Tarih: 10.01.2021 19:36

Kürtçe Kur'an mealleri ve tefsirleri tarihçesi

Facebook Twitter Linked-in

Prof. Dr. Kadri Yıldırım yazdı;

İslam peygamberi Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilen bir hukuk, ahlak ve ibadet kitabı olan “Kur’an” kelimesinin anlamı meşhur görüşe göre “okumak”tır. Kur’an’ın ilk inen ayeti de “Oku!” emri ile başlayan ayettir. Kur’an 23 yılda parça parça aşamalı olarak inmiştir. Bu kutsal kitap 114 sure ve 6236 ayetten meydana gelmektedir. Surelerin 89 tanesi Mekke’de, 25 tanesi Medine’de inmiştir. Ayet bazında da 4725 ayet Mekke’de, 1511 tanesi de Medine’de inmiştir. Mekke’de inenlere “Mekkî”, Medine’de inenlere de “Medenî” denilmektedir. “Meal”den maksat anlamdır. Yani Kur’an kelimelerinden hangisinin ne anlama geldiğidir. Çeviri demek olan “Tercüme” terimi herhangi bir dildeki bir kelimenin yerine başka bir dilden aynı veya yakın anlamı veren başka bir kelimeyi kullanmaktır. Sözlük anlamı keşfetmek, açıklamak ve bir şeyin kapalılığını gidermek olan “Tefsir” ise alışılagelmiş çerçevesiyle Kur’an-ı Kerim’in ayet ve kelimelerini çok boyutlu olarak detaylı bir şekilde açıklamak ve yorumlamaktır.

KUR'AN, MEAL, TERCÜME VE TEFSİR KAVRAMLAR

İslam tarihi boyunca âlimler Arapça olan Kur’an-ı Kerim’i başka dillere çevirmenin caiz olup olmadığını tartışmış ve kesin bir sonuca varamamışlardır. Bu da Kur’an’ın başka dillere çevrilmesini geciktiren önemli bir faktör olmuştur. Kendilerine ait devlet ve hükümetleri olan, anadilleri resmi eğitim kurumlarında eğitim dili olarak kullanılan ve hem gramer hem de imla ve terminoloji olarak dilleri standart bir yapıya kavuşan uluslar Kürtlerden çok önce Kur’an-ı Kerim’i meal, tercüme ve tefsir olarak kendi dillerine çevirme şansını bulmuşlardır. Örneğin Türk dilinde bu çalışmalar 12. yüzyılda; Batıda 13. yüzyılda; İtalya’da 16. yüzyılda başlamıştır. Kürt dili ise anılan nimetlerden yararlanmadığı için Kur’an’ın bu dildeki meal, tercüme ve tefsirine ancak 20. yüzyılın ilk yarısında başlanmıştır. Bu geç kalmışlığın bir sebebi de Kürtlerin dinsel hassasiyetlerinin dilsel ve ulusal hassasiyetlerinin önünde olması ve Kürt âlimlerin uzun bir süre Kur’an-ı Kerim’in başka bir dile çevrilmesinin caiz olup olmadığı tartışmalarında ağırlıklı olarak caiz olmadığı görüşünü benimsemeleridir. Tabii Kürt Dili üzerindeki baskılar da unutulmamalıdır.

 

KAMIRAN BEDIRXAN'DAN (1895-1978) ÖNCE BAŞÛR SÜRECİ

Şurası dikkat çekicidir ki; Kur’an-ı Kerim’in Kürtçeye kısmen çevirisinin ilki Kürtler tarafından değil, İngilizlerin Irak Siyasi Komiseri E.B. Soane tarafından yapılmıştır. Kürtçeyi anadili derecesinde bilen Soane, Kur’an’ın bazı ayetlerini Kürtçeye çevirmiş ve bu çeviri 1920 yılında Mustafa Paşa Yamulkî tarafından çıkarılan “Pêşkewtinî Silêmanî” adlı derginin 25. sayısında yayımlanmıştır. Bu dergi o sıralarda Süleymaniye’de bulunan Soane’nin teşvik ve desteğiyle yayımlanmaktaydı. Soane’nin bu kısmî çevirisinden sonra bazı Kürt âlimleri de Kur’an-ı Kerim’in Kürtçe meal ve tefsirini yazmaya başladı ve bu hizmet günümüze kadar devam etmektedir. Tarihsel süreç içerisinde yapılan bu eserlerin bir kısmı birkaç ciltten oluşan “tefsir”, bir kısmı da genellikle büyük boy tek ciltten oluşan “meal” ve “tercüme” tarzında yazılmıştır. Bunlardan önemli bir kısmı basılmış, bir kısmı da elyazması olup, basılmayı ve yayımlanmayı beklemektedir. Aşağıda bu tefsir ve mealleri esnek bir kronoloji çerçevesinde tanıtmak istiyoruz.

