Kürdsüz ve Kürdistan’sız Bir Siyaset Alanı

Şükrü Gümüş, ocakmedya.com’da “Kürdsüz ve Kürdistan’sız Bir Siyaset Alanı” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Kürdsüz ve Kürdistan’sız Bir Siyaset Alanı

 ‘’Masa tenisinde futbol oynanmaz!’’ diyen siyasetçiyi hala çıkaramıyorum.

Ancak, Kuzey Kürdistan Bağımsızlık ve Özgürlük Mücadelesi artık T.C. devletinin sistemi içine çekildiğini çok iyi biliyorum.

Bu 50 yıllık ‘’Çat-pat’’ın yüksek fikir adamları ve mimarları Türk Devletinin derin aklıdır.

Bunun saha içindeki taşeronları sivil, düşük generalleri:

Abdullah Öcalan, Dursun Karataş ve Hüseyin Velioğlu’ydu.

Bunu bize Yalçın Küçük Hoca deşifre etti.

Çünkü onun: ‘’Son 50 yılı T.C. devleti üç düşük ve düşkün generalle tamamladı’’ dedi.

Bu çok önemli bir tespitti.

Kenan Evren ve dört arkadaşı T.C. devletine silahlı darbe yaptılar. Hemen yanında Abdullah Öcalan ve Ankara Ekibi de aynı şekilde Kuzey Kürdistan Özgürlük Mücadelesine darbe yapıp, en değerleri kadroları infaz ettiler.

Daha sonra ise Derin Devlet Erdoğan başkanlığında AKP’yi devreye soktu.

Aslında Öcalan’ın Ankara-PKK’sı ile Erdoğan’ın AKP’si üzerine iyi bir araştırılma yapılmalıdır.

Ortaya çıkış, gelişim ve olgunlaşma ile beraber SONUÇ aynı.

Son zamanlarda Recep Tayip Erdoğan bir yol haritası şeklinde sinyal verdi.

‘’İmralı’daki Edirne’dekinden hesap soracak!’’

İşte bu olmadı!

Öcalan ile Erdoğan eşit değildi.

Bir defa Erdoğan bu sözüyle Öcalan ile kendisini eşitledi.

Korkum tam muhatap olarak yanına almasıdır.

Aslında bu söz bir şifre ve hareket başlatma fişeğiydi.

Yani Öcalan, Demirtaş’tan hesap soracak.

Ama Öcalan bu konuda KURNAZ!.

Selahattin Demirtaş’ı karşısına almaz onu muhatap durumuna getirmez.

Öcalan, Demirtaş’ı Kandil (KCK) ve illegal partisine havale etti.

‘’Demirtaş’ın icabına bakın. Onu benimle muhatap ettirmeyin.’’

İşte tam da burada çok önemli bir gelişme oldu.

Neydi o?

Doğu Kürdistan’da Jina (Mahsa) Emini’nin vurulması ve domino taşlarının devrilmesi oldu.

İran’da kadınlar saçlarını savurdu ve bu rüzgar dalga dalağa 100 MİLYON insana ulaştı.

Kandil (KCK) Plastik Sandalye Generallerinin başı Murat KARAYILAN hazır yedekte tuttuğu TAK yavrularını devreye soktu ve Mersin’e yolladı.

Burada herkes MERSİN’e (Jina Ruzgarına) giderken KARAYILAN tam tersine eylemci kız ve kadın yolladı.

MERSİN EYLEMİ NASIL OKUNMALI?

1-İran Molla Rejim fena halde sıkıştı. Kandil ve KCK’ye ‘’Harekete geç. İran Kürdlerini denetim altına al ve Kuzey için harekete geç.’’

2-Daha önce tasfiye edip Berdel olarak hallettiği PJAK’ın başına yeni bir Salih Müslim (Siyabend Muauni) getirerek PJAK’ın tabelasını öne çıkardı.

3- Mersin Eylemi ile Demirtaş ve HDP’yi tavır belirlemeye mecbur etti. ‘’Ya destekle ya karşı çık!’’ her halükârda da dayak yiyecek olan sivil siyasetçiler olacak. Eylem, eylemciler ve Özgürlük Savaşçıları kutsaldır, onlara kem söz edilmez. Nitekim Demirtaş bu tuzağa düştü.

4-Demirtaş bu açıklamasıyla hem Soylu’nun hem de de Kandilinin hışmına uğradı.

5- Aslında Mersin Eylemi’ni başlatan Erdoğan’ın ‘’İmralı’daki Edirne’dekine hesap soracak söyleminin pratik uygulamasıdır.

6- Kandil: Demirtaş’a SİNDİRİLMİŞ, dedi. Ve bu İTİRAFÇI oldu demek kadar serttir. Peki kendi liderleri, rehberleri Abdullah Öcalan için de bunu söyleyebilecekler mi*

Benim şahsi görüşüm:

Filler tepişiyor. Sistem içine çekilen Kuzey Kürd lider kadrosu siyasi masturabasyon yapıyor. Esasa ilişkin en küçük bir söylem yok. Kürd, Kürdistan, Bağımsızlık, Halkın sorunu artık ruhuna fatiha okundu.

Kuzey Kürdleri adına bu sahada temsili tek bir adam bile yok.

Başta Kürdlerden ezeli ÖCALAN Abdullah, Kandil’deki KCK’si, Ovadaki tüm partileri ve muhalif gibi görünmek isteyen Selahattin Demirtaş bile kürd ve Kürdistanlılıktan uzak.

Hasılı Kuzeyde ve Türkiye siyasi sistemi içinde KÜRDLER olmadan dayak yiyor, vuruluyor, hakları gasp ediliyor ama fatura yine onlara çıkarılıyor.

Bu nedenle Kuzey Kürdlerinin şiddetle kendilerini temsil edecek güçlü bir ses ve odağa ihtiyaç var.

Şahsen bunların hiçbiri beni temsil etmiyor.

Kimse de bunları bahane ederek beni ve mazlum Kürd halkımızı suçlamasın.

Eşyayı adıyla analım.

Selam ve devamla

 

Kaynak: Farklı Bakış