Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Kürtçenin Yaşaması ve Anadil Eğitiminin Yaygınlaşması İçin Yapılması Gerekenler?

Sedat Doğan yazdı;

Kürtçenin Yaşaması ve Anadil Eğitiminin Yaygınlaşması İçin Yapılması Gerekenler?

“Dar li ser kokâ xwe şîn dibi. Millet li ser axa xwe  bi Ziman û Çandâ xwe mezin dibin.” (Peyvên mezinên Kurda)

“Ağaçlar kendi kökleri üzerinde büyürler. Milletler ise kendi toprakları üzerinde Dil ve kültürleri ile büyürler.”( Kürt Atasözleri )

 “Bir toplumun diline ve kültürüne yapılan saldırı, kimliğine yapılan en büyük saldırıdır.”  (Amin Maulof-Ölümcül kimlikler)

Bu iki veciz sözü dikkatlere sunduktan sonra sorularımıza cevap vermeye çalışalım.

  1. Kürtçe seçmeli dersler ile ilgili her sene ilana çıkılır genelde boş kalırdı. Bu sene artışı neye bağlıyorsunuz?

Her şeyden önce Kürtler bu topraklara başka yerlerden bir göç yolu ile gelmemişler, buralardaki yerleşik tarihleri beş-on bin yılları bulur. Kürtlerin günümüz Ortadoğu’sundaki nüfusları 50-60 milyon, Türkiye’deki nüfusları ise 30 milyon civarında ifade edilir. Toprakları üzerinde hükümranlık süren devlet onlara mecburi Askerlik yaptırır, Onlardan her türlü harç ve Vergiyi alır. Çıkardığı bütün yasalara uymak zorunda bırakır. Hukuk ve ahlakları gelişkin Modern Devletlerde Devlet ile vatandaş arasında medeni bir sözleşme-Anayasa vardır. Vatandaş devletin haklarına saygı gösterir. Devlet de bu saygı karşılığında Vatandaşın her türlü haklarını özgürce yaşama hakkını güvence altına alır. Devletin hakları az önce belirttiğimiz askerlik- vergi, Yasalara uyma, kimlik ve pasaportunu taşıma. Vatandaşın hakları ise yaşama, Temel insan haklarından eşitçe faydalanma, Eğitim, Ana dili ile yaşama, öğrenme ve eğitim görebilme, yerel meşru değerlerine saygı, ticaret, mülk edinebilme, seyahat, siyaset, fikir ve düşünce hürriyeti, din ve ibadet özgürlüğü…

Bu haklar çerçevesinde konuya baktığımızda bu ülkedeki Nüfusları 30 milyonu bulan Kürtlerin, Anadilleri ile yaşama ve öğrenme haklarını  “Seçmeli Ders” kıskacına, parantezine almak, evrensel insan hakları ve hukuka, BM, AB-Uluslararası Dil hakları sözleşmelerine,   insana saygılı esas alan bütün din ve şeriatlere, insanlığın temiz vicdanına aykırı bir uygulamadır. Kürtlere ağır bir hakarettir. Onlar ile adeta dalga geçmektir…

Bu meşru vatandaşlık hakları çerçevesinde Kürtler için asıl yapılması gereken, Kürtlerin Anadilleri önündeki bütün engellerin- beşikten mezara kadar- yaşamın bütün alanlarında kaldırılmasıdır. Türkçeye tanınan bütün özgürlüklerin Kürtçe için de tanınmasıdır.  İnsani ve vicdani açıdan yapılması gereken budur.

Zira Kürtler ve Türkler bu ülkenin kurucu temel iki unsurudurlar. Ne demek istediğimizi doğru bir şekilde anlamak isteyenler, bu ülkenin bütün tarihinde, özellikle kurtuluş savaşındaki fedakârca rollerine, bu ülkenin kurucu lideri olan Mustafa Kemalin, o süreçte Kürtlerle, onların siyasi ve kanaat önderleri ile yaptığı görüşmelere, yaptığı protokollere, onlara verdiği sözlere bakmalılar…

Ama bütün bunlara rağmen ne yazıktır ki, 100 yıldır Kürtlerin en başta Anadilleri olmak üzere, bütün değerlerine karşı çok katı bir ret, inkâr ve asimilasyon politikaları uygulandı. Halen de, adı konulmasa da, uygulanmaya devam ediyor. Bu durum Kürtlerde çok ciddi rahatsızlıklara, isyanlar ve kavgalara yol açtı.