Eser: Tizkarî Îman bo Qewmî Kurdan (Kürt Halkı İçin İman Yadigarı)

Yazar: Molla Muhammed Xwaherzad (1868-1935)

1868 yılında Irak’ın İran ile sınır kapısı şehri olan Pencwîn’de doğan yazar 1935 yılında vefat etmiştir. Babasının adı Abdülkerim’dir. Pencwîn’de kadılık yaptığı için “Pencwîn Kadısı” olarak da meşhur olmuştur. Annesi ünlü âlim Molla Abdurrahman Pencwînî’nin kız kardeşi olduğu için “Xxwaherzad” (Yeğen) olarak ün yapmıştır. Yazarın elyazması olan bu tefsiri 8 ciltten ve A4 kâğıdı olarak 2263 sayfadan meydana gelmektedir. Kürtçe yazılmış ilk Kur’an tefsiri olan bu eserde “Kur’an’ı Kur’an ile Tefsir Etme” metodu takip edilmiştir. Yazarın kendi yazdığı elyazması nüshası Erbil Selahaddin Üniversitesi arşivinde 35 numara ile kayıt ve koruma altına alınmıştır. Yazarın 1930 yılında tamamladığı bu tefsirden ilk iki cilt basılmış, diğer ciltler ise basılmayı beklemektedir.

Eser: Jiyanî İînsan le Tefsîrî Qur’an (İnsan Yaşamı Kur’an Tefsiri)

Yazar: Molla Huseyin Sa’dî (1883-1983)

Yüz yıl yaşayan yazar 1883 yılında Erbil’de doğmuş ve 1983 yılında Erbil’de vefat etmiştir. Yazarın elyazması olan bu çalışması tek ciltten ve 626 sayfadan oluşmaktadır. Kelimelerin dilsel yönüne ağırlık veren yazar daha çok naklî bir metot takip etmiştir. Bazı araştırmacılara göre bu eser Xwaherzade’nin eserinden önce başlamış ve bitmiştir.

Eser: Tefsîrî Kurdî le Kelamî Xwudawendî (Allah Kelamının Kürtçe Tefsiri)

Yazar: Muhammed b. Abdullah Celîzade (1876-1943)

1876 yılında Koysancak’ta doğan yazar 1943 yılında vefat etmiştir. “Melayê Gewre” (Büyük Molla) olarak meşhur olmuştur. Muhammed Abduh’a olan hayranlığı ile de bilinmektedir. Medrese tahsilini bitirdikten ve babası vefat ettikten sonra “âlimlerin reisi” unvanıyla babasının yerini almıştır. Irak Kurucu Meclisi üyesi olarak da görev yapmıştır. Ağırlıklı olarak aklî bir metot takip ettiği tefsiri 10 cilt olup 2009 yılında basılmıştır.

KAMIRAN BEDIRXAN SÜRECİ

Eser: Tefsîra Kur’anê' (Kur’an Tefsiri)

Yazar: Kamiran Bedirxan (1895-1978)

1842-1846 yılları arasında bağımsız bir Kürt devleti için mücadele eden Mîr Bedirxan Paşa’nın torunu, Emîn Ali Bedirxan’ın da oğlu olan Kamiran Bedirxan 1895 yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve orta eğitimini İstanbul’da tamamladı. Almanya’da Leipzig Üniversitesi’nde hukuk alanında doktora yaptı. Çok iyi derecede Kürtçe, Arapça, Farsça, Türkçe, Almanca, İngilizce ve Fransızca biliyordu. Eğitimini tamamladıktan sonra Şam’a döndü. 1925 Şeyh Said Ayaklanması'nda bulunarak savaşçıları eğitme görevi üstlendi. 1927 yılında Lübnan’ın Hamdûn şehrinde yapılan “Xoybûn” (Bağımsızlık) cemiyetinin kuruluş kongresine katıldı, bu kongrede adı ön plana çıktı ve cemiyetin Lübnan sorumlusu olarak görev aldı. Ağrı Dağı Ayaklanması'na katıldı. Ayaklanmanın bastırılmasından sonra 1930 yılında Beyrut’a gitti. Beyrut’ta Kürtçe dersler verdiği bir müessese kurdu ve 1943 yılında Kürtçe-Fransızca yayımlanan “Roja Nû” (Yeni Gün) adlı haftalık derginin çıkarılmasına öncülük etti. Bu derginin 1943-1946 yılları arasında 73 sayısı çıkarılabildi. Lübnan Radyosu'nda Kürtçe haberler sundu. 1937 yılında “Stêr” (Yıldız) dergisinin çıkarılmasını sağladı. 1932 yılında Celadet Bedirxan tarafından çıkarılan “Hawar” (İmdat/Çığlık) ve sonrasında çıkarılan “Ronahî” (Aydınlık) dergilerinde güçlü makaleler yazdı. Başka bazı gazete ve dergilerin çıkarılmasına da öncülük etti ve bunları makaleleriyle zenginleştirdi. Paris Kürt Enstitüsü’nün kurulmasında büyük çaba sarf etti. 1954 yılında Polonyalı eşi Natalya ile evlendi. 1961 yılında gittiği Irak Kürdistanı’nda Molla Mustafa Barzanî ile olumlu ilişkiler geliştirdi ve burada Kürt ayaklanmasının sözcüsü gibi hareket etti. İncil’i de Kürtçeye çevirdi. 1975 yılında eşi Natalya, 1978 yılında da kendisi vefat etti. 5 Aralık 2010 tarihinde “Rumaf Sitesi”nde (rumaf.net) yayımlanan Arapça bir makaleye göre, vefat etmeden önce, cesedinin bilimsel deneyler için Paris Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne bağışlanmasını vasiyet etmiştir. Geride çok sayıda eser bırakan Kamiran Bedirxan’ın fazla bilinmeyen çalışmalarından biri de “Kürtçe İncil Çevirisi”dir. Yazar, 224 sayfadan oluşan bu çalışmasında İncil’in Fransızca ve Almanca çevirilerinden yararlanmıştır. 1953 yılında Beyrut’ta Kürtçenin Kurmancî lehçesiyle yaptığı bu çeviride Latin alfabesi değil, Arap alfabesini kullanmıştır. Kendisi yine Beyrut’ta -ayrıca Kitab-ı Mukaddes Cemiyeti’nin istek ve önerisi üzerine- Kitab-ı Mukaddes’in “Hz. Süleyman Meselleri” kısmını Fransızcadan Kürtçeye çevirmiş ve bu çeviri 1947-1949 yılları arasında yayımlanmıştır.

 

