Tarih: 30.11.2020 11:04

Kürdistan’da PKK statüsü hakkında görüşmeler

Facebook Twitter Linked-in

Kürdistan Bölgesi Hükümeti ile Irak Federal Hükümeti geç de olsa PKK ve Haşdi Şabi’nin işgali altında olan Şengal ve diğer Kürdistani bölgelerle ilgili önemli bir anlaşma yaptı. Bu anlaşma kamuoyunda, “Şengal Anlaşması” olarak bilinmektedir. Bu anlaşma, Birleşmiş Milletler Irak Temsilcisinin gözleminde gerçekleşti. ABD ve Avrupa Birliği devletlerinin çoğunluğu tarafından da desteklendi.

Şengal Anlaşması, bütün parçalardaki ve dünyadaki Kürtleri, Kürt olmayan Kürdistanlıları, fazlasıyla sevindirdi. Bu anlaşmanın, bugüne kadar hukuk dışı ve yasal olmayan örgütlerin en başta da PKK’nın yaptığı kötülüklerinin son bulacağı umudu doğdu. İşgal edilmiş olan köylere köylülerimizin dönecekleri, yeniden köylerini inşa edecekleri, üretime başlayacakları, çocuklarımızın dağa kaçırılmayacağı ve öldürülmeyeceği, köylülerimizin haraç vermesinin son bulacağı umudunu yaydı. PKK tarafından işgal edilmiş 25 Hristiyan köyüne de Hristiyanların dönecekleri sevinci ortaya çıktı.

Ne yazık ki, bu anlaşmaya karşı PKK savaş ilan etti. Gümrük Asayiş Müdürünü öldürdü. Pêşmergeleri katletti. Kürt gençlerini kaçırdı. Kürdistan’daki işlem ve eylemlerini artırdı. Karışıklıklar çıkarmaya başladı. Bütün parçalardaki ve dünyadaki Kürtler, Kürt olmayan Kürdistanlılar bu gelişmelerden büyük bir kaygı duymaya başladılar. Bir şeyler yapılması için harekete geçtiler.  

Benim de içinde olduğum ağırlığı Kuzeylilerden oluşan dört parçadan siyasetçiler, aydınlar, sanatkârlar, yazarlar, gazeteciler, hukukçular,  iş kadınları, iş adamları, gençler, yaşlılar, kadınlar, erkeklerden oluşan 400 kişi bir kampanya başlattı ve bir deklarasyon ile görüşlerini netleştirdiler.

Bu deklarasyonu, Diyarbakır’da yaptığımız bir basın toplantısıyla kamuoyuna açıkladık. Basın toplantısında Kürdistan Bölgesi’ne gideceğimizi, Kürdistan Parlamentosu, Kürdistan Bölgesi Başkanlığı, Kürdistan Hükümeti, Kürdistan siyasi partileriyle görüşeceğimizi, onlara da görüşlerimizi açıklayacağımızı ve deklarasyonumuzu onlara da takdim edeceğimizi; Kürdistan Parlamentosu önünde bir basın toplantısı yapacağımızı ilan ettik.

Kamuoyuna verdiğimiz söze bağlı kalarak Kürdistan Bölgesi’ndeki görüşmeleri organize etmeye başladık. Bu konuda KDP Dış İlişkiler Komitesi yardımlarını heyetimizden esirgemediler. Oldukça disiplinli ve kapsamlı bir görüşme yol haritasını ve planı gerçekleştirdiler. Heyet ve 400 değerli Kürt kardeşim adına onlara teşekkürlerimi sunmayı bir borç kabul ediyorum.

440 değerli Kürt’ü temsilen bir heyet halinde 22 Kasım 2020 tarihinde Kürdistan Bölgesi’nde görüşmelere başladık.

İlk görüşmemiz, Kürdistan Parlamentosu Divanı ile gerçekleşti. Parlamento Divanı’nda geçen makalemde aktardığım deklarasyonumuzun içeriğine bağlı olarak geniş açıklamalarda bulunduk. Deklarasyonumuzu kendilerine sunduk. Divan üyeleri bizi sabırla dinlediler. Görüşlerini ifade ettiler. Bizim çalışmamıza önem verdiklerini açıkladılar. Divan’da Türkmen ve Hristiyan temsilcilerinin olması görüşmemize ayrı bir renk kattı.