Son 40-50 yıldır süre gelen ve çok büyük yıkımlara yol açan silahlı çatışmaların ana sebeplerinden biri, belki de en önemlisi de Kürtçeye ve Kürtlere reva görülen ötekileştirme, inkâr ve asimilasyon politikalarıdır.

Bütün bunlar Kürt toplumunda büyük bir göçe ve bunalıma yol açtı. Kürt nüfusu kendi doğal kültür ve dil havzasından Türk Dili ve Kültürünün hâkim olduğu şehir ve beldelere göç etmek zorunda kaldı.

Bu da Kürtlerin en başta Anadilleri olmak üzere, onları farklı bir millet yapan bütün meşru değerlerini kaybetmeye yol açtı. Yeni nesiller artık Kürtçenin lehçelerini konuşamaz hale geldiler. Kürt Kültürü, Giyim- kuşamı, Yaşam biçimi… Hepsi kayıp oldu…

Aynı evin içinde yaşayan üç nesil aynı dili konuşamaz hale geldiler. Bu rahatsızlık Kürt toplumunun hemen her kesiminde, hemen her zeminde konuşulur hale geldi…

Irak’ta kurulan Federe Kürt Devleti ve Suriye’deki Kürt topraklarında yaşanan gelişmeler. Türkiye’de başarısızlık ile sonuçlanan “Kürt meselesini Çözüm Süreci”, buna paralel olarak, daha evvelinden devam eden AB ile uyum süreci… Bütün bunlar ülkede nisbi bir demokratik havanın esmesine yol açtı. Bu durum Kürt toplumunda da gerek bireysel, gerekse toplumsal kimi talepleri açıkça dillendirmeye yol açtı. Bu da devleti ve hükümeti, asıl karşılanması gereken talebi örtmek adına, böylesine oyalayıcı kimi adımlar atmaya zorladı.

Bu adımların samimiyetsizliği şuradan belli oluyor.

  1. Kürt öğrencilerin sayısı baz alınırsa bu adımın maddi, fiziki alt yapısı hiç hazır değil. Bu çocuklara Anadillerini öğretebilecek yeterlilik ve sayıda öğretmen ataması henüz yapılmış değil…
  2. Kürt Toplumuna meşru temelde Anadillerini savunabilecek, sahiplenebilecek güven ve özgüven zeminini yeterince hazırlamış değil. Bu işi teşvik edecek tanıtım ve adımlar atmış değil.
  3. Okullarda Kürtçe lehçeleri ile Siyer, Kur’an ve din dersleri gibi dersler birbirlerinin rakip ve muadilleri imiş gibi bir kafa karışıklıklarına yol açtı.

 Kimi okullarda tercih formları bile yoktu. Kimi forumlarda Kürtçe lehçeleri seçmeli dersler şıkı silinmişti. Bu ve benzeri bilgiler sahadan bizlere gelen bilgi ve şikâyetler…

Ama buna rağmen bu sene diğer yıllara oranla çok daha fazla bir talep gündeme geldi. Ama bütün her şeye rağmen Kürt toplumu çoğunluk olarak seçmeli dersler ile çocuklarının Anadil eğitimlerini kurtarabileceklerine asla inanmıyorlar. Fakat bu adımı, bu alandaki asli haklarını elde etmenin güçlü bir girişi, sağlam bir köprüsü olur, umudu ile bu sene bu meseleyi bu kadar sahiplendiler, diyebiliriz.