Avesta Yayınevi, üzerinden 79-80 yıl gibi uzun bir süre geçse de Kamiran Bedirxan’ın Kur’an Tefsiri’ni 2020 yılında yayımlamakla büyük bir hizmete imza atmıştır. Bu hususta “neden yayım ve basımı bu kadar uzun bir süre gecikti?” sorusu akla gelebilir. Bunun birkaç nedeni vardır. Birincisi, Kürt diline yönelik inkâr ve asimilasyon politikaları. İkincisi, Kürtçe materyal yazan yazarlar ve bunları yayımlamak isteyen yayımcılar üzerindeki baskı ve cezalar. Üçüncüsü, yeni nesil Kürt aydınlarının büyük ölçüde seküler bir dünya görüşüne sahip olmaları ve dolayısıyla Kürtçe olsa bile dinî metinlere biraz lakayt kalmaları. Dördüncüsü ve belki de en önemlisi, bu tefsirin üç kısım halinde birbirinden ayrı ve kopuk olarak üç farklı yerde bulunması ve bundan dolayı bunlara ulaşma güçlüğüdür. Nitekim bu tefsirin bazı sureleri “Hawar” dergisinde, bazıları “Roja Nû”de yayımlanırken bazıları da herhangi bir gazete ve dergide yayımlanmadan elyazması olarak Bedirxanîler ailesinin bazı fertleri (örneğin Sînemxan) yanında muhafaza edilmiştir. Kabul edilmelidir ki, bunlara ayrı ayrı ulaşmak ve bir araya getirip bir plan dâhilinde birleştirmek büyük emek ve uzun bir zaman gerektirmektedir. Avesta Yayınevi’nin sahibi Abdullah Keskin, beraber çalıştığı yetkin isimlerden Haşim Özdaş ve Selahaddin Uğur Işık ile beraber ekip olarak beş yıl süren bir çalışma neticesinde bu zorluğu aşmayı başarmışlardır. Ancak üzülerek belirtmek gerekir ki, bu tefsirin Secde suresinden sonraki 82 suresi, yani Ahzab suresinden Nas suresine kadarki 82 sure kayıptır. Bütün temennimiz bu surelerin de bir gün bulunması ve ileriki baskılarda esere eklenmesidir.

Kamiran Bedirxan’ın bu tefsiri Kürt dili açısından önemli bir yer tutmaktadır. Her şeyden önce Latin Kürt alfabesi ile yazılmış ilk tefsirdir. Tefsirde gramer ve imlası nispeten oturtulmuş standart bir Kürtçe kullanılmıştır. Bu bağlamda, Kur’an gibi en yüksek retoriğe sahip bir kutsal kitabı çevirmede Kürt dilinin yeterliliğini ispatlamıştır. Ayrıca yazar Arapça terminolojiye karşılık gelecek Kürtçe terminoloji bulmada çok başarılı olmuştur. Aşağıda Bakara (kendi kullanımıyla “Çêlek”) suresinden üç örnek vermek ve Türkçeye çevirmek istiyoruz:

23. ayet: “Heke di dilê we de di heqê vê kitêba ko me ji evdê xwe re şandiye xwar şikek heye û ger hon di gotina xwe de ko ew kitêb ne kelamê Xwedê lê kelamê Mihemed e dilrast in, ji Xwedê pêve heçî arîkarên we hene, banî wan bikin, bila ew ayetekê mîna ayetên vê kitêbê pêk bînin”.

Çevirisi: "Eğer kulumuza indirdiğimiz kitap hakkında kalbinizde bir şüphe varsa ve eğer siz bu kitabın Allah’ın kelamı değil de Muhammed’in kendi kelamı olduğu sözünüzde dürüst iseniz, Allah’tan başka ne kadar yardımcılarınız varsa onları çağırın size yardım etsinler ve bu kitabın ayetlerinden bir ayetin benzerini meydana getirsinler."

48. ayet: “Û ji wê rojê bitirsin ko di wê de kes nikare arîkariya kesekî bike û mehdera yekî ji yekî re û dayina fidyê nayê qebûlkirin û tu kes nikare gunehkaran ji ezabê Xwedê xelas bike”.

Çevirisi: "Ve öyle bir günden korkun ki o günde kimse kimseye yardım edemez, kimsenin kimseye şefaat etmesi ve fidye vermesi kabul edilemez ve hiç kimse günahkarları Allah’ın azabından kurtaramaz."

219. ayet: “Ji te mesela şerab û qumarê dê bête pirskirin, Bêje:Vexwarina şerabê û leyistina qumarê gunehên mezin in…”

Çevirisi: "Senden şarap ve kumar meselesi sorulacak, de ki: Şarap içmek ve kumar oynamak büyük günahlardır."

Kamiran Bedirxan’ın bu çalışmasının ilk yayımlanmaya başladığı yer “Hawar” dergisinin 15 Mayıs 1941 tarihli 27. sayısıdır. Yazarın bu sayının ilk sayfasının altında yazdığı dipnottan onun çalışmasının bu tarihte bitmiş olduğu anlaşılmakta ancak ne zaman başladığı ve ne kadar bir zamanda tamamladığı belirtilmemektedir.

