonlandırdı. Diyarbakır meydanında bir araya getirdiği Barzani ve Şiwan Perver’le Kürtçe kardeşlik türküsü söyledi. Varsa yapılması gerekenleri de tapacak olan tek lider odur.

Bu mutabakat metninin altında imzası bulunanlara arka çıkarsan, kendini inkar etmiş olursun. Erdoğan gibi tarihte eşi benzeri az bulunur Kürt dostu ve hamisi bir lider dururken senin adını dahi anmaktan kaçınanlara destek olursan, en başta kendine ve kazanımlarına yazık edersin. HDP üzerinden seni bu masanın ayakçısı kılmak isteyenlerin oyununa gelirsen, kaybeden asıl sen olursun.

Erdoğan’ın varlığı, sadece kazanımlarının değil, kazanacaklarının da garantisidir, unutmayasın.

TEŞEKKÜR VE DUYURU

DEMBİR-DER olarak 28 Ocak’ta Mersin’de yaptığımız “Türkiye Yüzyılında Kürtler” konulu görkemli etkinliğe katkı sağlayan Akdeniz Belediye Başkanımız değerli kardeşim Mustafa Gültak’a, AK Parti teşkilatımızın değerli yöneticilerine, Doğu ve Güneydoğu derneklerimiz başta olmak üzere diğer STK’ların yöneticilerine teşekkürü bir borç bilirim.

Bu hafta sonu adı gibi yaman olan Adıyaman’ımızdayız inşallah.

Bugün doğup büyüdüğüm gözbebeğim Kâhta’da vereceğim konferanstan sonra Cumartesi günü şehir merkezinde “Türkiye Yüzyılında Kürtler” konulu etkinliğimizi gerçekleştireceğiz.

Katkı ve katılımlarından dolayı herkese en kalbi şükranlarımla.