İşte yukarıda saydığımız sebeplerin hepsini bir araya getirdiğimizde bu yılki teveccühün nedenlerini bulmamız mümkün…

  1. Bu kadar farklı kesimden birçok insanın bu meseleyi değerlendirmesini neye bağlıyorsunuz?

 Her şeyden önce bir milletin dili ona mensup olan bütün kesim ve din, İnanç, Mezhep, siyasi ve ticari katmanların dilidir. Zengin, fakir, işçi, Memur… Herkesin dilidir.

Ortadoğu ve dünyadaki bütün gelişmeler ister istemez hem pozitif hem negatif anlamda Kürtleri de etkiliyor.

Son yıllarda Kürtler, Anadillerine sahip çıkmak adına pek çok çalışma ve kurumsal yapılaşmalara imza attılar.

Önceleri Kürt Enstitüsü, Kürdi der… Gibi ve benzeri kurumlar, Kürtçenin gelişimi ve korunması için doğru veya yanlış, eksik veya tamam pek çok çalışmaya imza attılar.

2018 yılında 9 Kürt siyasi parti ve hareketinin temsilcilerinden oluşan PZK(Platforma Zimanê Kurdî-Kürt Dil Platformu), Kürt Dili için üç temel çalışma şiarı ile kuruldu. Kürtçenin Kürtler için bin yıllardır olduğu yine temel bir yaşam dili haline getirebilmek için:

  1. Kürtçenin Kürt milleti arasında en çok konuşulup, yazılan, onunla okumalar yapılabilen bir yaşam bir dili haline getirmeye çalışmak…
  2. Kürtçenin ayrı bir millet olan Kürtlerin binlerce yıllık temel Ana dili olması hasebiyle bu dilin devlet ve bağlı kurum, kuruluşları nezdindeki hak ve hukukunu meşru, resmi bir talep ile anlatmaya, tanıtmaya, istemeye, korumaya çalışmak… Kürtçenin Kürtler için bir eğitim, yaşam ve resmi dili haline gelebilmesini kabul ettirmeye çalışmak.
  3. BM, Unesco, AB gibi uluslararası kurumları, ayrı bir millet olan Kürtlerin Anadillerinin korunması ve geliştirilmesi… Çalışmalarına sahip çıkmaya çalışmak…

PZK, bu temelde pek çok resmi çalışma ve ziyaretler gerçekleştirdi. Panel, Toplantı, Çalıştaylar düzenledi. TV programlarına katılım sağladı.

PZK dışında Tora Ziman, Hezkurd… gibi dernek ve kuruluşlar dil alanında pek çok çalışmalar yaptılar.

Bunlara ilaveten Türk cenahında da Kürtçe Anadil hakkı konuşulmaya başlandı. Bazı Türk siyasi partileri, Kürtlerin oylarını alabilmek için de olsa, bu hakkı programlarına aldılar.

Ayrıca Devlet ve hükümetlerin sırf kendi beka pragmatizmleri için de olsa açtıkları “TRT Şeş-Kurdî” ve kimi üniversitelerde açtığı “Yaşayan Diller Enstitüsü” adı altında açtığı Kürt dili ve Edebiyat bölümleri de, dolaylı da olsa, Kürt dilinin artık bu ülkede yaşayan herkesin gündemine girmesine yol açtı.

  1. Elinizde önceki yıllar ve bu yıl arasındaki seçilme oranları ile ilgili veriler var mıdır?

Önceki yılların başvurularına dair elimizde, basına yansıyan şöyle bir veri var:

2015-2016 yıllarında Kürtçe seçmeli derslere başvuran öğrenci sayısı: Toplam.77.931 öğrenci. Bunlardan 71.616’sı Kurmanci, 6.315 Kırtki/ Kirmancki

Devlet bu öğrenciler için sadece 59 öğretmen ataması yapmış. Bunların 48’i Kurmanci,11’i Kirmancki.