Dipnot: "Bi kerema Xwedê me Tefsîra Qur’anê qedandiye û em wê di rûpelên Hawarê de belav dikin”.

Türkçesi: "Allah’ın keremiyle biz Kur’an Tefsirini bitirmiş bulunuyoruz ve onu Hawar’ın sayfalarında yayımlıyoruz."

Yazar aynı dipnotun devamında “Di çêkirina wê tefsîrê de me li kitêbên jêrîn hûr mêze kiriye” (Biz bu tefsiri hazırlamada aşağıdaki kitaplara incelikle bakmışız) diyerek yararlandığı kaynakları şöyle listelemiştir:

1) Tibyan, Tefsîra Qur’anê, Çapxana Arif Efendi, Derseadet, 1324

2) Mewakib, Tefsîra Qur’anê, Çapxana Arif Efendi, Derseadet, 1324

3) Celaleyn…, Tefsîra Qur’anê, Çapxana Haşimiye, Şam, 1357 Hc.

 

4) Qurtebî, Tefsîra Qur’anê, el-Qurtebî, Qahire 1933 (doğrusu Qurtubî olacak)

5) Tercima Qur’anê bi zimanê elmanî Der Koran, von Max Henning, Leipzig, 1901, Druck und Vergela von Philipp Reclam jun

Dr. Kamiran Alî Bedir-Xan

Görüldüğü gibi yazar bu çalışmasını “Tefsîr” adıyla takdim etmektedir. Fakat aslında bu çalışma kısmen “meal”, kısmen de “tercüme” olup tefsir değildir. Zira alışılagelmiş çerçevesiyle tefsir demek Kur’an’ın ayet ve kelimelerini çok boyutlu yönleriyle detaylı bir şekilde açıklamak ve yorumlamak demektir. Oysa yazar bu çalışmasında herhangi bir açıklama ve yoruma başvurmamış, ayet ve kelimeleri sadece meal ve çeviri olarak vermiştir. Dolayısıyla ya o zaman meal terimi fazla yaygın olmadığından veya mecaz kabilinden tefsir kelimesini kullanmıştır.

ÖNERİLER

Önerimiz: Kamiran Bedirxan’ın bu çalışmasıyla ilgili iki önerimiz vardır. Birincisi teknik ve içerik olarak göze çarpan bazı hatalardır. Her ne kadar Avesta’nın sahibi Abdullah Keskin, Haşim Özdaş ve Selahaddin Uğur Işık’tan oluşan ekip beş yıl gibi nispeten uzun bir süre ayırarak ve büyük çaba sarf ederek bazı yanlışları düzeltmişlerse de hâlâ düzeltilmesi gereken bazı hatalar vardır. Bunların da ikinci baskıda düzeltilmesini umuyoruz. İkinci önerimiz ikinci baskıda sureler sıralanırken Kur’an ayetlerinin orijinal Arapçalarının eklenmesi, yazarın Kürtçe çevirisinin orijinal ayetlere bağlı olarak verilmesi ve Kürtçe çevirinin altına da bu Kürtçe çevirinin Türkçesinin yazılmasıdır. Böyle olursa okuyucu kesim Kamiran Bedirxan’ın orijinal ayetlerde geçen hangi Arapça kelimenin anlamı için hangi Kürtçe kelime veya terimi tercih ettiği net olarak görecek ve Kürtçesinin Türkçeye çevrilmesi sayesinde Arapça ve Kürtçe bilmeyenler de istifade edebileceklerdir. Bu belki biraz uzun zaman ve ek bir emek gerektirecek, eserin şimdiki sayfa sayısı 366 olduğuna bakılacak olursa hacim olarak belki iki cilde çıkacak ama istifade etme noktasında büyük yararı olacaktır. Bunun nasıl olacağıyla ilgili kısa bir ayet parçasını aşağıda örnek olarak vermek istiyoruz.

İbrahim suresinden 22. ayet: إِنَّ الظَّالِمِينَ لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ

Bedirxan’ın Kürtçe meali: "Ji bona mirovên xedar û gunehkar ezabekî dijwar heye”.

Bu Kürtçe mealin Türkçesi: Zalim ve günahkâr kimseler için çetin bir azap vardır.

Devamı >>>




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —