Ocak Medya'dan Emrullah Bayrak yazdı;
Temel bir gün doktora gider:
Doktor bey parmağımı karnıma bastırıyorum acıyor, omzuma bastırıyorum acıyor, kalbime bastırıyorum acıyor, kafama bastırıyorum acıyor, gözüme bastırıyorum acıyor.
Doktor bu duruma çok şaşırır.
Temel’e yapılabilecek bütün tahliller yapılır ama bir sonuç çıkmaz.
Sonunda anlaşılır ki Temel’in parmağı kırık.
İşte o kırık parmak hukuktur, adalettir, insan haklarıdır, demokrasidir.
Bunlar olmayınca nereye dokunsanız canınız acıyor.
Tedavi olmak istiyorsanız önce hasta olduğunuzu kabul edeceksiniz.
Türkiye’de yığınla sorunun çözümsüz kalmasının altında yatan sebep de işte budur.
Problem kabul etmemek.
Hastalık teşhisi konulamayınca hangi ilacı kullanırsanız kullanın bir türlü şifa bulamazsınız.
Kangren olursunuz.
İktidarın büyük görünümlü ortağı “Kürt sorunu vardır” diyordu fakat bir zamanlar.
İktidarın küçük görünümlü büyük ortağı ise “Kürt sorunu yoktur, var diyen namertlerdir” diyor.
Peki makarayı neden tekrar başa sardık?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kürt sorununun meşru organ olan HDP ile çözülebileceğini söylemesiyle.
Çözümün adresinin İmralı veya Kandil değil Meclis olduğunu vurgulayarak.
Ama bunu şimdi söylemenin zamanı mı?
“500 yıllık dış politika tarihimizin en görkemli günlerinden biri” yaşanırken;
Suyu bulandırmaya kimin ne hakkı var?
Saraylarla, binalarla, betonla itibar kazanmada hız almışken, New York’un göbeğine yeni bir Türkevi binası kondurmuşken şu CeHaPe zihniyetinin kalkıştığı işe bakın!..
Bu muhalefetin vizyonunun iktidarın vizyonuna yetişmesi zaten mümkün değil.
İşleri güçleri iktidara ayak oyunu.
Fahiş fiyatları, üniversite öğrencilerinin barınma sorununu gündeme getirerek iktidarı hedef alıyorlar.
“Ülkede fikirsel, fiziksel ve ruhsal barınma sorunu” varmış gibi göstermeye çalışıyorlar.
Dış güçlere karşı iktidarı güçsüz duruma düşürmek istiyorlar.
Provokasyon peşindeler.
Kürt sorununu çözecekmişler.
Yahu kardeşim olmayan bir sorunun çözümü nasıl olur?
Durduk yere başımıza icat çıkartmayın.
“Biz yok diyorsak yoktur”; o kadar.
Dağılabilirsiniz.
Kürt sorunu yoktur amma New York’ta Türkevi vardır.
Bakın Cumhurbaşkanı Erdoğan ne diyor:
“Türkiye bu eserle beraber büyüklüğünü, birikimini ve artan gücünü yansıtan bir başyapıt ortaya çıkardı.”
Gerçekten de öyle.
Türkevi binasının maliyeti tam 291 milyon 260 bin 400 dolar.
Bu yokluk zamanda bu kadar parayı harcamak ancak ve ancak güçlü devletlerin harcıdır.
Dünya ekonomik krizle cebelleşirken, Türkiye adeta bir uçuşun içerisindeyken, Almanya bizi kıskanıp A Milli Takım’ın başına teknik adam göndermişken oturup olmayan bir sorunu mu tartışacağız?
Elbette kocaman bir hayır.
Rahmetli Demirel ne demişti;
“Memlekette benzin vardı da biz mi içtik?”
Kürt sorunu vardı da biz mi çözmedik kardeşim?