Bu öğretmenlerin çoğu yeterli donanıma sahip olamadıkları için derslere girmemişler. Ve dersler hep boş geçmiş. (Kaynak:https://www.evrensel.net/haber/386372/sectirilmeyen-secmeli-ders-kurtce) Bu yıl yapılan başvurular da henüz kamuoyuna yansımadı. Ama herkesin tahmin ve beklentisi bu yılki başvuruların eski yıllara oranla kat bê kat fazla olacağıdır…

  1. Anadil eğitim ve Kürtçenin yaygınlaşması için tavsiyelerimiz?

Öneri ve tavsiyelere geçmeden önce bir kaç izah cümlesi yapıp ondan sonra maddeler halinde öneriler sunmamız daha faydalı olur…

Yeryüzünde yaşayan bütün kavim veya milletleri farklı birer millet yapan temel öğeler şunlardır: Dil, Tarih, Kültür, toprak ve inanç birliği…

Ama bütün bu birlik öğelerini açan, ifade edebilen, tanıtan, tanımlayabilen yegâne faktör, asli Anahtar dildir. Nitekim gerek tarihte, gerekse şu anda yeryüzünde yaşayan bütün milletler,  daha çok konuştukları diller ile anılıp tanımlanıyorlar… Örn. İbraniler, Sümerler, Grekler, Alman, İngiliz, Fransız, Kürt, Türk, Arap… Sayamadığımız daha pek çok örnekte dil, o milletin kimliğini tanımlayan, bütünleyen temel bir unsurdur.

Onun için bütün ilim, bilgi ve hikmet ehlinin üzerinde hemfikir oldukları konu şudur: Bir milletin ölümü dilini kaybetmesi ile başlar, buna paralel olarak kültürünü ve meşru örfünü kaybetmesi ile tamama erer…

Bu tarihte kaybolmuş milletler için de, günümüzde yaşayan bütün milletler ve kavimler için geçerli temel bir sosyolojik kuraldır. Bu nedenle bir millet dili ve kültürü olmadan kendisi olarak yaşayamaz.

Bir birey için dil anne karnındaki ruh ve beyinin oluşum evrelerinin tamamlaması ile başlar, mezara kadar da devam eder. Mezarda dahi bitmez. Çünkü mezardan sonra da o birey, Anne karnında öğrendiği o dil ile anılır.

Bu yüzden bir birey için dil;  yaşam hakkı, su, ekmek, hava, güneş,.. Kadar olmazsa olmaz temel bir yaşam bileşenidir. Bu beş bileşenden hangisini bireyden esirgerseniz, o bireyi fiziki olarak öldürmüş olursunuz. Eğer ondan dilini ve kültürünü esirgerseniz, onu sosyolojik olarak öldürmüş olursunuz.

Bu arada Kürtçe nasıl bir dildir? 

Biraz da ondan söz edelim. Kürtçe Hz. Nuh’un, İbrahim’in, Zerdüşt’ün, Med imparatorluğunun dilidir. Bu da 5-10 bin yıllık bir tarihe tekabül eder.

Kur’ân, İncil, Tevrat, Zebur ve diğer bütün kutsal kitapların tercüme edildiği bir dildir. Aslı Semavi bir kitap olan Avesta’nın Kürtçe olarak yazıldığı bir dildir. Tefsir, Hadis, Fıkıh, Kelam, Felsefe ve tasavvuf kaynaklarının yüzde yüz Kürtçe olarak yazıldığı bir dildir. Dengbêjlerin, Klamların, Büyük destan ve hikâyelerin, Destansı aşkların, Stranların, Durikların dilidir. Yusuf û Zûleyha, Mem u Ziyn, Siyabend ve Xecêlerin o destansı aşklarını dillendiren bir dildir. Zamanında Cebir, Hendese, Astronomi,…Gibi daha pek çok bilimsel hesapların yapıla bilindiği bir dildir. Mellayê Ceziri, Ahmedê Xanî, Fekiyê Teyran, Baba Tâhirê Uryan, işraki filozof Sühreverdi, Fârabi, İbn-i Sina… gibi Din, Şiir, Edebiyat bilim, felsefe ve Tasavvufta deha olan adamların bildiği ya da çok aşina olduğu bir dildir. Emevi, Abbasi, Eyyubi, Fatımi, Selçuklu, Osmanlının yıkılışına kadar yazılı ve sözlü olarak çok rahatlıkla kullanılan bir dildir. Bu da kesintisiz olarak ortalama 1400 yıllık bir tarih demektir…

Ve 19’cu yılın ilk çeyreğinde Kadı Muhammed, Seyid Abdulkadirê Nehri, Şeyx Abdüsselam ve Ahmet Barzani, Şeyx Said ve Seyyid Rıza’nın onun varlığının kabulü için idam sehpasına gittikleri çok deruni bir anlamı olan bir dildir.