Somut üç talebimizin altını çizerek ifade ettik. O üç talebimiz deklarasyondaki somut taleplerimizdi: 1- PKK, kayıtsız şartsız silah bırakmalı, Kürdistan Bölgesi egemenliğini kabul etmeli. 2-PKK eğer silah bırakmıyorsa, Kürdistan Bölgesi’nin egemenliğini ve hukukunu tanımıyorsa Kürdistan Bölgesi’ni terk etmeli, ortaya çıktığı alana dönmeli. 3-PKK, Kürdistan Bölgesi’ni terk etmediği zaman, yasa dışı ilan edilmeli. Irak Federal Hükümeti ve Kürdistan Bölgesi olarak bir devletin yapması gerekenleri yapmalı, PKK’yı etkisiz hale getirilmelidir.

Parlamento’daki toplantıdan sonra, bir basın ordusuna sözlü açıklamalarda bulunduk. Yazılı deklarasyonumuzu kendilerine verdik. Somut üç talebimizin altını çizdik. Kurdistan24 televizyonu başta olmak üzere birçok televizyonun basın açıklamamızı canlı verdiklerini daha sonra öğrendik.

Aynı gün heyet üyelerimiz Kurdistan24, Kurdistan TV’nin programlarına katıldılar. Deklarasyonumuzun içeriğini, heyetimizin Kürdistan Bölgesi’ne geliş nedenini açıkladılar. Diğer bütün görüşmelerde de bu somut taleplerimizi ifade ettik.

Kürdistan Parlamentosu’ndan sonra, Kürdistan Başkanlığı ile görüşme yaptık. Görüşmede eski İçişleri Bakanı Kerim Sincari bizi dinledi. Oldukça kapsamlı bir görüşme oldu. Biz geniş ve kapsamlı açıklamalarda bulunduk. Kerem Sincari Bey de çok detaylı, kapsamlı, üzerinde çalıştığımız konuya ilişkin bilgileri içeren bir şekilde görüşlerini açıkladı.

Kürdistan Hükümetiyle, İçişleri Bakanı’nın başkanlığındaki bir heyetle görüşme yaptık. Bu görüşmemiz karşılıklı daha kapsamlı ve daha somut konulara ilişkin bilgilendirmeleri de içeren bir görüşme oldu. Kürdistan İçişleri Bakanı’nın konuya ilişkin çok hassas olduğunu görmüş olmamız bizi daha fazla umutlandırdı.

Heyetimiz ayrıca KDP Politbürosu ve Dış İlişkiler Komitesiyle; Kürdistan Yurtseverler Birliği Hewlêr Yönetimiyle, GORAN,  Irak Komünist Partisi, Kürdistan İslamcılar Birliği ve Barzani Hayır Vakfı ile görüşmeler yaptı.

Bu görüşmelerin hepsi, kapsamlı, sıra dışı, bürokratik kaygılardan uzak görüşmeler oldular. Heyet olarak görüşmelerden memnun ayrıldık. Muhataplarımızın da memnun olduklarını, bizi anladıklarını, kaygılarımıza, görüşlerimize ağırlıkla katıldıklarını tespit ettik. Bütün görüşmelerde, PKK’nın amacının Kürdistan Bölgesi’ni yok etmek olduğunu net bir biçimde açıkladık.

Sorunun, KDP ile PDK arasında bir sorun olduğu algısının yanlış, çok stratejik bir taktik olduğunu ifade ettik. PKK’ya göre, KDP engelinin ortadan kalkması halinde diğer parti ve örgütleri tasfiye etmesinin kolay olacağının altını çizdik. Partilerin çoğunda PKK’nın gizli örgütlenmelerinin olabileceğini dile getirdik. Bu tehlikeye karşı duyarlı olmaları konusunda uyarıcı olduk.

PKK’nın mevcut statüsüyle, Kürdistan Bölgesi’nde devamından yana olmanın ve onların eylemlerini desteklemenin bir yıkım olacağını; bu kötülüğü hiçbir Kürdistan parti ve örgütünün yapmaması gerektiğini ifade ettik.

Kürdistan Bölgesi’nin, 50 milyon Kürt’ün umudu ve evi olduğunu; bundan dolayı Kürdistan Bölgesi’ne yapılacak kötülüklerin, tüm Kürtlere yapılmış olacağının da bilinmesini dikkatlere sunduk.

En önemlisi de heyetimiz, “kardeş kavgası” hakkında görüşlerini sundu. Kürdistan Başkanı Mesud Barzani’nin “kardeş kavgasına” ilişkin görüşlerinin PKK tarafından yanlış anlaşıldığını, PKK Kürt değerlerine sahip olmadığı için bu görüşleri istismar ettiğini de aktarmak ve anlatmak durumunda olduk.  Bundan böyle Kürdistan Bölgesi’nde olup bitenleri yakından takip etmemizin görevimiz olduğunu da, tüm görüştüğümüz taraflara ilettik.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar k24 medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —