Uzun yıllar süren devletin tek dil politikası sebebiyle Kürdler anadillerini kamusal alanda kullanamamıştır. Anadilini belirtmek, kullanmak Kürdler için bir travmaya dönüşmüştür.
Bazı Kürdler yaşamın her alanında Kürdçeyi kullanmayı savunmuşken; bazıları Kürdçeyi aile içinde kullanmakla sınırlandırmış, bazı Kürdler de anadilini inkar eder hale gelmiştir.
Kürdçenin güçlü ve ısrarlıca yasaklandığı zorbalık dönemlerinde kimi Kürd sadece anadilinden, kimi de Kürdlüğünden vazgeçti.
Bu nedenle Kürdlerin anadillerinden vazgeçmeleri, anadillerini öğrenememe ve devredememede gönüllülük değil, başka bir arka plan vardır.
Kürdler dışında kalan kesimlerin uygulamalara sessizliği de devletin dil politikasını destekler izlenimi vermiş, Kürdlerin anadili kamusal alanda ayıplanmış, yasadışı bulunmuş, suç unsuru haline gelmişti.
Kürdçenin zayıflatılması sadece Kürdlere değil, dünya dillerinin zenginliğine, kültürel mirasına da zarar verdi.
Günümüzde, eğitim ve öğretim kurumlarında Kürdçeye yer verilmesi; bu tutumun hükümet, muhalefet partileri ve toplum tarafından desteklenmesi, daha doğrusu itiraz görmemesi olumlu bir gelişmedir.
Ortaokuldaki seçmeli Kürdçe dersi 2013 yılından beri haftada iki ders saati ile sınırlı kalmıştır. Üniversitelerde Kürd dilinde lisans ve lisansüstü programlarının başlatılmasıyla elde edilen nitel, nicel kazanımların ve birikimin okul öncesi, ilkokul, lise, yaşam boyu öğrenime aktarılmamış; böylece birbirini besler, güçlendirir ve yaygınlaştırır hale gelmesi önlenmiştir.
Örgün eğitimde Kürd diline 9 yıldır yer verilmiş olmasına rağmen, yasak dönemlerinin baskıcı etkisi zihinlerden ve duygulardan halen giderilememiştir.
Kürdler geçmiş baskıların ve hala devam eden kimi uygulama ve yaklaşımların da etkisiyle Kürdçeye karşı mesafelidir, tedirgindir.
Bir kısım Kürd, Kürd olduğunu açıkça dile getirse de ev içinde anadiliyle bağını koparmak zorunda kalmıştır.
Günümüzde her bir vatandaş Türkçe konuşmakta ancak her Kürd, Kurmanci ve Zazacayı da içeren Kürdçeyi bilmemektedir.
Anadili Türkçe olmayan her vatandaşa kendi anadilini de kullanmasına izin vermeden Türkçe öğretme deneyimi ve başarısı sayesinde; günümüz modern öğretim yöntemlerinin de kılavuzluğunda, her Kürd'e Kürdçe de öğretilebilir.
Bunun sorumluluğu yasak koyucular, uygulayıcılar ve yasağa sessiz kalanlardadır.
Kürdçenin yasaklandığı dönemlerin etkisini gidermek günümüzde devletin, hükümetin, partilerin, sivil toplum kuruluşlarının, dini ileri gelenlerinin, dini kurumların ve Türk halkının acil konularından biri olmalıdır.
Kimi Kürd'ün, girişim ve grupların 5, 6, 7 ve 8. sınıftaki Kürd çocuklarının haftalık iki saatlik Kürdçe dersini seçmesine yönelik çağrı ve kampanyaları sürerken; Türkiye'deki her bir siyasi partinin, sivil toplum kuruluşlarının geçmişi deşmeksizin Kürd dilinin nasıl güçlendirileceği ve yaygınlaştırılacağı üzerine projeler üretme ve bunları uygulamaya geçirme aciliyeti vardır.
Kürd diline dair tüm gelişme ve iyileştirmeler ödün verme, bahşetme, armağan ya da iyiliğin değil; geçmişi telafi etmenin, sosyal devlet ve açık toplum olmanın gereğidir.
Kürdler seçimlerde, reform dönemlerinde, anayasal değişikliklerde, yeni anayasa sürecinde edilgen ruh halinden tamamen sıyrılarak anadilinde eğitimi de açıkça ve ısrarla isteme hakkını kendinde görmeli; bunda güçlü hafızalı, takipçi ve tavizsiz olmalıdır.
Anadili Kürdçe olmayanlar geçmiş dil politikasının verdiği ağır hasarları, yitimleri, Kürdçe kullanımında gelinen kritik aşamayı ve halen de toplumun ayrımsız hemen her kesiminde var olduğunu yansıtan Kürdçe kullanımına dair psikolojik bariyeri kırmak için elinden geleni yapabilir.
Nihayetinde, devlet ve Türk toplumu Kürdlere Kürdçeyi borçludur.
*Makalede yer verilen "Kürd", "Kürdçe" ifadeleri, yazarın kendi yazım tercihine göre kullanılmıştır.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.