Kürtçe lenguistik açıdan da çok zengin bir dildir. Örneğin sadece Türkçedeki Acı ve Yenge kelimelerini ele alıp Türkçe ile mukayese edersek, Türkçeyi çok komik duruma düşürür. Türkçede bir tane acı kelimesi vardır ve acı olan her şey bununla ifade edilir. Ama o acının tür ve çeşidi belirtilmez. Ama Kürtçede bu acı öbek öbek, gurup gurup sınıflandırılır. Çeşitlendirilir. Örneğin. Palamut, Badem, Salatalık, Kitî-Xıta, Kavun, Kenger, Öd acısı Tâl-Tâlidir. Biber, Patlıcan, Soğan acısı Tuj’dır. Elma, Erik, Ayva, Yoğurt, Üzüm acısı ekşimsidir… Aşk, Kara Sevda, Ölüm, Ayrılık, Gurbet, Yaralanma acısı soyuttur. Yüreğe işler. Yenge kelimesini ele alırsak. Türkçede evli olan, Ana, Bacı, Hala, Teyze ve nene dışında hemen her kadına yenge denir. Ama o yenge kimin hanımıdır? Belli değil. Oysa Kürtçede tek başına yenge kelimesi yoktur. Yengeleri sıfatları ile birlikte tanımlar. Amcanın hanımı-Amojin, Dayının hanımı–Xalojin, Amcaoğlunun hanımı- Pirekâ Pismamêmı.

Bütün bunlara rağmen cumhuriyetin ilanından TC’nin kuruluşunun ikinci yarısına kadar hala varlığını koruyabilen, Kürt illerinde hala bir yaşam dili olagelen, ama resmi inkâr, asimilasyon blokajı ve sözde kanuni bariyerlere göre, bu gün artık TBMM’de bir “X dili” veya “Bilinmeyen bir dil” olarak varlığı tartışmalara konu olan bir dildir, ne yazık ki…

Dil ve kültür, bireyi doğuran Annenin şefkat ve merhameti gibidir. Annesiz büyüyen bir çocuk nasıl ki hem fizyolojik hem ruhsal- psikolojik açıdan pek çok kalıcı hasarlar ile büyüyorsa, anadili ve ata kültüründen yoksun büyüyen bir birey de benzer hasarlar ile büyür. Ki, toplum bireylerden oluşan devasa bir sosyolojik olgudur. Bireyde oluşmuş eksiklik ve arızalar olduğu gibi topluma da yansıyor.

 Bu hikmete binaen olsa gerektir ki, Kuran-ı Kerim’de; “diller ve renklerin farklılıkları Allah’ın ayetleri, Varlığının delilleri olarak tanımlanmışlar.” Bir hadiste ise “El lisan wel insan- Her bir dil bir insan, bir dünyadır” denilmiştir. Bu nedenle İslam âlimleri farklı dilleri, renkleri, Ağaçları ve doğadaki bitkisel zenginliği Allah’ın Kevni Ayetleri, yani hayat içinde yaşaya gelen ayetleri olarak tanımlamışlar.

Bu izahattan sonra Kürtçe Anadili, eğitim ve öğreniminin yaygınlaşması için:

  1. Dil öğrenimi ve eğitim süreci Kreşlerden, Anaokulundan başlar. Eğitimin bütün süreçlerinde hiç ara verilmeden Üniversitelere kadar bir eğitim ve yaşam dili olarak engelsiz, korkusuz bir şekilde varlığını sürdürür. Sonra bu süreçte öğrenilen bütün bilgiler yaşamın seyri içinde yine o dil yardımı ile pekişir, ila nihaiye devam eder…
  2. Kürtlerin coğrafyaları ve içinde var olan bütün maddi ve manevi varlıklar tekrar Kürtçe olarak tanımlanmalı.
  3. Toplumsal ve kamusal yaşamda Eğitim, öğrenim, hukuk, din, siyaset, ticaret, basın, yayın, ulaşım, iletişim ve teknolojide Kürtçenin önündeki resmi ve hükmi bütün blokajlar kaldırılmalı. Buna Kürtçe ile barışma ve helalleşme de diyebiliriz.
  4. Devlet Türkçe’nin gelişmesi için hangi hizmetleri veriyorsa, bütçeden hangi payı ayırıyorsa, bu ülkede yaşayan herkesin toplumsal huzuru için sağlıklı bir sayımı ve oranlaması yaparak, aynı şeyi Kürtçe için de yapabilmeli

Kürtlerin çoğunlukta olduğu yerlerde Ülkedeki resmi dile paralel olarak bireysel, toplumsal ve kamusal alanda ikinci resmi ve yaşam dili, azı oldukları yerlerde ise birinci seçmeli yaşam ve eğitim dili olarak varlığını korumalı.

  1. Kürtçe dil ve kültür hizmetleri Anayasal bir güvence altına alınmalı. Devletin Kürtçe dil hizmeti seçmeli değil, kalıcı, devamlı olmalı. Bütün eğitim ve öğretim süreçleri için devlet eğitim bütçesinden gerekli payı ayırmalı. Bu pay Anayasadaki vatandaşların eşitliği ve temel haklarını koruma maddesi çerçevesinde yapılmalı…
  2. Kürtçe Dil ve Kültür Kurumu kurulmalı. Ve devletten Kürt nüfusu oranında hakkı olan katkı payını almalı.
  3. Kürtçe, Kürtlerin dünyasında birincil bir yaşam ve pazar dili haline gelmeli Kürtçe pazar, Okul, Cami, Kilise, Havra, Cem evi, hastane, postane, hava, kara, deniz ulaşımında, medya, TV. Sinema, Tiyatro ve sanat ve yaşamın bütün alanlarında engelsiz ve endişesiz bir şekilde kullanılabilmeli.
  4. Her Kürt evi ve Ticarethanesi, kahvehane, pazar, yaşam alanı, Cami, mescit, Cem evi, siyasi parti, dernek, cemaat ve tarikat… Birer Kürtçe okul haline gelmeli.

Kürt olan her anne-baba çocukları ile birincil eğitim ve yaşam dili olarak Kürtçeyi konuşmalı. Kürtler Türkçe bilmedikleri için değil, Anadillerinin lehçeleri olan Kurmanciyi / Kirdkiyi bilmedikleri için utanmalılar. Ve bu ayıplarını çok kısa sürede telafi etmeliler.

  1. Kürt sermayesi siyasi görüşü, din ve mezhebi ne olursa olsun, Kürtçenin korunması ve gelişmesi için yatırım yapmalı. Dilin bütün öğrenim ve eğitim aşamaları için eğitim ve öğrenim kurumları açmalı.
  2. Kürt Dili, Edebiyatı ve Kültürü yasal bir güvence ile koruma altına alınmalı. Kürt Dili ve Kürtçe Edebiyatı. Roman, Hikâye, Şiir… Ve diğer edebi alanlarda ödüllü yazım yarışmaları düzenlenmeli.

Kürtçe için bunlar yapıldığı takdirde 60 milyon insanın günlük yaşamında, umut, hayal, rüya ak ve sevdalarında yine eskisi gibi birincil yaşam dili olmaması için hiçbir neden yoktur. Yeter ki her Kürt canı gönülden diyebilsin ki:

Zamane me hebuna meyi. Dilimiz varlığımızdır.

Herkes için herkesin temel insani hakları ile insanca yaşayabildikleri barış, sevgi, özgürlük ve huzur dolu bir dünya dileği ile.  20.02.2022 

Sedat Doğan – insan hakları savunucu, Şair- Yazar PZK yönetim kurulu üyesi

 

Kaynak: farklibakis.net



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER